LAWRENCE’ IN KAZMA KONUSUNDAKİ YASASI (OKU-ŞAŞIR!)

Ekim 21, 2010, 1:37 pm | Futbol, Galatasaray, ilginç, ozhano, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum

Bugün Google’ın özlü sözler kısmında gördüm Lawrence’in kazma konusundaki yasalarından birini gördüm.Merak ettim acaba kazma yasalarının diğerleri neymiş diye. Bildiğin Galatasaray’ın kazmalarını açıklamış. Açıkçası okuyunca tam bizdeki kazmalara uygun olduğu kanısına vardım. Buyrun okuyun:

1. Kazdığın çukur ne kadar derinse, çukuru tekrar doldurduktan sonra dışarıda eskisinden o kadar daha çok pislik kalır.

2. Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir. (Gidiyor zaten)

3. Bir şeyin birkaç şekilde ters gitme olasılığı varsa, hep en kötü sonuç doğuracak şekilde ters gidecektir. (Şu durumdan daha kötüsü var mıdır ama artık bir yerde dur denilsin, denmezse zaten kazmaların yerinde yeller esecek.)

4. Bir şeyin ters gidebileceği olasılıkları engelleseniz bile, anında yeni bir olasılık ortaya çıkacaktır. (Bizde olasılıktan bol ne var, Hakan Şükür, olmadı Fatih Terim, olmadı Tugay Kerimoğlu, olmadı Daum, olmadı Hikmet Karaman, ama sonuç sıfıra sıfır elde var sıfır.)

5. Bir şeyin olma olasılığı, istenme olasılığı ile ters orantılıdır. (Şu derbi öncesi takımın başına adam gibi bir teknik direktör gelmesinin istenmesine rağmen bu olasılığın gerçekleşme yüzdesi her geçen gün azalıyor.)

6. Er ya da geç olası en kötü koşullar zincirlemesi vuku bulacaktır. (İçimden bir yerlerden en kötü durum eğer kazmaların gitmesiyse ben razıyım diyor ama kıyamıyorum yine de takıma ve taraftara.)

7. Ne zaman bir şeyden vazgeçseniz, vazgeçtiğiniz o şey size geri gelir. (Bizim teknik direktör getirme işimiz Süleyman Demirel’in hükümete gelme seferi gibi oldu. Kovduğumuz tekrar başımıza geliyor.)

8. Olmuyorsa zorlayın, kırılırsa zaten değişmesi gerekirdi. (Rijkaard gibi adamı kırdık, daha ne olsun…)

Galatasaray’ın şu geçen 2-3 aylık durumunu ve son günlerde yaşanılanları bir hatırlayın. Bildiğin Galatasaray’ın ve Galatasaray’daki kazmaların durumunu anlatmış sevgili Lawrence. Büyük adammış vesselam…

Kazım’dan Pitbull Açıklaması

Temmuz 21, 2010, 9:46 am | Fenerbahçe, haber, ilginç, komik, ozhano kategorisinde yayınlandı | 3 Yorum

“Bende üç değil sadece bir pitbull var, o da 6 aylık. Önüne bir kuzu koysam bile bunu istemez, hatta gidip öper.”

Bana çekecek değil ya, tabiki sahibine çekecek. Evde sahibinden öğrenmiştir öpmeyi ne olacak.

TSL’nin Evliya Çelebisi

Haziran 8, 2010, 2:41 pm | Futbol, ilginç, ozhano kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum

GALATASARAY A.Ş. 31.07.1995-31.05.1996 Profesyonelliğe Geçiş
GALATASARAY A.Ş. 01.06.1996-31.05.1998 Sözleşme Yenileme
ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. 01.11.1996-31.05.1997 Geçici Transfer
GALATASARAY A.Ş. 01.06.1996-31.05.1998 Vize
GALATASARAY A.Ş. 01.06.1996-31.05.1998 Vize
ALİAĞA A.Ş. 31.10.1997-31.05.1998 Geçici Transfer
GALATASARAY A.Ş. 18.06.1998-31.05.2000 Sözleşme Yenileme
ALİAĞA A.Ş. 11.08.1998-31.05.1999 Geçici Transfer
GALATASARAY A.Ş. 18.06.1998-31.05.2000 Vize
SİİRTSPOR 03.11.1999-31.05.2000 Yurt İçi Transfer
GALATASARAY A.Ş. 18.06.1998-31.05.2000 Karşılıklı Sona Erdirme
SİİRTSPOR 14.07.2000-31.05.2001 Sözleşme Yenileme
FENERBAHÇE 19.06.2001-31.05.2003 Yurt İçi Transfer
FENERBAHÇE 19.06.2001-31.05.2003 Vize
FENERBAHÇE 19.06.2001-31.05.2003 Vize
MKE ANKARAGÜCÜ 29.08.2003-28.08.2004 Yurt İçi Transfer
GENÇLERBİRLİĞİ 31.08.2004-31.08.2006 Yurt İçi Transfer
KONYASPOR 17.01.2005-16.06.2006 Yurt İçi Transfer
GENÇLERBİRLİĞİ 31.08.2004-31.08.2006 Karşılıklı Sona Erdirme
KONYASPOR 17.01.2005-16.06.2006 Vize
MKE ANKARAGÜCÜ 27.06.2006-31.05.2007 Yurt İçi Transfer
TRABZONSPOR A.Ş. 01.02.2007-31.05.2008 Yurt İçi Transfer
MKE ANKARAGÜCÜ 27.06.2006-31.05.2007 Karşılıklı Sona Erdirme
TRABZONSPOR A.Ş. 01.02.2007-31.05.2008 Vize
KONYASPOR 05.02.2008-31.05.2008 Yurt İçi Transfer
TRABZONSPOR A.Ş. 01.02.2007-31.05.2008 Karşılıklı Sona Erdirme
FC SEOUL 15.06.2008-15.01.2009 Karşılıklı Sona Erdirme
MKE ANKARAGÜCÜ 30.01.2009-31.05.2009 Yurt Dışı Transfer
MKE ANKARAGÜCÜ 18.06.2009-31.05.2010 Sözleşme Yenileme
MKE ANKARAGÜCÜ 18.06.2009-31.05.2010 Karşılıklı Sona Erdirme
ASSYRİSKA FÖRENİNGEN 01.02.2010-31.05.2010 Karşılıklı Sona Erdirme
SİVASSPOR 15.06.2010- ?

Yaş: 33

Profesyonellikten itibaren;

Faal Futbol Hayatı: 15 yıl (devam ediyor)
Transfer Olduğu Takım Sayısı: 14 (2 yurt dışı)
Transfer Olduğu İl Sayısı: 11 (2 yurt dışı)
Ceyhun Eriş’in ortalama 36-37 yaşına kadar futbol hayatının devam edeceğini düşünürsek, ben ondan transfer olduğu takım sayısını 20’ye, il sayısını da 15’e çıkarmasını bekliyorum. Ligde acaba ondan daha fazla gezen başka bir profesyonel futbolcu var mı? Bildiğin Evliya Çelebi. Futbol hayatı bittikten sonra da turist rehberi olarak çalışabileceği kanaatindeyim kendisinin. Bu sebeple özellikle çok turist çeken güney illerimizden de kendisine teklifler bekliyoruz.
O kadar takım gezmiş, o kadar işler yapmış ama aklımda onunla ilgili kalanlar, agresifliği, 2-3 yılda bir kez Ankara’ya transfer olması, Ariel Ortega’nın ve dolayısıyla Lorant’ın başını yemesi ve 6-0 lık Galatasaray galibiyetinde attığı gol. Geçen koskoca 15 yıl ve akılda kalan 3-5 şey. Yazık çok yazık…

Necati Bilgiç’i Okumadan Edemiyorum Doktor Bey!

Mayıs 22, 2010, 10:29 pm | Futbol, haber, ilginç, necati bilgiç, ozhano kategorisinde yayınlandı | 2 Yorum


Daha önceleri Gürcan Bilgiç’in sevgili babası Necati Bilgiç’in yazdığı yazılardan kupleler sunmuştum. Fenerbahçesini ve Fenerbahçeliliğini herşeyin üzerinde tutan bir spor yazarı çoğunuzun bildiği gibi. Hatta o kadar ki Fenerbahçe’den kaynaklanan sorunlarda bile sorumlu bulacak bir kişi muhakkak bulabilme yeteneğine sahiptir.

Kaçan son şampiyonluktan ve veilen cezadan sonra merak ediyordum ne yazacağını. Açıkçası belki birşeyler değişmiştir diye düşünmedim değil ama yine umudum dağların ardına kaldı. Yazısı şöyle:

” Bu Ceza Niçin?

