Sırtımdan Bıçaklandım! O Artık GSTV’de

Eylül 17, 2010, 6:20 pm | Blog, haber, Hayat, ozhano kategorisinde yayınlandı | 2 Yorum

Yalan yok Murat Türker’i nam-ı diğer desportivo’dan M.T.’yi blog dünyasında tanıdım. Televizyonlardan falan herhangi bir tanımışlığım yoktu diğer bir deyişle. Çok iyi arkadaş olduk, bu aralar kendini yeniliyor, daha da gümbür gümbür geliyor inşallah. Ama Ceren Aytemiz’i Lig Tv’den, daha öncelerden beri tanıyordum. Daha sonra M.T.’nin blogu sayesinde tanışıklığımız oldu ve aynı Murat ile olan arkadaşlık zincirimize O da katıldı. Özellikle dünya kupası süresince 6News’teki Kupa programına ikisini beraber izlerken sanki ben de oradaymışım gibi hissediyor, muhabbetlerine ben de katılıyordum evden doğru. Ne delilik ama! Dünya Kupası sonrasında Ceren Aytemiz’in 6 News ile yolları ayrıldığı haberi sevgili M.T. tarafından bana iletildi ve vakit bu vakit diyip sağlam bir bonservis ile kendisini salata ailesine şef olarak görmek istediğimi söylemiştim. Ama ne var ki araya GSTV girince esamemin okunması mümkün olmadı. Sonuçta ben Zonguldakspor GSTV ise Galatasaray. Öğrendiğim kadarıyla anlaşmalar yapılmış, kendisini artık GSTV ekranlarında izleyeceğiz. Bir de M.T. oraya giderse biraraya gelirlerse tadından yenmez. Velhasıl-ı kelam Çobansalata ailesi olarak Sevgili Ceren Aytemiz’e yeni kanalında başarılar diliyor, en kısa zamanda salataya şef olarak da beklediğimizi yineliyoruz :D. (M.T. biraz yardım et sen de artık.)

Yeeterr Necati Abi Yeterrrr!

Ağustos 5, 2010, 8:41 am | Futbol, haber, ozhano kategorisinde yayınlandı | 2 Yorum

Necati Bilgiç yine boş geçmemiş Young Boys maçını, oyunculara, Aziz Yıldırım’a laf çakarken diğer yandan maçın hakemini yine boş geçmemiş.

Bravo (!) Aziz bey

Fenerbahçe deplasmanda Young Boys karşısında kazandığı avantajı kendi sahasında kullanamayarak, daha katıldığı ilk turda Şampiyonlar Ligi’ne veda etti. Bunun suçlularını şöyle sıralamak lazım: Önce başkan Aziz Yıldırım geliyor. Geçen sene devre arasından bu yana vaaddetiği yırtıcı bir santraforu hala takıma alamayan Aziz Yıldırım, dünkü maçta da Fenerbahçe’nin zayıf rakibi karşısında etkisiz kalmasına ve elenmesine birinci derecede rol oynadı. Nitekim Young Boys’ın yırtıcı santraforu attığı tek golle sonucu ve turu getirmeye yetti.
İkinci sorumlu Aykut Kocaman’dı. Atalarımız “bugünkü tavuk, yarınki kazdan iyidir” der.

Kocaman ilk maçın verdiği rehavetle ve o sonuca güvenerek, dün gece oynayabilecek durumda olan Gökhan Gönül’ü diğer maçlara saklayarak, ilk 11’e almadı. Çünkü ikinci yarıda yapılan değişiklikler 10 kişi kalmasına rağmen Fenerbahçe’nin daha baskılı oynamasına ve pozisyonlar bulmasına imkan verdi.

BU YENİLGİ DERS OLSUN
Hatta Semih iki pozisyonda biraz şanslı ve becerikli olsa maç berabere bitecekti. Herhalde kaseti tersine alsa takımı bu şekilde sahaya sürerdi. 3. ve önemli hata maçın Rus hakeminden geldi. Kendini yere atan İsviçreli futbolculara kart göstermeyen Rus hakem, Fenerbahçe’nin en etkili futbolcusu Stoch’a çok kolay şekilde 2. sarı kartını göstererek takımı 10 kişi bıraktı.

