Derbi Öncesi Hislenmesi

Mart 26, 2010, 2:30 pm | Futbol, Galatasaray, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | 2 Yorum

Takımım Şampiyonlar Ligi’nde olsun, Ligi şampiyon bitirsin, bütün derbileri kazansın, Fener’e Beşiktaş’a üçer beşer atsın istemez miyim? İsterim tabii ki, hayır istemezsem bir gariplik var demektir bende. Ama itiraf ediyorum ki içimde bir isteksizlik yok da değil bugünlerde. Üstelik beni bu isteksizliğe sürükleyen de takımın oynadığı futbol, Rijkaard’ın kadro seçimi, falan filan da değil. Beni futboldan aldığım keyiften uzaklaştıran o lanet laf yok mu işte o lafın aldığı farklı şekillerin çim sahaya vuran gölgesi. Neydi o “Futbol asla sadece futbol değildir”

Neden arkadaş, neden? Niye bu hale geldi eğlencemiz, nasıl oldu da tüm saflığını kaybettirdik o güzelliğe. Meşin yuvarlığı özlerken ve onu hasretle anarken beni derinden yaralayan adam ise Arda. Kaptanımız, temsilcimiz, en iyi oyuncumuz. Arda son bir kaç hafta içerisinde içimdeki futbol keyfini baltalayan adam oldu adeta.Çünkü futbol asla sadece futbol değildir be kardeşim! Futbol futbolcudur, futbol futbolcunun yaşadıkları, özel hayatı, aldığı arabası, aldığı arabasına alamadığı plakaya vermeyi teklif ettiği para, sevgilisi, göz önünde yaşadıkları, yaşamadıkları, nerede buluştukları, ne yiyip ne içtelikleri afedersin sonra yediklerini çıkarıp çıkarmadıklarıdır artık.

Cristiano Ronaldo’nun futbolculuğuna diyecek tek laf yok ama karakteri hiç cezbetmedi beni. Yaşadıkları, para harcama şekli, kadınları. Arda da farkında olarak mı olmadan mı bilmiyorum, bire bir olmasa da, memleketimin Ronaldosu olmak üzere gibi. Her daim iyi niyet mesajları veren, yardım organizasyonlarına katılmaya çalıştığını bildiğimiz bir adam olmasına karşın Arda, hiçbirimizin ömür boyu çalışsak birarada göremeyeceğimiz paraya istediğini alıyor kendine, hem de gayet alenen, sırf bir plaka için servet çıkarıyor cebinden, piyasanın en güzel kızlarından biriyle aşk yaşıyor, o da alenen, helal olsun yaşasın sonuna kadar, başarılı sporcudur hakkıdır. Ama bir bakıyorsun Arda bir demeç veriyor, 6 ay önceki Arda değil mikrofona konuşan, Arda maça çıkıyor, en önemli oyuncun ama sahadaki Arda 6 ay önceki Arda yine değil maalesef. Arda bir bakıyorsun sakatlanmış, sakat Arda tribünde keklik gibi sekiyor, gecelerde boy boy fotoğrafları çekiliyor. Hayır gezsin itirazım yok ama Arda sakat, ama Arda sahadayken artık farkı yok diğer 10 oyuncudan.

Arda bu seneki Galatasaray’a beni en çok bağlayan adamdı. Ruhumuz dedik, gururumuz, sahadaki aslanımız. Şimdi öyle hissedemiyorum, Arda’nın gözlerinde ne o eski parıltıyı görebiliyorum, ne de maçı tek başına çıkıp kurtaracağını düşünebiliyorum. Çok karışık kafam. Biz Arda’yı bu kadar severken, mütevaziliğine aşıkken, ne oldu da Arda’ya eski Arda’yı özler oldum çözemiyorum. Ne yazık ki Futbol asla sadece Futbol değil ve ben bundan nefret ediyorum.

Orlando Magic Karıştı

Mart 26, 2010, 11:07 am | Atlanta Hawks, NBA, Orlando Magic kategorisinde yayınlandı | 2 Yorum