Eğer direkler geri çevirmese, eğer forvetleri bu kadar beceriksiz olmasa, eğer Onur hayatının kurtarışlarını yapmasa, eğer kaleye giden şutları Selçuk ile Giray çelmese ve sadece bunlardan bir tanesi Trabzonspor ağlarını bulsa, Süper Lig’in bu seneki şampiyonu Fenerbahçe olacaktı.

Dahası var. Beşiktaş, milli oyuncularının adeta kendi kalelerine attığı iki golden birini yemese, Bursa şampiyonluğu rüyasında görecekti.

Tek golün yarattığı bu acı drama bir de yanlış anons eklendi. Sevinç içinde sahanın içine giren taraftarlar gerçeği öğrendikten sonra büsbütün yıkılınca üzüntüden delirdiler ve istenmeyen olayları çıkarıp güzelim stadı tahrip ettiler.

Bu olaylar nedeniyle F.Bahçe’ye, PFDK’dan 2 maç seyircisiz oynama cezası geldi. Ne rakibe saldırı yapılmış ne hakem tartaklanmış ne ölen ne yaralanan var. Zarar eden kulüp onbinlerce liralık hasarı cebinden ödeyecek. Durumu, taraftarların hatalara isyan ettiği ve hakemlerin yanlış kararları sonucu meydana gelenlerle aynı tutulması, adaletsizliğin en büyüğüdür.”

Noktasına virgülüne dokunmadan maç sonrası görüşleri bu. Bir de aynı yazarın 2007 de Galatasaray’a verilen 5 maçlık ceza sonrası yazısını okuyalım:

“Dağ fare doğurdu

G.Saray-F.Bahçe maçındaki olaylar dolayısı ile nihayet karar verildi ve ceza çıktı. Hatırlarsanız Kadıköy’deki maçta sadece devre arasında bir provokatörün attığı para ile ses bombası için F.Bahçe’ye 3 maç saha kapama cezası verilmişken, neredeyse iki saat süreyle sahaya yağan sular, meşaleler, ses bombaları, koltuk parçaları ve yapılan çirkin tezahüratlarla için G.Saray sadece 5 maçla cezalandırıldı. O da tahkim kurulunca indirilmezse…”

Bir tarafta bir takım maçın oynanmasını engeller hale geliyor yenilgi ve sinirden dolayı, 5 maç ceza alıyor ve tabiki hakediyor. Hatta o zaman deniliyor ki, bundan sonra bu şekilde olan olaylarda emsal teşkil edilir deniyor. Galatasaray karara itiraz bile etmiyor hatırkarsam Özhan Canaydın’ın kararıyla. Diğer yandan başka bir takımın sahasında tribünler yakılıyor, koltuk ve mavi iskemle parçaları sahaya atılıyor, çirkin tezahüratlar yapılıyor. Tabi olanlar da bir kendini bilmezin maç sonunda yaptığı anonsun yanlış olmasından kaynaklanan hayal kırıklığına bağlanıyor.

Fark ne? Biri maç içinde, biri maç sonunda yaşanıyor, o yüzden Fenerbahçe’ye ceza verilemez deniyor. Eğer olay taraftarın kendi takımına verdiği maddi zarara bağlanıp kulübe ikinci bir ceza verilemezse aynısını Galatasaray da yaşadı o zaman. Aslında Necati Bilgiç, futbol takımlarının ve tüm izleyicilerin stada girişinden çıkışına kadar olan olayların sorumluluğunun kulüplerde olduğunu bilmiyor diyeceğim ama bu zamana kadar Federasyon kimbir kaç takıma maç sonrası yaşanılan olaylardan sonra cezalar yağdırmıştır ki Necati Bilgiç’in yazılarının bazılarında da maç sonrası yaşanılan olaylardan dolayı Fenerle oynayan takımın sahasının kapatılması gerekeceğine dair saptamalar var. Ama tabi keserin sapı Fenerbahçe’ye dönünce tüm o yazılarını ve verilen cezaları inkar edercesine 180 derecelik dönüş yapıyor. Ama yazar Necati Bilgiç olunca, konu da Fenerbahçe’ye verilen ceza olunca herşey bir anda değişebiliyor.

Diğer yanda son yazısının ilk satırlarında halamın sakalları olsa amcam olurduvari cümleleri de çok hoş olmuş. Gerçekten nasıl düz bir spor yazarı ve hürmeten orada olduğunu kanıtlarcasına basitliğini ortaya sermiş sağolsun.

Son olaraksa, SENİ ÇOK SEVİYORUM NECATİ BİLGİÇ demek istiyorum. (Gerçekten mazoşist miyim neyim niye okuyorsam anlamadım gitti…)

Evlilik Zor Bir Zanaat mi?

Mayıs 21, 2010, 7:54 pm | haber, Hayat, ilginç, ozhano kategorisinde yayınlandı | 4 Yorum

Ne alaka demiş olabilirsiniz. Doğru ama aşağıdaki haberi okuyunca aklıma geldi birden

“İran’da bir kadın eşinin kendisine iyi davrandığını ve kendisine şiddet uygulamadığı gerekçesi ile mahkemeye giderek şikayetçi oldu. Mahkemede, kadına kocası tarafından şiddet uygulanmasına karar verildi.

Fars haber ajansının verdiği haber göre, Tahran’da aile mahkemesine başvuran 24 yaşındaki kadın dilekçesinde, “Eşim çok iyi huyludur halbuki ben şiddet uygulamasını istiyorum, eğer bunu yapmazsa kendisinden ayrılmak istiyorum” diyerek şikayetçi oldu.

28 yaşındaki eş ise mahkemeye gelerek , “Ben karımı çok seviyorum o yüzden kendisine şiddet uygulamıyorum. Onunla nazik davranıyorum ve şiddet uygulamak için bir neden yoktur” diyerek savunma yaptı.

Kocasının bu tavrından dolayı ayrılmakta ısrar eden kadın, eşini ikna etmeyi başardı. Koca, mahkemeye verdiği taahhütte eşine şiddet uygulayacağını kabul etti.”

Her ne kadar olayın geçtiği yer İran da olsa bu kadarı pes denebilecek bir haber. Kadın mazoşist, canı dayak istiyor; adam anlayışlı, romantik ve hisli eşini düşünen bir tip, adam kadınını düşünüyor, seviyor, dayak atmıyor, kadın da ” o kadar hareket yaptım sövdüm dövdüm, olmadı” diyerek boşanmak için mahkemeye gidiyor. Mahkeme de karar olarak adamın kadını üç öğün yemeklerden sonra dövmesine karar veriyor. Hayır şimdi mahkeme kimin lehine sonuçlanmış oluyor? Kadının mı adamın mı? Allahım aklıma mukayyet ol…

Hayır bu olay benim tezimi de güçlendiriyor gibi. Kadın yanında sapasağlam adam ister. Öyle boyna çiçek almak, evde yemekleri yapmak, bulaşıkları falan yıkamak, etrafı silip süpürmek gibi olaylara hiç girmeyecek adam. Ama yaptırmasını da bilecek. Adam yukarıdakileri yaparsa belli bir zamandan sonra doğal işiymiş gibi olmaya başlıyor. Kadın da nasıl olsa yapıyor diye iyice tepesine binmeye başlıyor. Adam adamlıktan kadın da kadınlıktan çıkıyor. İşler tersine dönüyor. Büyük ihtimalle yukarıdaki nazik bay da kadınını mutlu etmek için dövmüyordur. Kadın da bulmuş bunuyor doğal olarak belli bir süre sonra kafayı çatlatıyor. En güzeli de adamın kadını döveceğine dair teminat vermesi.

Sonuç: Evde adam kendi işini, kadın da kendi işini yapacak. Her iki taraf da birbirinin kıtasahanlığına girmeyecek. Girerse işler karmakarışık oluyor. Aslında uzun süreli evliliklerin sırrı falan fasa fiso anlayacağınız. İşi bilene bu olay çocuk oyuncağı…

Bi’ Acayip Açıklama

Mayıs 20, 2010, 4:48 pm | bursaspor, Futbol, ilginç, ozhano, sercan yıldırım kategorisinde yayınlandı | 3 Yorum

Sercan Yıldırım:
“Şampiyonlar Ligi’nde Real Madrid’in gelmesini istiyorum. Düşünsenize, PS’de aynı takımda oynadığım Cristiano Ronaldo’ya pozisyon icabı sert giriyorum. O bana el kol yapıyor, anlamadığım laflar ediyor, ben de ona dikleniyorum, ittiriyorum falan, muhteşem olacak muhteşem.”
Sercan da Şampiyonlar Ligi arenasını başka bir açıdan ele almış. Ama ne kadar da mütevazi, kendini bilen bir açıklama. Çünkü biz çok gördük, kendisinin ne olduğunu bilmeden dünya futbolunun hayranlıkla izlediği futbolcular hakkında atıp tutanları. Böyle olunca çok ilginç oldu bu açıklama. İşte böyle futbolcular adam gibi futbolcu olurlar. Tabi bozmazlarsa ya da bozulmazlarsa. (Örnek; Tuncay Şanlı)

Korkan Kim? Sen mi O mu?