Bununla da kalmadı 88. dakikada Young Boys kalecisinin Gökhan Ünal’ı indirmesine penaltı düdüğü çalmadı. Zira ilk maçta aynı dakikalarda Selçuk’un daha hafif hareketine Norveçli hakem penaltı vererek, Fenerbahçe’nin galibiyeti kaçırmasına neden olmuştu.
İnşallah bu başkana ve Kocaman’a ders olur.

Hem kadro tamamlanır hem de daha iyi futbol sergilenir. Bu süretle Avrupa Ligi de tehlikeye girmekten kurtulur. Ben fazla üzülmüyorum çünkü sahada kaybeden takım mavi-beyazlıydı ve Fenerbahçe ile alakası yoktu.

Fenerbahç’nin yenildiği ya da berabere kaldığı bir maçta da hakem kelimesi geçmesin yazdığın yazı da helal olsun diye yazı yazacağım söz veriyorum Necati Abi…

Blick’e Kim Ne Yaptıysa Söylesin!

Temmuz 27, 2010, 4:33 pm | Futbol, haber, ozhano, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

Ne zamanki İsviçre ile kulüpler ya da milli takım bazında karşılaşsak Blick ortaya çıkıp maçtan önce şöyle ortamı bir geriyor. Tabi maç sonrasında genelde gazları Türkler tarafından alındığı için de rahatlıyorlar. Her zaman bu böyle oldu. Tarihten bir kaç manşet;

Meşhur Türkiye-İsviçre maçıyla ilgili soruşturmayla ilgili “Kavgacı Türkler ve FIFA soruşturmasında pis taktikleri“ başlığı

Avrupa Şampiyonasındaki İsviçre-Türkiye maçı öncesi “Bugün öyle ya da böyle menüde kebap var” manşeti

2006 Dünya Kupası elemelerinde oynanacak İsviçre-Türkiye maçı öncesi kaleci Volkan’ı hedef alarak “Palyaço Kaleci” manşetinin atılması

Fenerbahçe-Galatasaray arasındaki futbol maçında Lincoln ile Volkan Demirel arasındaki olaya istinaden “”Türkler Euro 2008 provası yapıyor” yazılması
Fenerbahçe’de bazı oyuncuların adının karıştığı alem iddiasıyla ilgili olarak Daum’un resminin altına “Seks Detektifi” başlığının konması
Young Boys-Fenerbahçe eşleşmesi sonrası son lig maçındaki olaylara gönderme yapılarak “Koltuklar yine havada mı uçuşacak?” manşetinin atılması
Sanırım Blick’in Türklere karşı olan bu buhranlı hali İsviçre ile Türkiye hangi alanda karşı karşıya gelse devam edecek. İşin komiği körün taşı gibi her yıl garanti İsviçre tarafıyla karşılaşıyor olmamız. Galiba biz onları yenmekten bıkacağız ama bu Blick yenilen pehlivan güreşe doymazmışcasına Türkiye’ye ve Türklere karşı çirkin ve tahrik edici başlıklarından geri kalmayacak. Ama bu art niyetin muhakkak ki bir sebebi olmalı. Şimdi söyleyin bakalım, kim ne yaptı bu Blick’e de bu hale geldi bunlar? Kesin sahibinin bir kuyruk acısı var Türklerden.
Sanırım sebebi belli, bu gazete Türkiye’de Meriç Tunca benzerlerini biraraya getirmiş bir gazete ve doğal olarak kavgayla, tahrikle, sataşmayla, çirkeflik yaparak besleniyor. Keşke Sayın Tunca da oraya gitse. Bu arada Meriç Tunca’ya Galatasaraylılar ne yaptı ki bu kadar saldırgan oluyor ya da onu bu şekilde yazması için destekleyenler mi var? Neyse, muhatabım değil kendisi.

Kazım’dan Pitbull Açıklaması

Temmuz 21, 2010, 9:46 am | Fenerbahçe, haber, ilginç, komik, ozhano kategorisinde yayınlandı | 3 Yorum

“Bende üç değil sadece bir pitbull var, o da 6 aylık. Önüne bir kuzu koysam bile bunu istemez, hatta gidip öper.”

Bana çekecek değil ya, tabiki sahibine çekecek. Evde sahibinden öğrenmiştir öpmeyi ne olacak.

Necati Bilgiç’i Okumadan Edemiyorum Doktor Bey!