Önceki gece Atlanta’ya son saniyede kaybedilen maç sonrası Magic cephesi adeta karıştı, herkes birbirine girdi. Maç boyu çok kötü hücum eden Rashard Lewis Joe Johson’ın son saniye şutunda iyi bir box-out yapamayınca arkasından gelen Josh Smith pozisyonu tipleyerek tamamladı ve Atlanta maçı 86-84 kazandı. Maçın bitmesine 0.1 saniye kala gelen bu tip sonrası StanVan Gundy adeta çıldırdı. Lewis’e öyle bir öfke saçtı ki saha içinde anlatılmaz yaşanır demek gerekir. Çok ciddi bir fırça attı Lewis’e, yetmedi basın toplantısında sıvadı geçti. “Maçı seyirci gibi izleyerek kazanamazsınız” demesi çok önemli olaydı. Bu sezon Lewis önce doping nedeniyle 10 maç ceza almış, sonrasında ise takıma katkısı sıradan bir forvet kadar olmuştu. Ama Lewis 118 milyonluk adam ve onu takımdan kesemezsiniz. İyi bir şutör, zorlama bir 4 numara ama kesinlikle iyi bir şutör. Ondan istenen post oyununu da geliştirip farklı tehditler yaratması Van Gundy geldiğinden beri, savunmada daha konsantre ve hareketli olması. Ama olmadı, olmuyor, Lewis geldiği günkü yerde duruyor Orlando’da. Van Gundy sinirlenince de lafını esirgemiyor. Lewis’in suratında da dolayısıyla bir mutsuzluk var. Carter’ın gelişiyle birlikte hücumdaki rolünün değişip azalması mutsuz ediyor onu. Arttırması istenen savunma konsantrasyonu da haliyle düşüyor. Lewis de başarısız bir kendini savunma yapmış maç sonrası “Pozisyon itibariyle solumdaki adamı takip ettim ama Josh sağdan geldi, iki kişi arasında kaldım yani yapabileceğim pek bir şey yoktu.” Pozisyonu aşağıda izleyip kararı kendiniz verebilirsiniz, haklı olan kim net gözüküyor çünkü.

Van Gundy’nin Lewis’e fazlasıyla yüklenmesi bir kenara bu sezon takıma katılan Barnes da önce Van Gundy’e sonra Lewis’e alenen yüklendi maç sonunda. Barnes maçın son 5 buçuk dakikasında hiç oyuna girmedi, oyundan çıkarken yerine giren isimse Lewis’ti. Oyunda olduğu sürelerde ise Joe Johnson’ı çok iyi savundu ve adeta maçtan kopardı, zorlama şutlara mecbur bıraktırdı, sinrlendirdi. Barnes “Joe’yu 13 sayıda tutup sindirmişken, maçın son 5 buçuk dakikasında oynatılmamış olmayı anlamıyorum. Van Gundy demek ki bana güvenmedi. Üçlük soktum, savunma yaptım, yi oynadım. İnanamıyorum gerçekten. Haliyle böyle oynarken kenara alınınca yerinize giren adamın da bir şeyler ortaya koymasını bekliyorsunuz ama bu gece bu söz konusu bile değildi.”

Sözün özü takım içi uyumda, koç-oyuncu, oyuncu-oyuncu ilişkilerinde çatlaklar var Orlando’da. Gerçi hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını ve çok şeyin değiştiğini sezon başında söylemiştik ama bu kadar aleni bir dalaşma da beklemiyordum ve yakışmadı. Atlanta bu galibiyetle hem play-off’u garantiledi hem de Orlando’ya bir adım daha yaklaşmış oldu.

http://i.cdn.turner.com/nba/nba/.element/swf/1.1/cvp/nba_embed_container.swf?context=nba&videoId=games/hawks/2010/03/24/0020901057_orl_atl_play4.nba

Devenin Nalı!

Mart 26, 2010, 9:48 am | Basketbol, NBA, San Antonio Spurs kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum

Real Madrid bu sezon kontratı bitecek olan Manu Ginobili’ye, ki kendileri 32 yaşında olurlar, gelecek sezon için net 13,5 milyon Dolar teklif etmeye hazırlanıyormuş. Bu para Manu’nun bu sezon vergiler dahil aldığı kontratın tam 3 milyon fazlası. Bu kadarı da fazla artık! Gerçekten sinirlendim. Her sezon sakatlanan, bileği bir türlü iyileşmeyen ve gelecek sezon 33 yaşında olacak bir adama nasıl olur da bu teklifi yapmayı düşünebilirsiniz bre cahiller. Sanki Lebron, Kobe ayarında bir adam da Manu Ginobili, bırakmadan bir sezon da İspanya’nın tadına bakayım diyecek. Rezalet bunun adı. O paraya Euroleague’de kafaya oynayacak takım kurulur be arkadaş. Umarım dil sürçmesi falandır.

Tarihe Not Düştüm

Mart 26, 2010, 12:47 am | Hayat kategorisinde yayınlandı | 7 Yorum
25 Mart 2010’u
Yepyeni bir başlangıç yaptığım,
Kendimi yeniden erkek hissettiğim,
Seneler sonra bu kadar heyecanlandığım,
Eski ve kadim bir dostla yeniden kucaklaştığım,
11 senelik açığı kapatmaya başladığım,
Gün olarak tarihe not düştüm.
Tünel ucunda görünen ışık olmak çok huzur verici…
İnnema’n-nisâ’ şakâyıku’r-ricâl”
NOT: Resimdeki çiçekler beyaz şakayıktır.

WordPress.com'da Blog Oluşturun.
Entries ve yorumlar feeds.