Mayıs 14, 2010, 9:15 am | Hayat, ilginç, Sanat kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum

Jonathan Griffths’in objektifinden…

Kaynak

Necati Bilgiç Abi, Bir Arpa Boyu Yol İlerle…

Şubat 23, 2010, 10:51 am | Fenerbahçe, ilginç, ozhano kategorisinde yayınlandı | 5 Yorum

Fenerbahçe’nin puan kaybettiği her maçı ucundan bucağından hakemlere bağlayan Necati Bilgiç Abimiz beklediğim üzere puan kaybını yine hakemin Bursaspor’un ikinci golünden önce aleyhlerine verdiği endirekt serbest vuruşun yanlışlığına bağlamış. Necati Abi’ye tek sözüm: Necati Abi Sen nerdesin, takım nerde? Allah’tan desteklediğin kulübün taraftarı herşeyin farkında.

Yazılarından örnekler:

“Hakem Rezaleti

F.Bahçe farklı kazanacağı maçı hakem rozeti takmış bir zavallının maç boyunca yaptığı büyük hatalar ve Bursaspor’a yaptığı ikram sonunda 3-2 kaybetti. Maçın başında öne geçen sarı-lacivertliler farka gidecek bir futbol gösterirken hakem devreye girdi ve Bursasporlu futbolcuların kendini her yere atışına F.Bahçe aleyhine faul verdi. Bunlar yetmedi. 82’de F.Bahçe 2-1 galipken ceza sahası içinde havadan gelen bir topa Volkan’la beraber çıkan ve rakibine dokunmadan topu çıkaran Bilica’nın aleyhine çift vuruş vererek Bursa’nın beraberliği sağlamasına neden oldu. Daum’un bundan sonra son dakikada galip gelmek için Gökhan Gönül yerine Gökhan Ünal’ı alması ve tüm hatlarıyla rakip sahaya geçmesi sırasında kaptığı topla kontratak yaparak ve kaleci Volkan’ı mağlup etmeleriyle beraberlik için çırpınan Bursaspor’un maçı 3-2 kazanmasını sağladı.

Bursaspor için söyleyecek bir şey yok. İstedikleri bir hakemle arzuladıkları sonuca ulaştılar. F.Bahçe hakem hatalarıyla bu defa beraberliği bile kurtaramadı……Merkez Hakem Kurulu’nun bu maçın kasetini alıp Bülent Yıldırım’ın ne kadar çok hata yaptığını tespit etmesini, Yıldırım’ın da düdüğünü duvara asmasını öneririm. F.Bahçe bunu da telafi eder ama namuslu hakemlerle….”

“Gençerler Rezaleti
Koray Gençerler iyi bir yardımcı hakemdi. Geçen sene onu kimin torpiliyle bilinmez orta hakemliğe çıkardılar. Maçta yata kalka yönetim gösteriyordu. Ama böyle dün geceki gibi karşılaşmayı yönetemeyeceği maçın başından belli olmuştu. Ne olursa olsun F.Bahçe’den puan almak isteyen Diyarbakırspor rakibini sert bir futbollla durdurmaya çalıştı. Sarı-lacivertlilerin ilk yarıda Semih’in rakip kaleci tarafından kurtarılan iki şutu dışında önemli bir hareketi olmadı. 2. yarıda Özer sakatlandı yerine Güiza oyuna girdi ve F.Bahçe atakları sıklaşmaya başladı. Bence maçın kaderi 64. dakikada değişti. Soldan yapılan güzel bir ortada kafa vurmaya hazırlanan Güiza, Basem Abbas tarafından sağ kolundan çekilerek yere indirildi. Fakat bu açık penaltıyı sayın (!) hakem vermedi. Uzatmayı oynatamadı Lugano sakatlanıp yerini Deniz’e bıraktıktan sonra Ayman uzaktan bir şutla kaleyi denedi ve şanslı bir şut 90’dan ağlara takılarak misafir takımı galip duruma geçirdi. F.Bahçe atakları 90’da Santos’un kafasıyla beraberlik getirdikten sonra hakem beyimiz kendisine sert giren Barış’la karşılıklı itişen Mehmet Topuz’a kırmızı kart göstererek bir hata daha yaptı. Ve rakibe çıkardığı sarı kartı da göstermeden cebine attı. Üstelik beş dakika uzatılan maçın itişmelerle en az 3 dakika daha oynatılması gerekirken 4.30 saniye uzatmayla maçı bitirdi. Diyarbakırspor canla başla çalıştı. Böyle lokum gibi hakem olunca da puanı kaptı.”

“Yankaya Sınıfta Kaldı
….Yankaya sınıfta kaldı MHK’nın yanlış bir şekilde kritik Antalyaspor- Fenerbahçe maçına atadığı hakem Özgür Yankaya, seyircinin etkisinde kalarak çok önemli hatalar yaptı ve sonucu etkiledi. Özellikle Güiza ile Ali Bilgin’e ceza sahası içinde yapılan açık fauller ile Özer’in altı pastan gollük vuruşunu koluyla çelen Batak’ın hareketini cezasız bırakması affedilemez….”

“Hakeme Rağmen
…Bursa, oyunun başında ve değişikliklerden sonra biraz baskılı oynadıysa da canla-başla savaşan Fener defansını aşmayı başaramadı. Bir de maçta rezil yönetim gösteren bir hakem üçlüsü vardı. Ofsayt pozisyonlarını atlayan, autlara korner veren, gözünün önündeki net golü es geçen yardımcı hakemlerin yanında; kaval yerine ağzına düdük verilen Deniz Çoban, topa yapılan müdahalelerin hepsine Fenerbahçe aleyhine faul çalıp sarılacivertlileri çıldırttı. Yerde Bilica’ya tekme atan Sercan Yıldırım’ı seyrederken, elini cebine götürmedi. Aynı anda ortada kalan topa giren Lugano ile Yenal’ın pozisyonunda da Lugano’ya yanlış sarı kart gösterdi. Deniz Çoban, böyle bir maçın hakemi olmadığını ortaya koydu….”

“Uydurma Penaltı
…İkinci yarıda Vederson’un yerine Gürhan’ın girmesi F.Bahçe’yi hareketlendirdi ama bu defa da yardımcı hakemlikte başarılı olmuş Koray Gencerler sahneye çıktı. Bursaspor maçında Sercan’ın yaptığı hareketi yapan Jaba’nın lehine penaltı uydurarak skorun artmasına neden oldu. Oysa Önder ne rakibe ne topa müdahale etmişti. Jaba’nın cinliği hakemi yanıttı. Son dakikalarda Fener’in baskısı arttı ama sadece takımının en kötülerinden Deivid’in attığı gol şeref sayısından öteye geçemedi. Ve zirve umutları iyice tükendi. Sanırım “Dede” Beşiktaş maçı öncesi futbolcularının sakatlanmasından ve ceza görmesinden korktuğu için bu kadroyu sahaya sürdü.”

Yukarıdakiler Fenerbahçe’nin ligde puan kaybettiği maçlardan sonra Necati Abimizin yazdığı yazılardan bazıları. Tabi yazılarının içinde takıma ait de ufak tefek eklemeler var ama ana kısmı hakem oluşturuyor çoğu zaman. Açıkçası “75 yıldır futbolun içindeyim” diyen bir insandan, artık duayen kategorisinde anılması gereken bir spor yazarından çok çok daha fazlasını bekliyorum yazılarında. Bu tip her puan kaybını hakeme bağlayan, TFF’ye giydiren, MHK’yı sürekli istifaya çağıran, hakem hatalarının sadece taraftarı olduğu takım lehine olduğunu anlatan yazıları ancak benim gibi fanatik, olaylara at gözlüğü ile bakan, sadece kendisi gibilerinin okuduğu, kimsenin kaale almadığı kişilerin yazması gerekir. Anlayana…

Arsenal mi Arsenal mı Yoksa At Nalı mı?