Mayıs 22, 2010, 10:29 pm | Futbol, haber, ilginç, necati bilgiç, ozhano kategorisinde yayınlandı | 2 Yorum


Daha önceleri Gürcan Bilgiç’in sevgili babası Necati Bilgiç’in yazdığı yazılardan kupleler sunmuştum. Fenerbahçesini ve Fenerbahçeliliğini herşeyin üzerinde tutan bir spor yazarı çoğunuzun bildiği gibi. Hatta o kadar ki Fenerbahçe’den kaynaklanan sorunlarda bile sorumlu bulacak bir kişi muhakkak bulabilme yeteneğine sahiptir.

Kaçan son şampiyonluktan ve veilen cezadan sonra merak ediyordum ne yazacağını. Açıkçası belki birşeyler değişmiştir diye düşünmedim değil ama yine umudum dağların ardına kaldı. Yazısı şöyle:

” Bu Ceza Niçin?

Eğer direkler geri çevirmese, eğer forvetleri bu kadar beceriksiz olmasa, eğer Onur hayatının kurtarışlarını yapmasa, eğer kaleye giden şutları Selçuk ile Giray çelmese ve sadece bunlardan bir tanesi Trabzonspor ağlarını bulsa, Süper Lig’in bu seneki şampiyonu Fenerbahçe olacaktı.

Dahası var. Beşiktaş, milli oyuncularının adeta kendi kalelerine attığı iki golden birini yemese, Bursa şampiyonluğu rüyasında görecekti.

Tek golün yarattığı bu acı drama bir de yanlış anons eklendi. Sevinç içinde sahanın içine giren taraftarlar gerçeği öğrendikten sonra büsbütün yıkılınca üzüntüden delirdiler ve istenmeyen olayları çıkarıp güzelim stadı tahrip ettiler.

Bu olaylar nedeniyle F.Bahçe’ye, PFDK’dan 2 maç seyircisiz oynama cezası geldi. Ne rakibe saldırı yapılmış ne hakem tartaklanmış ne ölen ne yaralanan var. Zarar eden kulüp onbinlerce liralık hasarı cebinden ödeyecek. Durumu, taraftarların hatalara isyan ettiği ve hakemlerin yanlış kararları sonucu meydana gelenlerle aynı tutulması, adaletsizliğin en büyüğüdür.”

Noktasına virgülüne dokunmadan maç sonrası görüşleri bu. Bir de aynı yazarın 2007 de Galatasaray’a verilen 5 maçlık ceza sonrası yazısını okuyalım:

“Dağ fare doğurdu

G.Saray-F.Bahçe maçındaki olaylar dolayısı ile nihayet karar verildi ve ceza çıktı. Hatırlarsanız Kadıköy’deki maçta sadece devre arasında bir provokatörün attığı para ile ses bombası için F.Bahçe’ye 3 maç saha kapama cezası verilmişken, neredeyse iki saat süreyle sahaya yağan sular, meşaleler, ses bombaları, koltuk parçaları ve yapılan çirkin tezahüratlarla için G.Saray sadece 5 maçla cezalandırıldı. O da tahkim kurulunca indirilmezse…”

Bir tarafta bir takım maçın oynanmasını engeller hale geliyor yenilgi ve sinirden dolayı, 5 maç ceza alıyor ve tabiki hakediyor. Hatta o zaman deniliyor ki, bundan sonra bu şekilde olan olaylarda emsal teşkil edilir deniyor. Galatasaray karara itiraz bile etmiyor hatırkarsam Özhan Canaydın’ın kararıyla. Diğer yandan başka bir takımın sahasında tribünler yakılıyor, koltuk ve mavi iskemle parçaları sahaya atılıyor, çirkin tezahüratlar yapılıyor. Tabi olanlar da bir kendini bilmezin maç sonunda yaptığı anonsun yanlış olmasından kaynaklanan hayal kırıklığına bağlanıyor.

Fark ne? Biri maç içinde, biri maç sonunda yaşanıyor, o yüzden Fenerbahçe’ye ceza verilemez deniyor. Eğer olay taraftarın kendi takımına verdiği maddi zarara bağlanıp kulübe ikinci bir ceza verilemezse aynısını Galatasaray da yaşadı o zaman. Aslında Necati Bilgiç, futbol takımlarının ve tüm izleyicilerin stada girişinden çıkışına kadar olan olayların sorumluluğunun kulüplerde olduğunu bilmiyor diyeceğim ama bu zamana kadar Federasyon kimbir kaç takıma maç sonrası yaşanılan olaylardan sonra cezalar yağdırmıştır ki Necati Bilgiç’in yazılarının bazılarında da maç sonrası yaşanılan olaylardan dolayı Fenerle oynayan takımın sahasının kapatılması gerekeceğine dair saptamalar var. Ama tabi keserin sapı Fenerbahçe’ye dönünce tüm o yazılarını ve verilen cezaları inkar edercesine 180 derecelik dönüş yapıyor. Ama yazar Necati Bilgiç olunca, konu da Fenerbahçe’ye verilen ceza olunca herşey bir anda değişebiliyor.

Diğer yanda son yazısının ilk satırlarında halamın sakalları olsa amcam olurduvari cümleleri de çok hoş olmuş. Gerçekten nasıl düz bir spor yazarı ve hürmeten orada olduğunu kanıtlarcasına basitliğini ortaya sermiş sağolsun.

Son olaraksa, SENİ ÇOK SEVİYORUM NECATİ BİLGİÇ demek istiyorum. (Gerçekten mazoşist miyim neyim niye okuyorsam anlamadım gitti…)

Evlilik Zor Bir Zanaat mi?

Mayıs 21, 2010, 7:54 pm | haber, Hayat, ilginç, ozhano kategorisinde yayınlandı | 4 Yorum

Ne alaka demiş olabilirsiniz. Doğru ama aşağıdaki haberi okuyunca aklıma geldi birden

“İran’da bir kadın eşinin kendisine iyi davrandığını ve kendisine şiddet uygulamadığı gerekçesi ile mahkemeye giderek şikayetçi oldu. Mahkemede, kadına kocası tarafından şiddet uygulanmasına karar verildi.

Fars haber ajansının verdiği haber göre, Tahran’da aile mahkemesine başvuran 24 yaşındaki kadın dilekçesinde, “Eşim çok iyi huyludur halbuki ben şiddet uygulamasını istiyorum, eğer bunu yapmazsa kendisinden ayrılmak istiyorum” diyerek şikayetçi oldu.

28 yaşındaki eş ise mahkemeye gelerek , “Ben karımı çok seviyorum o yüzden kendisine şiddet uygulamıyorum. Onunla nazik davranıyorum ve şiddet uygulamak için bir neden yoktur” diyerek savunma yaptı.

Kocasının bu tavrından dolayı ayrılmakta ısrar eden kadın, eşini ikna etmeyi başardı. Koca, mahkemeye verdiği taahhütte eşine şiddet uygulayacağını kabul etti.”

Her ne kadar olayın geçtiği yer İran da olsa bu kadarı pes denebilecek bir haber. Kadın mazoşist, canı dayak istiyor; adam anlayışlı, romantik ve hisli eşini düşünen bir tip, adam kadınını düşünüyor, seviyor, dayak atmıyor, kadın da ” o kadar hareket yaptım sövdüm dövdüm, olmadı” diyerek boşanmak için mahkemeye gidiyor. Mahkeme de karar olarak adamın kadını üç öğün yemeklerden sonra dövmesine karar veriyor. Hayır şimdi mahkeme kimin lehine sonuçlanmış oluyor? Kadının mı adamın mı? Allahım aklıma mukayyet ol…

Hayır bu olay benim tezimi de güçlendiriyor gibi. Kadın yanında sapasağlam adam ister. Öyle boyna çiçek almak, evde yemekleri yapmak, bulaşıkları falan yıkamak, etrafı silip süpürmek gibi olaylara hiç girmeyecek adam. Ama yaptırmasını da bilecek. Adam yukarıdakileri yaparsa belli bir zamandan sonra doğal işiymiş gibi olmaya başlıyor. Kadın da nasıl olsa yapıyor diye iyice tepesine binmeye başlıyor. Adam adamlıktan kadın da kadınlıktan çıkıyor. İşler tersine dönüyor. Büyük ihtimalle yukarıdaki nazik bay da kadınını mutlu etmek için dövmüyordur. Kadın da bulmuş bunuyor doğal olarak belli bir süre sonra kafayı çatlatıyor. En güzeli de adamın kadını döveceğine dair teminat vermesi.