Şubat 17, 2010, 10:37 pm | Futbol, ilginç, ozhano, spiker kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum
İlk öğretim yıllarımda a’ların üzerinde şapka işareti olurdu kelimedeki “a” harfinin inceltilerek okunacağını belirtmek için. Daha sonra nedenini bilmiyorum Türk Dil Kurumu tarafından kaldırıldı. Şu an ilk yarısı sona eren Porto-Arsenal maçında kendisine çok ihtiyaç duydum açıkçası. Sevgili İlker Yasin’in her Arsenal deyişi kulağımı tırmaladı. Ulaşabilsem kendisine “Abi ne olur Arsenal’de şu inceltme işaretini kullan” diyeceğim. Bu hatayı ben yapsam kendi çevremdeki 3-5 insan güler ben de düzeltirim geçer gider ama milyonlarca insana maç anlatan yılların spikeri bir insan bu şekilde sunum yapınca açıkçası “yapma İlker abi, spikerliği bırak, yorum yap, başka bir şeylerle uğraş” diyesim geliyor.
Bunun üzerine bir de M.T. Atletico-Galatasaray maçını İlker Yasin’in anlatacağını yazmış blogunda. Ne diyeyim. Allahtan yarın akşamki anlatacağı maçın takımlarının isimlerinde yukarıdaki gibi bir durum yok.

Meclisi Göreve Davet Ediyoruz!!!

Şubat 10, 2010, 5:00 pm | Futbol, ilginç, Milli Takım, ozhano kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

Türk Milli Takımı’nın başına kimin geleceği ile ilgili haberlere bakılırsa, takımın başına geçecek kişi TFF’nin de başından beri söylediği gibi ünlü bir yabancı teknik adam olacak. Türkiye’yi tanıması, Türk Futbolu’na adapte olması, futbolcu mantalitesine alışması vs. epey bir vakit alacaktır. Ancak gelecek yabancı t.d. ün altına 3-4 tane Türk teknik adam yerleştirilerek adaptasyon ve tanıma süresinin olabildiğince kısalmasını sağlamaya çalışılacaktır. Ne var ki bu gelecek isimlerin söylenmeye başladığı ilk günden beri aklıma takılan takılan bir soru var.

Tamam, gelecek bu teknik direktör Milli Takımı çok ileri götürebilir, başarıların altına imzasını atabilir. İnşallah, beklenti de bu olmalı zaten. Gelecek t.d. kim olursa saygı duyulmalı, destek verilmeli.

Ancaaak, işin bir de maddi boyutu var. Şimdi ismi geçenlerden en ucuzunun yıllık maliyeti 3 milyon euro civarlarından başlıyor. Hele üzerinde en çok durulan isim olan Hiddink de ise bu maliyet 6 milyona kadar çıkıyor. Şimdi Fatih Terim Milli Takımın başında iken yıllık aldığı 1,4 milyon euro’ya laf edip, fazla bulup mecliste bu durumun görüşülmesini isteyenler, hatta konuyla ilgili soru önergesi verenler takımın başına aşağı yukarı 6 milyon euro ile Hiddink gelirse ne yapacaklar? Türkiye şartlarında Türk bir t.d. olunca aldığı 1-1.5 milyon euro fazlayken yabancı olunca 6 milyon euro normal bir bedel mi olacak? Açıkçası bu soruları Fatih Terim’in aldığı maaşın yüksek olduğunu düşünüp mecliste görüşülmesi talebinde bulunanların ya da soru önergesi verenlerin, yaptıkları bu olayı yanlış bulduğumdan değil; Fatih Terim için böyle bir şeyi yapanların, onun aldığının 3-4 katını alacak biri gelince nasıl bir faaliyet gerçekleştireceklerini merak ettiğim için soruyorum. Yoksa Fatih Terim’in maaşına takanların derdi devletin parasının har vurulup harman savurulması değil, Fatih Terim’in kendisi, kişiliği, Galatasaraylılık kimliği vs. daha başka birşey miydi?

Bakalım, TFF yarın öbür gün yeni t.d.’yi açıklayınca meclisten biri de çıkıp ” Kardeşim, bu milletin % bilmem kaçı yoksulluk sınırında yaşarken, biz daha 1 yıl önce Fatih Terim’in aldığı parayı çok bulurken, onun aldığının 3-4 katına Federasyon’un bir t.d. getirmesini kesinlikle kınıyorum” diyecek mi? Sizce der mi?

Sevinen Devlet Memurunun Kellesi Tez Uçurulacak!

Ekim 19, 2009, 7:40 pm | Fenerbahçe, Futbol, ilginç, ozhano kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın
Fenerbahçe Gaziantepspor’a son 5 dakikada gelen gollerden sonra yenilince Aziz Yıldırım sinirini Gaziantep Valisi’nden çıkartmış. Gaziantep Valisi ne şekilde sevindi ne kadar abartılı kutladı golü bilemiyorum görmedim ama eğer kimseye laf atmadıysa ya da sağa sola el kol hareketleri yapmadıysa sevinmek sonuna kadar hakkıdır. Hatta en çok sevinmesi gerekenlerden biri de odur. Çünkü sevinen kişi o kulübün olduğu şehrin en büyük mülki amiri. İşin ilginç tarafı Aziz Yıldırım’ın dediği iddia edilen “Sen devlet memurusun, böyle sevinemezsin.” lafı. Bu laf üzerinden hareket edersek benim de stadda gidip izlediğim Sakaryaspor maçlarında galibiyet ya da gollerden sonra sevinmemem gerekir. Çünkü ben de bir nevi devlet memuruyum. Bugün Sakarya’da yarın Bolu’da öbür gün İstanbul’da. Ülkede bu şekilde milyonlarca insan var. Bir adım öteye gidersem köken olarak Sakaryalı bile değilim. Ama doyduğum yer burası ve Sakaryaspor gol attığı zaman kimse bana sevinemezsin diyemez dememelidir. Bu olayı Gaziantep Valisi açısından düşünürsek adamın görev yaptığı yer Antep’ken sevinmezse bir sıkıntı var demektir.

Şimdi olayı başka bir valiye getirelim: İstanbul Valisi Muammer Güler. Güler de Fenerbahçe maçlarında az sevinmedi değil. Artı Vali Güler aynı zamanda Fenerbahçe kongre üyesi. Aziz Yıldırım’ın lafından hareket edersek devlet memuru sevinmesin ama bir takımın kongre üyesi olsun bir şey olmaz. Madem Aziz Yıldırım bu şekilde devlet memurlarının sevinmemesini düşünen bir başkan, o zaman Vali Güler’in kongre üyeliğini neden devam ettiriyor? Bana kalırsa vali, kaymakam, muhtar, ihtiyar heyeti vs. hangi devlet memuru olursa olsun eğer futbolla ilgileniyorsa ve bir takım taraftarı ise takımının kazandığı maçlardan ya da attığı gollerden sonra gönlünce sevinmeli; isterse, gücü varsa gitsin kongre üyesi de olsun ne olursa olsun önemli değil. Önemli olan iş hayatında bu kayırımın yapılmaması. Yapmıyorsa sorun yok.

Sonuç olarak kaybetmenin verdiği sinir ile Aziz Yıldırım gözünün üstünde kaşın var gibi bir olay sonucunda valiye çıkışmış ama bu sefer baltayı taşa vurmuş görünüyor. Ah be başkan, bu olayı geç de 90. dakikalarda attığın gollerden sonra yanındaki kulüp başkanını sallamayarak, elini bile sıkmadan el kol hareketleri ile koltuğunu terk edip gitmek ne kadar saygıya sığıyor ki veya ne kadar doğru br hareket ki bir devlet memurunun sevinmesini saygısızlık ya da yanlış bir hareket olarak görüyorsun? Senin bu yaptığın çok mu doğru?

>Sevinen Devlet Memurunun Kellesi Tez Uçurulacak!

Ekim 19, 2009, 7:40 pm | Fenerbahçe, Futbol, ilginç, ozhano kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>

Fenerbahçe Gaziantepspor’a son 5 dakikada gelen gollerden sonra yenilince Aziz Yıldırım sinirini Gaziantep Valisi’nden çıkartmış. Gaziantep Valisi ne şekilde sevindi ne kadar abartılı kutladı golü bilemiyorum görmedim ama eğer kimseye laf atmadıysa ya da sağa sola el kol hareketleri yapmadıysa sevinmek sonuna kadar hakkıdır. Hatta en çok sevinmesi gerekenlerden biri de odur. Çünkü sevinen kişi o kulübün olduğu şehrin en büyük mülki amiri. İşin ilginç tarafı Aziz Yıldırım’ın dediği iddia edilen “Sen devlet memurusun, böyle sevinemezsin.” lafı. Bu laf üzerinden hareket edersek benim de stadda gidip izlediğim Sakaryaspor maçlarında galibiyet ya da gollerden sonra sevinmemem gerekir. Çünkü ben de bir nevi devlet memuruyum. Bugün Sakarya’da yarın Bolu’da öbür gün İstanbul’da. Ülkede bu şekilde milyonlarca insan var. Bir adım öteye gidersem köken olarak Sakaryalı bile değilim. Ama doyduğum yer burası ve Sakaryaspor gol attığı zaman kimse bana sevinemezsin diyemez dememelidir. Bu olayı Gaziantep Valisi açısından düşünürsek adamın görev yaptığı yer Antep’ken sevinmezse bir sıkıntı var demektir.