Sonuç: Evde adam kendi işini, kadın da kendi işini yapacak. Her iki taraf da birbirinin kıtasahanlığına girmeyecek. Girerse işler karmakarışık oluyor. Aslında uzun süreli evliliklerin sırrı falan fasa fiso anlayacağınız. İşi bilene bu olay çocuk oyuncağı…

Yapmaa Ziyaaaa!!!

Mayıs 17, 2010, 2:54 pm | Acayip İşler, Futbol, haber, ozhano, TSL, Ziya Şengül kategorisinde yayınlandı | 2 Yorum

32. hafta
Fenerbahçe 2-0 Eskişehirspor

Maçın ikinci golü. Özer tarafından atıldı. Ceza sahasının sol iç kısmında topla buluşan Özer zor pozisyonda şut çeker top Eskişehirli defans oyuncusunun ayağına çarpar bombeli olarak 2.06lık Ivesa’nın üzerinden geçer ve gol olur.

O zamanki Ziya Şengül yorumu: Efendim, yapmayın Allah aşkına, Özer’in vuruş açısı, tekniği, topu gidişatını görmüyor musunuz, Ivesa zaten son bir hamleyle çıkarmaya çalışıyor ama gücü yetmiyor; burada Ivesa suçlanacak son futbolcu Eskişehirspor’da. Lütfen hatalı gol yedi diyip olayları başka taraflara çekmenin alemi yok.

34. hafta
Fenerbahçe 1-1 Trabzonspor

Trabzonsporlu Burak tarafından kaydedilen gol. Aynı Özer’de olduğu gibi ama tek fark kaleye doğrudan şut amacı gütmeyen bir top yani kaleci beklemiyor artı Özer’inkine göre daha hızlı bir vuruş. Sonuçta gol oluyor. Yani üstüste koyunca arada fazla fark yok hatta Volkan’ın yediği gol daha normal karşılanabilir.

Bu gol üzerine Ziya Şengül’ün yorumu: Bir paragraf açıyorum kaleci Volkan’a.. Böylesine kaleciliği inkar edercesine o topu kalende görmek zorunda mısın kardeşim.. Burak’ın golündeki hamlen, zamanlaman, gole davetiye çıkarmak değildi de neydi?

Eee. Ne oldu iki hafta önceki Ivesa yorumuna. Hani bu tip toplar çok tersti kaleciler için. Hani kaleci hatası olarak görülemez diyordun bu tip gollerde daha iki hafta önce. Tamam Volkan’ı hiç sevmem ama bugün bir o, bir Alex sayesinde buralara kadar geldi bu takım. Hem dün akşam tv de hem de bugün yazısında Ziya’nın bu kadar Volkan’ın üzerine gitmesinin sebebi ne olabilir acaba?

Hayır bu adamın airbag’ini kaldıran bir numaralı adam da kendisi. Airbag ile topu yoketmeye çalışırken “yaw bunlar futbolun eğlenceli yanları, üzerinde durmamak gerek” diyip adamın airbagi kaldırırsan aerodinamiği bozarsın, böyle olur işte…

Keşke 11 tane M. Topal’ımız Olsa

Şubat 17, 2010, 3:34 pm | Futbol, Galatasaray, haber, komik, ozhano kategorisinde yayınlandı | 2 Yorum

Zaman gazetesinin haberine göre, Atletico Madrid maçında Rijkaard defansın göbeğinde Mehmet Topal, ön liberoda 2 tane Mehmet Topal oynatacakmış. Keşke kadroda 2-3 tane daha olsa da kanada ve forvete de serpiştirseydik. Haberi hiç okumadan, kontrol etmeden sitesine koyan webaslan’a da selam olsun buralardan…

Meriç’in de Kendini Bileni Makbul!

Ocak 9, 2010, 1:43 am | Futbol, haber, komik, ozhano, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | 2 Yorum

Önce kendisi ile yapılan röportaj:

İstanbul Basketbol Hakemleri Derneği – 20.02.2008

Meriç Tunca kimdir? Kendinizden bahseder misiniz?
1974 Yılında ve oldukça genç bir yaşta Sarı Kanaryalar gazetesinde mesleğe başladım. Bir yandan okuyor bir yandan çalışıyordum. İçimde müthiş bir futbol hastalığı vardı. Halen Hürriyet İnternet’in spor sorumlusuyum. Sadece futbol değil, sporun her dalını çok iyi bilirim. İsteyenle her konuda tartışabilir, hatta yarışabilirim..

Yazılarınızda çok açık bir dille düşündüklerinizi ifade ediyorsunuz. Yazınızı tekrar geriye dönüp okuduğunuzda “Burada çok sert olmuş vs.” gibi düşünüyor musunuz?
Yazdığım yazıların sert olduğunu hiç düşünmedim. Çünkü ben taraftarın, daha doğrusu halkın düşündüğü şeyleri yazıyorum. Belki buna kahvehane ağzı yaklaşımı diyebilirsiniz ama benim de stilim bu. Yazılarım onun için taraftar sitelerinde en çok okunanlar arasında yer alıyor.

Sizin de söylediğiniz gibi bir çok taraftar sitesini ve okur kitlesini karşınıza almış durumdasınız…
Her taraftar grubu olaya kendi açısından bakıyor. Benim Fenerbahçeli olmamın da bunda etkisi büyük. Bir de ben başkaları gibi lafı dolandırmam. Direkt olarak yazarım. Bu yüzden karşı taraftar grupları tarafından sevilmemem çok normal. Onlar lafı dolandıran ve “Ben tarafsızım abi” diyenlerden daha çok hoşlanırlar. Ben tarafsız değilim, bu yaştan sonra olamam da..
Çıkardığım sonuçlar:
1. “…Belki buna kahvehane ağzı yaklaşımı diyebilirsiniz ama benim de stilim bu.”
Kahvehanedeki adam da benim kadar futbol izlediyse koy benim yerime, benim gibi yazar.

2. “…Yazılarım onun için taraftar sitelerinde en çok okunanlar arasında yer alıyor.”
Sonuç1. Yazdığım yazıların içeriğinden çok yapılan yorumların sayısı benim için önemli. Eğer saldırgan olmayan, sadece! haber yapsam beni kimse takmaz, o yüzden böyle saldırıyorum ki reytingim artıyor. Ben küfür yesem de konuşuldukça böyle etrafa saldırmaya aslı astarı olmayan masa başında rakip taraftarlarda gerginlik yaratan yazılar yazmaya devam edeceğim. Gerginlik yarattıkça sanal ortamlarda ismim geçiyor, adım daha çok anılıyor.
Sonuç2. Ne yapayım küfür yemeyi seviyorum. Küfürle birlikte geçse de kendimden bahsettiriyorum. Önemli olan bu…

3. “…Ben tarafsız değilim, bu yaştan sonra olamam da”
Ben tarafsız değilim, dolayısıyla benim müdürlüğünü yaptığım kurumun da tarafsız olmasını beklemeyin. Bu zamana kadar nasıl rakip takımlara sallıyorsam aynen devam edeceğim.
4. “…Bu yüzden karşı taraftar grupları tarafından sevilmemem çok normal.”
Rakip takımlar başarılı olsa da onların başarılarını kabullenmek ve tebrik etmek gibi bir olay benim literatürümde yok. Soda falan kar etmiyor benim bünyeme.

Röportajın “Yapma Meriç Din Kardeşiyiz” Dediğim Kısımları:
1. “Sadece futbol değil, sporun her dalını çok iyi bilirim.”
2. “Yazdığım yazıların sert olduğunu hiç düşünmedim. Çünkü ben taraftarın, daha doğrusu halkın düşündüğü şeyleri yazıyorum.”
3. “Yazılarım onun için taraftar sitelerinde en çok okunanlar arasında yer alıyor.”
4. “Onlar lafı dolandıran ve “Ben tarafsızım abi” diyenlerden daha çok hoşlanırlar.”

>Meriç’in de Kendini Bileni Makbul!

Ocak 9, 2010, 1:43 am | Futbol, haber, komik, ozhano, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>Önce kendisi ile yapılan röportaj:

İstanbul Basketbol Hakemleri Derneği – 20.02.2008

Meriç Tunca kimdir? Kendinizden bahseder misiniz?
1974 Yılında ve oldukça genç bir yaşta Sarı Kanaryalar gazetesinde mesleğe başladım. Bir yandan okuyor bir yandan çalışıyordum. İçimde müthiş bir futbol hastalığı vardı. Halen Hürriyet İnternet’in spor sorumlusuyum. Sadece futbol değil, sporun her dalını çok iyi bilirim. İsteyenle her konuda tartışabilir, hatta yarışabilirim..