Şimdi olayı başka bir valiye getirelim: İstanbul Valisi Muammer Güler. Güler de Fenerbahçe maçlarında az sevinmedi değil. Artı Vali Güler aynı zamanda Fenerbahçe kongre üyesi. Aziz Yıldırım’ın lafından hareket edersek devlet memuru sevinmesin ama bir takımın kongre üyesi olsun bir şey olmaz. Madem Aziz Yıldırım bu şekilde devlet memurlarının sevinmemesini düşünen bir başkan, o zaman Vali Güler’in kongre üyeliğini neden devam ettiriyor? Bana kalırsa vali, kaymakam, muhtar, ihtiyar heyeti vs. hangi devlet memuru olursa olsun eğer futbolla ilgileniyorsa ve bir takım taraftarı ise takımının kazandığı maçlardan ya da attığı gollerden sonra gönlünce sevinmeli; isterse, gücü varsa gitsin kongre üyesi de olsun ne olursa olsun önemli değil. Önemli olan iş hayatında bu kayırımın yapılmaması. Yapmıyorsa sorun yok.

Sonuç olarak kaybetmenin verdiği sinir ile Aziz Yıldırım gözünün üstünde kaşın var gibi bir olay sonucunda valiye çıkışmış ama bu sefer baltayı taşa vurmuş görünüyor. Ah be başkan, bu olayı geç de 90. dakikalarda attığın gollerden sonra yanındaki kulüp başkanını sallamayarak, elini bile sıkmadan el kol hareketleri ile koltuğunu terk edip gitmek ne kadar saygıya sığıyor ki veya ne kadar doğru br hareket ki bir devlet memurunun sevinmesini saygısızlık ya da yanlış bir hareket olarak görüyorsun? Senin bu yaptığın çok mu doğru?

Gökçek TFF Başkanı Olur mu?

Ekim 8, 2009, 2:30 pm | Futbol, ilginç, ozhano, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın
“PFDK, Ankaraspor’u Ankaragücü ile anlaşmalı maç oynama olasılığı mantığından yola çıkarak küme düşürüyor. Ben size birkaç ayaklı şike ihbarında bulunacağım. Belediye başkanı olarak unumu Gençlerbirliği’nin başkanı İlhan Cavcav’dan alıyorum. Yani ticari ilişkim var. Hacettepe Başkanı Turgay Kalemci, belediyeye kat karşılığı inşaat yapıyor. Fenerbahçe Başkan Vekili Nihat Özdemir de bizim metro projelerinden birini yapıyor.Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören de Ankara’daki gaz istasyonlarına ilişkin sıkıntılarını belediyede bana gelip çözer. Bakın bu durumda Beşiktaş ile de ilişkimiz ortada.”

Olaya mesleki ilişkiler girdiğinde çoğu futbol kulübümüzün başkanlarının veya yönetim kurulu üyelerinin birbirleri ile yakın ilişkileri olduğu bir gerçek. Kimsenin de bu ilişkilerini futbol sahasında çıkar amaçlı kullacağına inanmıyor daha doğrusu inanmak istemiyorum. Ancak ne var ki Gökçek’in açıklamalarından görülüyor ki iş itibari ile ilişkili olduğu futbol takımı yöneticilerinin sayısı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevi sebebiyle diğerlerine göre bir hayli fazla. Bir önceki yazımda Gökçek’in en büyük hayalinin ve isteğinin Ankaragücü’nü elde etmek olduğunu söylemiştim ama şu ilişkileri gördükten sonra yarın bir gün onu Federasyon Başkanlığı’nda görürsem hiç şaşırmayacağım aşikar bir hal aldı. Çünkü Türkiye’de kulüplerimizin başkanlarının tamamı iş adamı ve muhakkak Ankara ile ilişkileri var. Bu durumda Gökçek bu gücünü çıkar amaçlı kullanmak istese ve Federasyon Başkanlığı’na oynasa önünde kimse duramayacaktır ki bu nedenle yine bir önceki yazımda “Ankaraspor’u sırtından atmak istedi, düşürülmesine göz yumdu” cümlesini kullandım. Neyse zamana bırakacağız bu işi de genelde hep yaptığımız gibi. Ama Gökçek TFF Başkanı olsa nasıl olurdu? Baksanıza resime gözü yükseklerde…

>Gökçek TFF Başkanı Olur mu?

Ekim 8, 2009, 2:30 pm | Futbol, ilginç, ozhano, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>

“PFDK, Ankaraspor’u Ankaragücü ile anlaşmalı maç oynama olasılığı mantığından yola çıkarak küme düşürüyor. Ben size birkaç ayaklı şike ihbarında bulunacağım. Belediye başkanı olarak unumu Gençlerbirliği’nin başkanı İlhan Cavcav’dan alıyorum. Yani ticari ilişkim var. Hacettepe Başkanı Turgay Kalemci, belediyeye kat karşılığı inşaat yapıyor. Fenerbahçe Başkan Vekili Nihat Özdemir de bizim metro projelerinden birini yapıyor.Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören de Ankara’daki gaz istasyonlarına ilişkin sıkıntılarını belediyede bana gelip çözer. Bakın bu durumda Beşiktaş ile de ilişkimiz ortada.”

Olaya mesleki ilişkiler girdiğinde çoğu futbol kulübümüzün başkanlarının veya yönetim kurulu üyelerinin birbirleri ile yakın ilişkileri olduğu bir gerçek. Kimsenin de bu ilişkilerini futbol sahasında çıkar amaçlı kullacağına inanmıyor daha doğrusu inanmak istemiyorum. Ancak ne var ki Gökçek’in açıklamalarından görülüyor ki iş itibari ile ilişkili olduğu futbol takımı yöneticilerinin sayısı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevi sebebiyle diğerlerine göre bir hayli fazla. Bir önceki yazımda Gökçek’in en büyük hayalinin ve isteğinin Ankaragücü’nü elde etmek olduğunu söylemiştim ama şu ilişkileri gördükten sonra yarın bir gün onu Federasyon Başkanlığı’nda görürsem hiç şaşırmayacağım aşikar bir hal aldı. Çünkü Türkiye’de kulüplerimizin başkanlarının tamamı iş adamı ve muhakkak Ankara ile ilişkileri var. Bu durumda Gökçek bu gücünü çıkar amaçlı kullanmak istese ve Federasyon Başkanlığı’na oynasa önünde kimse duramayacaktır ki bu nedenle yine bir önceki yazımda “Ankaraspor’u sırtından atmak istedi, düşürülmesine göz yumdu” cümlesini kullandım. Neyse zamana bırakacağız bu işi de genelde hep yaptığımız gibi. Ama Gökçek TFF Başkanı olsa nasıl olurdu? Baksanıza resime gözü yükseklerde…

>Aşka Gelen Scolari Raksederse…

Eylül 15, 2009, 1:37 am | Hayat, ilginç, komik, ozhano kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>

http://www.youtube.com/get_player

Scolari: Ooohhh ne güzelmiş bu Özbekistan ooohhhh, dert yok, tasa yok, para çok, hanımı da boşadım yenisi yanımda ohhhhhhhhh kıvırrrr, hooopppaaaaa… Ayakları da bir tutturursam tamamdır, kaptım bu işi de hehe… Bu arada bu karşımdaki kim yaw?

Timur Kapadze: Anaaaa hocaya bak aşka geldi, gitsem mi ki acaba? Yanımda da gelin var, onu da satmak olmaz. Dur bakalım bekleyeyim, çağırırsa giderim. Bu arada biz niye oturmuyoruz da hazır olda bekliyoruz? Neyse diğerleri de ayakta, vardır bir hikmeti. “Bravo hocam, yakışır sana, helaaall…” Acaba ne içirdiler buna bizimkiler hihihi? Bu yanımdaki de sanki cenazeye gelmiş gibi; “kız gülsene azıcık. Beğenmiyor musun beni?”