Yazılarınızda çok açık bir dille düşündüklerinizi ifade ediyorsunuz. Yazınızı tekrar geriye dönüp okuduğunuzda “Burada çok sert olmuş vs.” gibi düşünüyor musunuz?
Yazdığım yazıların sert olduğunu hiç düşünmedim. Çünkü ben taraftarın, daha doğrusu halkın düşündüğü şeyleri yazıyorum. Belki buna kahvehane ağzı yaklaşımı diyebilirsiniz ama benim de stilim bu. Yazılarım onun için taraftar sitelerinde en çok okunanlar arasında yer alıyor.

Sizin de söylediğiniz gibi bir çok taraftar sitesini ve okur kitlesini karşınıza almış durumdasınız…
Her taraftar grubu olaya kendi açısından bakıyor. Benim Fenerbahçeli olmamın da bunda etkisi büyük. Bir de ben başkaları gibi lafı dolandırmam. Direkt olarak yazarım. Bu yüzden karşı taraftar grupları tarafından sevilmemem çok normal. Onlar lafı dolandıran ve “Ben tarafsızım abi” diyenlerden daha çok hoşlanırlar. Ben tarafsız değilim, bu yaştan sonra olamam da..
Çıkardığım sonuçlar:
1. “…Belki buna kahvehane ağzı yaklaşımı diyebilirsiniz ama benim de stilim bu.”
Kahvehanedeki adam da benim kadar futbol izlediyse koy benim yerime, benim gibi yazar.

2. “…Yazılarım onun için taraftar sitelerinde en çok okunanlar arasında yer alıyor.”
Sonuç1. Yazdığım yazıların içeriğinden çok yapılan yorumların sayısı benim için önemli. Eğer saldırgan olmayan, sadece! haber yapsam beni kimse takmaz, o yüzden böyle saldırıyorum ki reytingim artıyor. Ben küfür yesem de konuşuldukça böyle etrafa saldırmaya aslı astarı olmayan masa başında rakip taraftarlarda gerginlik yaratan yazılar yazmaya devam edeceğim. Gerginlik yarattıkça sanal ortamlarda ismim geçiyor, adım daha çok anılıyor.
Sonuç2. Ne yapayım küfür yemeyi seviyorum. Küfürle birlikte geçse de kendimden bahsettiriyorum. Önemli olan bu…

3. “…Ben tarafsız değilim, bu yaştan sonra olamam da”
Ben tarafsız değilim, dolayısıyla benim müdürlüğünü yaptığım kurumun da tarafsız olmasını beklemeyin. Bu zamana kadar nasıl rakip takımlara sallıyorsam aynen devam edeceğim.
4. “…Bu yüzden karşı taraftar grupları tarafından sevilmemem çok normal.”
Rakip takımlar başarılı olsa da onların başarılarını kabullenmek ve tebrik etmek gibi bir olay benim literatürümde yok. Soda falan kar etmiyor benim bünyeme.

Röportajın “Yapma Meriç Din Kardeşiyiz” Dediğim Kısımları:
1. “Sadece futbol değil, sporun her dalını çok iyi bilirim.”
2. “Yazdığım yazıların sert olduğunu hiç düşünmedim. Çünkü ben taraftarın, daha doğrusu halkın düşündüğü şeyleri yazıyorum.”
3. “Yazılarım onun için taraftar sitelerinde en çok okunanlar arasında yer alıyor.”
4. “Onlar lafı dolandıran ve “Ben tarafsızım abi” diyenlerden daha çok hoşlanırlar.”

Fatih Terim Yüzünden Bosna’yı Tuttum!

Eylül 11, 2009, 11:16 am | Acayip İşler, Futbol, haber, Milli Takım, ozhano, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | 6 Yorum
Mehmet Tezkan
Vatan Gazetesi’nin siyaset ile ilgili karalamalar yapan elemanı Mehmet Tezkan bakmış ki politikada yazılan yazılarda ekmek yok, ülkenin en popüler aktivitesi olan futbol ve onun en öndeki isimlerinden birine çamur atmak ile futbol sektörüne geçiş yapmış. Daha okumayanlar için yazısı burada.