Şarkıcı: Yaw o kadar şarkı söyledik insan bir para yapıştırır alnımıza, yırtınıyoruz burada. Buna sadece oynamayı öğretmişler. Acaba ben de sahneden piste mi insem? Görürse belki emelime ulaşırım. Dur bi şarkı bitsin de…

Özbekistan Milli Takımı ve Budyonkor futbol kulübünün oyuncularından Ahıska Türkü Timur Kapadze’nin düğünü…

Aşka Gelen Scolari Raksederse…

Eylül 15, 2009, 1:37 am | Hayat, ilginç, komik, ozhano kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

http://www.youtube.com/get_player

Scolari: Ooohhh ne güzelmiş bu Özbekistan ooohhhh, dert yok, tasa yok, para çok, hanımı da boşadım yenisi yanımda ohhhhhhhhh kıvırrrr, hooopppaaaaa… Ayakları da bir tutturursam tamamdır, kaptım bu işi de hehe… Bu arada bu karşımdaki kim yaw?

Timur Kapadze: Anaaaa hocaya bak aşka geldi, gitsem mi ki acaba? Yanımda da gelin var, onu da satmak olmaz. Dur bakalım bekleyeyim, çağırırsa giderim. Bu arada biz niye oturmuyoruz da hazır olda bekliyoruz? Neyse diğerleri de ayakta, vardır bir hikmeti. “Bravo hocam, yakışır sana, helaaall…” Acaba ne içirdiler buna bizimkiler hihihi? Bu yanımdaki de sanki cenazeye gelmiş gibi; “kız gülsene azıcık. Beğenmiyor musun beni?”

Şarkıcı: Yaw o kadar şarkı söyledik insan bir para yapıştırır alnımıza, yırtınıyoruz burada. Buna sadece oynamayı öğretmişler. Acaba ben de sahneden piste mi insem? Görürse belki emelime ulaşırım. Dur bi şarkı bitsin de…

Özbekistan Milli Takımı ve Budyonkor futbol kulübünün oyuncularından Ahıska Türkü Timur Kapadze’nin düğünü…

>Yeni Gözdem

Eylül 10, 2009, 12:46 am | Dünya Kupası, Futbol, ilginç, Milli Takım, ozhano, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>

Dzeko

Yaw nasıl bir adam bu? Tamam boy-pos tam yerinde, kabul ediyorum geçen sezonun da Bundesliga gol kralı ama ilk yarıda 4 ikinci yarıda 3 defans oyuncusu ki içlerinden biri Servet gibi hayvani gücü var diye düşündüğümüz bir adam, ileri şişirilen her topta bu adamın altında ezildiler. Ben Semih’i bilirdim kendini marke eden adama air-bag’i dayar, rakibe top bırakmaz ama bu ne biçimmiş böyle!

Açıklama: Air-bag dayama, defanstan ileri atılan uzun toplarda rakibe arka tarafını (sırt, bel, popo çevresi dediğimiz bölge)iyice dayayıp rakibin, senin sağından ya da solundan topa ulaşmasını engellemek demektir.

Tabi bu açıklamayı neden yaptım diye düşünen olabilir. Malum “Sabri’yle mi Yattın Be Kardeşim?” postundan sonra Cenky’nin Gökhan ve Sabri’nin gay olduğunu iddia ettiğini düşünen mantıklar ortaya çıktı. Ben de şaşırdım açıkçası. Şimdi bunun üstüne de Semih’e de aynı yakıştırmayı bu sefer ben yaptım zannedecek kadar düz mantık ve sığ düşünceli birileri olabilir.

Yeni Gözdem

Eylül 10, 2009, 12:46 am | Dünya Kupası, Futbol, ilginç, Milli Takım, ozhano, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | 7 Yorum
Dzeko

Yaw nasıl bir adam bu? Tamam boy-pos tam yerinde, kabul ediyorum geçen sezonun da Bundesliga gol kralı ama ilk yarıda 4 ikinci yarıda 3 defans oyuncusu ki içlerinden biri Servet gibi hayvani gücü var diye düşündüğümüz bir adam, ileri şişirilen her topta bu adamın altında ezildiler. Ben Semih’i bilirdim kendini marke eden adama air-bag’i dayar, rakibe top bırakmaz ama bu ne biçimmiş böyle!

Açıklama: Air-bag dayama, defanstan ileri atılan uzun toplarda rakibe arka tarafını (sırt, bel, popo çevresi dediğimiz bölge)iyice dayayıp rakibin, senin sağından ya da solundan topa ulaşmasını engellemek demektir.

Tabi bu açıklamayı neden yaptım diye düşünen olabilir. Malum “Sabri’yle mi Yattın Be Kardeşim?” postundan sonra Cenky’nin Gökhan ve Sabri’nin gay olduğunu iddia ettiğini düşünen mantıklar ortaya çıktı. Ben de şaşırdım açıkçası. Şimdi bunun üstüne de Semih’e de aynı yakıştırmayı bu sefer ben yaptım zannedecek kadar düz mantık ve sığ düşünceli birileri olabilir.

>Maç Saati İkilemi

Ağustos 23, 2009, 12:40 am | Futbol, Galatasaray, ilginç, ozhano, sivasspor, Sıkıntı, TFF, TSL, UEFA Avrupa Ligi kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>TSL Birinci Hafta (09.08.2009):
Gaziantepspor-Galatasaray 19.30
Fenerbahçe-Denizlispor 21.45

TSL Üçüncü Hafta (23.08.2009):
Galatasaray-Kayserispor 21.00
Manisaspor-Trabzonspor 21.00

Ne değişti de yayıncı kuruluşun naklen yayınlayacağı iki maç aynı saatte olabildi? GS maçı Lig Tv’de, Trabzonspor maçı Spormax’de olacak. Madem bu olabiliyordu da hangi güçler ilk hafta Galatasaray’ı Antep’te 35 derece sıcaklıkta maç yapmaya zorladı? İlk hafta Galatasaray’ın maçı da neden 21.45’te olmadı?

Diğer yandan Sivasspor’un da lig maçı UEFA Avrupa Ligi’nde Shakhtar ile yapacağı maç nedeniyle ertelendi. Bu federasyonun göreve geldiğinden beri aldığı en komik karar bu. Erteleme kararı ne zaman alındı bilmiyorum ama eğer Sivasspor’un Shakhtar ile olan ilk maçından sonra alındıysa tam komedi. Tamam futbol bu ama… İnanan var mı? Eğer ilk maç oynanmadan önce alındıysa bu dereyi görmeden paçayı sıvamak olmuyor mu? Ben her durumda, hangi takım olursa olsun final olmadıkça bu tip erteleme fasafisolarına karşıyım ama örneğin ilk maç Sivas’ın galibiyetiyle biter, erteleme talebi düşünülür. Ama 3-0 be kardeşim. Bir de Ukrayna’ya gidiyorsun. Nereden tutsan elinde kalıyor.

Federasyon ilginç kararların altına imza atıyor ve aldığı kararlarda bir tutarlılık yok. Artı her hafta kulüplerden ceza adı altında yüklü paralar kaldırnaya başladılar. Benim kafam da takılmaya başladı o paralara. O paralar nerede kullanılıyor acaba? Ceza paralarını alıyorlar sonra lig ya da Türkiye Kupası Şampiyonu’na bu paraları veriyorlar. Tamam ceza verilir de kantarın topuzu maddi ceza anlamında biraz kaçmaya başladı. Erteleme ile ilgili olarak ise yarın GS, FB, BJK daha grup maçlarında erteleme talebinde bulunurlarsa nasıl reddedecek bu Federasyon bilemiyorum. Siz büyük takımsınız ertleme olmaz mı diyecekler? İlginç çok ilginç. Ama bakalım zaman gösterecek herşeyi.

Maç Saati İkilemi

Ağustos 23, 2009, 12:40 am | Futbol, Galatasaray, ilginç, ozhano, sivasspor, Sıkıntı, TFF, TSL, UEFA Avrupa Ligi kategorisinde yayınlandı | 6 Yorum

TSL Birinci Hafta (09.08.2009):
Gaziantepspor-Galatasaray 19.30
Fenerbahçe-Denizlispor 21.45

TSL Üçüncü Hafta (23.08.2009):
Galatasaray-Kayserispor 21.00
Manisaspor-Trabzonspor 21.00

Ne değişti de yayıncı kuruluşun naklen yayınlayacağı iki maç aynı saatte olabildi? GS maçı Lig Tv’de, Trabzonspor maçı Spormax’de olacak. Madem bu olabiliyordu da hangi güçler ilk hafta Galatasaray’ı Antep’te 35 derece sıcaklıkta maç yapmaya zorladı? İlk hafta Galatasaray’ın maçı da neden 21.45’te olmadı?

Diğer yandan Sivasspor’un da lig maçı UEFA Avrupa Ligi’nde Shakhtar ile yapacağı maç nedeniyle ertelendi. Bu federasyonun göreve geldiğinden beri aldığı en komik karar bu. Erteleme kararı ne zaman alındı bilmiyorum ama eğer Sivasspor’un Shakhtar ile olan ilk maçından sonra alındıysa tam komedi. Tamam futbol bu ama… İnanan var mı? Eğer ilk maç oynanmadan önce alındıysa bu dereyi görmeden paçayı sıvamak olmuyor mu? Ben her durumda, hangi takım olursa olsun final olmadıkça bu tip erteleme fasafisolarına karşıyım ama örneğin ilk maç Sivas’ın galibiyetiyle biter, erteleme talebi düşünülür. Ama 3-0 be kardeşim. Bir de Ukrayna’ya gidiyorsun. Nereden tutsan elinde kalıyor.

Federasyon ilginç kararların altına imza atıyor ve aldığı kararlarda bir tutarlılık yok. Artı her hafta kulüplerden ceza adı altında yüklü paralar kaldırnaya başladılar. Benim kafam da takılmaya başladı o paralara. O paralar nerede kullanılıyor acaba? Ceza paralarını alıyorlar sonra lig ya da Türkiye Kupası Şampiyonu’na bu paraları veriyorlar. Tamam ceza verilir de kantarın topuzu maddi ceza anlamında biraz kaçmaya başladı. Erteleme ile ilgili olarak ise yarın GS, FB, BJK daha grup maçlarında erteleme talebinde bulunurlarsa nasıl reddedecek bu Federasyon bilemiyorum. Siz büyük takımsınız ertleme olmaz mı diyecekler? İlginç çok ilginç. Ama bakalım zaman gösterecek herşeyi.

Geleceğin Schumacher’i

Ağustos 20, 2009, 8:04 am | ilginç, ozhano kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

http://www.youtube.com/get_player

Asfalt ağladı beee…

>Geleceğin Schumacher’i

Ağustos 20, 2009, 8:04 am | ilginç, ozhano kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>

http://www.youtube.com/get_player

Asfalt ağladı beee…

TSL Hangi Kategoride?

Ağustos 19, 2009, 11:29 pm | Fenerbahçe, Futbol, ilginç, ozhano, TSL, UEFA Avrupa Ligi kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum
” Şampiyonlar Ligi kralların ligi ise UEFA Avrupa Ligi de prenslerin ligidir”

Cristoph Daum

O zaman Aziz Yıldırım’ın hedef gösterdiği Türkiye Süper Ligi kimin ligi oluyor? 😀

>TSL Hangi Kategoride?

Ağustos 19, 2009, 11:29 pm | Fenerbahçe, Futbol, ilginç, ozhano, TSL, UEFA Avrupa Ligi kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>

” Şampiyonlar Ligi kralların ligi ise UEFA Avrupa Ligi de prenslerin ligidir”

Cristoph Daum

O zaman Aziz Yıldırım’ın hedef gösterdiği Türkiye Süper Ligi kimin ligi oluyor? 😀

>En Hızlı Mahlukatlar

Ağustos 18, 2009, 11:59 pm | ilginç, Olimpiyat, ozhano kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>Görülen değerler, aşağıdaki mahlukatların 100 m.’yi kaç saniyede koştukları ile ilgili ortalama değerleri olup toleransı artı eksi %10’dur.

Çita 3.2 sn
Antilop 4.7 sn
Aslan 5.5 sn
Tavşan 6.6 sn
At 7.3 sn
Tilki 9.3 sn
Öküzümtrak Usain Bolt 9.58 sn
Boz Ayı 9.8 sn
Fil 10.6 sn

N’apayım; adamı artık kendi cinsiyle karşılaştırmayı bıraktım. O zaman doğaya bakayım dedim ve karşılaştırdım. Bir sonraki yarışta en büyük hedefi tilkiyi geçmekmiş Bolt’un. Doğrudan atlamak istemedim 9.58’den sonra, doping sonuçlarını bekledim birşeyler yazmak için. Sonuçlar tertemiz çıkmış, doğal olarak o zaman şu çıkıyor: Bu adam adam değil insan değil tilki ile ayı arası bir yaşam formu kanımca :D. (Adam değil ne demek ya :D.)

Bir de bu arkadaşa acaba doping falan versen at ile yarışa soksan hangisi geçer ya da ne kadar derece elde eder? Çok merak ediyorum. Düşünsenize adama dopingi basıyorsun 7,5-8 saniyeye iniyor. Yuh be…

Son olarak Avrupa’da olsun Türkiye’de olsun kanatlarda sorun yaşayan takımlara bir numaralı tavsiyemdir bu adam. Azıcık topa vurmayı, top kontrolünü falan öğretsen ki mutlaka oynamıştır çocukken falan, rakip kanatları allak bullak eder. Defansta çok iyi kademelere girer. Bir bakarsın geride, bir bakarsın ileride. Düşünsenize Usain Bolt ile İbrahim Üzülmez karşı karşıya. Hayali bile olanaksız…

En Hızlı Mahlukatlar

Ağustos 18, 2009, 11:59 pm | ilginç, Olimpiyat, ozhano kategorisinde yayınlandı | 3 Yorum

Görülen değerler, aşağıdaki mahlukatların 100 m.’yi kaç saniyede koştukları ile ilgili ortalama değerleri olup toleransı artı eksi %10’dur.

Çita 3.2 sn
Antilop 4.7 sn
Aslan 5.5 sn
Tavşan 6.6 sn
At 7.3 sn
Tilki 9.3 sn
Öküzümtrak Usain Bolt 9.58 sn
Boz Ayı 9.8 sn
Fil 10.6 sn

N’apayım; adamı artık kendi cinsiyle karşılaştırmayı bıraktım. O zaman doğaya bakayım dedim ve karşılaştırdım. Bir sonraki yarışta en büyük hedefi tilkiyi geçmekmiş Bolt’un. Doğrudan atlamak istemedim 9.58’den sonra, doping sonuçlarını bekledim birşeyler yazmak için. Sonuçlar tertemiz çıkmış, doğal olarak o zaman şu çıkıyor: Bu adam adam değil insan değil tilki ile ayı arası bir yaşam formu kanımca :D. (Adam değil ne demek ya :D.)

Bir de bu arkadaşa acaba doping falan versen at ile yarışa soksan hangisi geçer ya da ne kadar derece elde eder? Çok merak ediyorum. Düşünsenize adama dopingi basıyorsun 7,5-8 saniyeye iniyor. Yuh be…

Son olarak Avrupa’da olsun Türkiye’de olsun kanatlarda sorun yaşayan takımlara bir numaralı tavsiyemdir bu adam. Azıcık topa vurmayı, top kontrolünü falan öğretsen ki mutlaka oynamıştır çocukken falan, rakip kanatları allak bullak eder. Defansta çok iyi kademelere girer. Bir bakarsın geride, bir bakarsın ileride. Düşünsenize Usain Bolt ile İbrahim Üzülmez karşı karşıya. Hayali bile olanaksız…

En Uzun-En Kısa-En Şişman

Ağustos 18, 2009, 6:03 pm | Futbol, ilginç, ozhano kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın
Kristof Van Hout (Standard Liege) 2.10
Yang Chanpeng (Wuhan Guanggu) 2.05

Vanja Ivesa (Eskişehirspor) 2.05

Tor Hogne Aaroy (Aalesund) 2.04

Jan Koller (Krylya Sovetov Samara) 2.02

Diego Buonanotte (River Plate) 1.57

Bakary Kone (Olimpik Marsilya) 1.63

Alanzinho (Trabzonspor) 1.64

Saheed Adebayo Akinfenwa (Northampton Town) 105 Kilo

Kristof Van Hout (Standard Liege) 104 Kilo

Scott Bevan (Turquay) 102 Kilo

>En Uzun-En Kısa-En Şişman

Ağustos 18, 2009, 6:03 pm | Futbol, ilginç, ozhano kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>

Kristof Van Hout (Standard Liege) 2.10
Yang Chanpeng (Wuhan Guanggu) 2.05

Vanja Ivesa (Eskişehirspor) 2.05

Tor Hogne Aaroy (Aalesund) 2.04

Jan Koller (Krylya Sovetov Samara) 2.02

Diego Buonanotte (River Plate) 1.57

Bakary Kone (Olimpik Marsilya) 1.63

Alanzinho (Trabzonspor) 1.64

Saheed Adebayo Akinfenwa (Northampton Town) 105 Kilo

Kristof Van Hout (Standard Liege) 104 Kilo

Scott Bevan (Turquay) 102 Kilo

>Aragones Gitti Daum Anca Geldi

Ağustos 11, 2009, 11:21 pm | Fenerbahçe, Futbol, ilginç, ozhano, TSL kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>Üç gün önce şurada ligtv’nin web sitesinde halen daha t.d. bölümünde Luis Aragones olduğunu belirtmiştik. Değiştirmişler, anca akıllarına geldi sanırım ama yine de yapanın ellerine sağlık.

Buradan bakabilirsiniz.

>Sergen mi Ben mi?

Ağustos 9, 2009, 5:21 pm | Futbol, ilginç, ozhano, Trabzonspor, TSL, tv kategorisinde yayınlandı | 2 Yorum

> Az önce NTV’de “Futbol Aktüel” programını izlerken Sergen Yalçın, Sivasspor-Trabzonspor maçındaki oyuncuların analizini yaparken Engin Baytar için “Çok iyi bir oyun çıkardı, Alanzinho ile sahanın en iyisiydi.” dedi. Şaştım kaldım bu yorumuna Sergen’in. Ben yanlış maç mı seyrettim? İkinci yarıya Broos, Baytar ile nasıl başladı, anlamadık arkadaşlarla beraber. İkinci yarıda ne pas atabildi ne de isabetli bir şutu vardı kısacası olumlu tek bir hareketi yoktu maçta. Vasat bile değildi. Hatta bana göre Sylva ile birlikte Trabzon’un en kötüsüydü. Ama Sergen böyle deyince kendimden şüphe ettim bir anda. Acaba Engin Baytar iyi mi oynadı? Ya bende sorun var ya da Sergen dün akşam maçtan önce kafayı iyice bulmuş.

>Sabri’nin Giydiği Şort Kimindi?

Temmuz 31, 2009, 1:56 pm | Futbol, Galatasaray, ilginç, ozhano kategorisinde yayınlandı | 4 Yorum

>Dün akşam maç başladı, ilk gözüme çarpan Sabri ve şortu oldu. İlk 15 dakika boyunca rakip, ataklarını daima bizim sağ taraftan yapınca görmemek de imkansızdı zaten. Fakat Sabri’nin oyunu veya maç bir yana, benim kafama takılan Sabri’nin şortunun büyüklüğü, genişliği, bolluğu oldu. Şortunun kenarında 55 yazmasa ciddi ciddi Servet’in şortunu giydiğinden şüphe edecektim. Bildiğiniz hiphop tarzı kıyafetlere daha doğrusu şortlara benziyordu. Ne dersiniz Sabri’den yeni bir hiphop yıldızı çıkar mı?

>Aman Dikkat Babacığım!

Temmuz 28, 2009, 3:46 pm | Fenerbahçe, Futbol, ilginç, komik, ozhano kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

> Baba Daum, Köln ile sözleşme yenilemeyince babası ile birlikte Köln’de çalışan oğul Daum’un işine son verilmişti. Gerçi ayda 400 Euro maaş alıyormuş ama bu maaşa göre yaptığı iş çok önemli sayılır bana göre. Sonuçta görevi Avrupa’daki genç yetenekleri izlemek ve bu oyuncularla ilgili rapor vermek. Diğer yandan kovulma gerekçesi ise babasına takımla ilgili özel bilgileri aktaracağı ihtimali gösterilmişti.

Yeni işi Fenerbahçe’nin Avrupa’daki rakiplerini izlemek olacak ki babası tarafından Honved’i izleme ve ayrıntılı bir rapor tutma görevi verilmiş. Honved’i izleyen oğul Daum babasına Honved’in sakat bir takım olduğunu özellikle rakibin forveti olan Dieng Cheikh Abass’in çok tehlikeli olduğunu söylemiş.

Daum bu yüzden çok başarılı işte. Adam sülale boyu çalışıyor. Oğul Macaristan’a, kardeş Yugoslavya’ya, enişte Papua Yeni Gine’ye. Demekki en çok kendi kanından olanlara güveniyor. Yoksa 23 yaşındaki birine kim güvenebilir ki?

Bir de işin şeytana uyma tarafı var ya aman aman. Şimdi almışsın babadan harçlığını. Gitmişsin Macaristan’a. Yaş 23. Akıl bir karış havada zaten. Astırı fıstırı iki takımın maçını kim izler yaw? Rapor zaten hep aynı. Ben daha “Rakip kolay sallayın gitsin rakip topçuların hiçbiri bir işe yaramaz.” yazan bir rapora ya da habere rastlamadım. Acaba gerçekten izlemiş midir ki bu genç kardeşimiz Honved’in maçını 😀

Bu arada Marcel’i Macaristan’a gönderen baba Daum öbür oğlu olan Jean Paul’e söz vermiş. Bundan sonraki rakibi izlemeye abisi ile birlikte o da gidecekmiş. Söz almış babasından. Gerçi 9-10 yaşında ama olsun. Ağaç yaşken eğilir 😀

>Konsolos Alex

Temmuz 26, 2009, 12:30 am | Futbol, haber, ilginç, ozhano kategorisinde yayınlandı | 10 Yorum

> Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Üyesi Senih Gölpınar: ” Brezilya Hükümeti’nin yerinde olsam Alex’i Türkiye’ye büyükelçi olarak atardım.”

Sayın Gölpınar’ın bu sözlerinden hareketle ben de birkaç tane büyükelçi temennilerimi sunayım:

Gheorge Hagi: Romanya Büyükelçisi
Pascal Nouma: Fransa Büyükelçisi
Dean Saunders: Galler Büyükelçisi
Pierre Van Hooijdonk: Hollanda Büyükelçisi
Tony Schumacher: Almanya Büyükelçisi
Jean Marie Pfaff: Belçika Büyükelçisi
Daniel Amokachi/Jay Jay Okocha: Nijerya Büyükelçisi
Şota Arveladze: Gürcistan Büyükelçisi
Elvir Balic/Elvir Bolic: Bosna-Hersek Büyükelçisi
Pini Balili: İsrail Büyükelçisi
Ali Faryd Mondragon: Kolombiya Büyükelçisi
Jes Hogh/Brian Nielsen: Danimarka Büyükelçisi (Teşekkürler Massimo)
John Leshiba Mosheu/Fani Madida: G. Afrika Büyükelçisi (Teşekkürler Kerem)
Zoran Simovic: Karadağ Büyükelçisi
Rigobert Song: Kamerun Büyükelçisi
Stjepan Tomas/Davor Vugrinec/Milan Rapaic: Hırvatistan Büyükelçisi (Teşekkürler Yücel)
Gintaras Stauce: Litvanya Büyükelçisi
Fernando Coulibaly: Mali Büyükelçisi
Samuel Johnson: Gana Büyükelçisi
Roman Dobrowski (Kaan Dobra): Polonya Büyükelçisi
Roman Kratochvil: Slovakya Büyükelçisi
Majid Mususi: Uganda Büyükelçisi
Cevad Prekazi: Yugoslavya Büyükelçisi
Norman Mapeza: Zimbabwe Büyükelçisi

Türkiye’de hem uzun süre futbol oynayan hem de kendi taraftarınca çok sevilen yukarıda sayılan ülkelerin dışında bir ülkeye mensup olan başka hangi futbolcular vardı?

Topuklu Ayakkabı İle Depara Kalkmak

Temmuz 17, 2009, 5:08 pm | ilginç, ozhano, yarışma kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

Birçok kadın için topuklu ayakkabılarla yürümek bile işkenceyken İsrail’de düzenlenen bir yarışmada onlarca kadın topuklu ayakkabılarıyla depar atarak bin dolar kazanmak için yarıştı. Tabi ortaya komik görüntüler çıkmış. Öyle tasarım harikası, her bakımdan daha hızlı koşmak için imal edilmiş, rahatlığı ve ergonomisi en iyi şekilde yapılmış koşu ayakkabılarıyla sprinte kalkmak kolay. Usain Bolt cesareti varsa bir de bu şekilde koşsun da görelim.

http://www.youtube.com/get_player

>Topuklu Ayakkabı İle Depara Kalkmak

Temmuz 17, 2009, 5:08 pm | ilginç, ozhano, yarışma kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>

Birçok kadın için topuklu ayakkabılarla yürümek bile işkenceyken İsrail’de düzenlenen bir yarışmada onlarca kadın topuklu ayakkabılarıyla depar atarak bin dolar kazanmak için yarıştı. Tabi ortaya komik görüntüler çıkmış. Öyle tasarım harikası, her bakımdan daha hızlı koşmak için imal edilmiş, rahatlığı ve ergonomisi en iyi şekilde yapılmış koşu ayakkabılarıyla sprinte kalkmak kolay. Usain Bolt cesareti varsa bir de bu şekilde koşsun da görelim.

http://www.youtube.com/get_player

WordPress.com'da Blog Oluşturun.
Entries ve yorumlar feeds.