Şimdi Sevgili Mehmet Tezkan. Bende sana sallayayım biraz bakalım nasıl olacak?

1. Siyasetle ilgili yazdığın yazıları kimse okumadığı için görülüyor ki futbola geçiş yapmışsın. Ama ilk önce şunu bil, senin gibi çamur at izi kalsın tipindeki insanlar ancak televizyonlarda kendine yer edinebilirler. Köşe yazarlığıyla reytingini atttıramazsın. Sen de çık ki yüzü teneke kaplı, utanmaz bu insanın kim olduğunu iyice bilelim.

2. Fatih Terim üç günlük adam değil. Senin gibi oynak da değil. 10 sene önce nasılsa şimdi de aynı. Yürüyüşünü, duruşunu vs. senin işinde yaptığın gibi hiç kıvırtmadı. Neyse o oldu. Hatta İtalya’dan dönünceki o İtalyanvari hali hiçbirimizin hoşuna gitmemişti ki tekrar özüne döndü daha sonra. Peki sen neredeydin 10 sene boyunca. Nasıl da büyütmüşsün içindeki kini Fatih Terim’e olan. Tabi Terim o kadar başarılı ve sarsılmazdı ki için içini yemesine rağmen yazamıyordun o zamnalar. Biraz sendeledi şimdi diye hemen sırtına vurup iyice çökertme zamanı değil mi? Aman kaçırma bu fırsatı.

3. Sen eğer Fatih Terim yüzünden Bosna maçında Bosna’yı tuttuysan geçen senelerde Yunanistan’ı da tutmuşsundur. Muhakkak Fatih Terim önderliğinde Yunanistan’ı Yunaistan’da farklı mağlup edince esas o zaman ağlamış, üzülmüşsündür. Çünkü senin içindeki Fatih Terim kompleksi o kadar büyümüşki gözün hiçbirşeyi göremez olmuş.

4. Yıl 2000. Fatih Terim 43 yaşında UEFA Kupası’nı kazanan takımın başında olup bu milleti sevinçten ağlatırken sen üç kuruş fazla para alabilmek için gazeteler arasında kapı kapı dolaşıyordun. Kıçın bir koltukta 3-5 sene rahat gördü diye, yazıların kesilmedi diye sevildiğini, yazılarının okunduğunu ve ona buna saldıracağını mı zannettin?

5. Tezkan, ben futboldan fazla anlamam ama senden daha çok anladığım aşikar. Fatih Terim bu zamana kadar kazandığı başarılarının arkasında senin laf ettiğin siniri, asiliği, yenilgiyi kabul etmezliği, heyecanı, hırsı, içindeki ruh halini dışarıya yansıtıp futbolcuyu etkileme vasfı vardır. Oyüzden senin anlam veremediğin onca hareketi futbolcusuna anlamlı gelir ve futbolcusu da hırslanır onun hareketlerinden sonra. Bunları futbolcularına empoze etmiş ve bu sayede bunca başarıların altında hep onun imzası olmuştur. Ben onun sayesinde onlarca, yüzlerce kez sevinmişim. Kişiliği yüzünden 3-5 maç ceza alalım ne olacak varsın olsun eğer o başarılara tekrar ulaşılacaksa ben razıyım.

6. Fatih Terim bu takımın başında olursa ve gelecekte yine başarılı olursa utanmadan bu sefer de başarısını takdir etmek için nağmeler düzecek misin? Hayır tabiki bunu yapmayacaksın. Neden mi? Biraz araştırma yaptım. Avrupa Şampiyonası’nda Milli Takım’ın kazandığı onca maça rağmen hiçbir yazın yok ortalıkta. Politika’dan antin kuntin yazılarına devam etmişsin.

7. Senin içindeki Fatih Terim kompleksini ben Fenerbahçeli arkadaşlarımda bile görmedim. Arkadaşlarım en azından Fatih Terim’den nefret ediyorum ama Milli Takım sonuçta desteklemeyecek miyiz diyor ama sen ne kadar zavallısın ki içindeki komplekse yenik düşmüşsün ve bu sebeple utanmadan bu kompleksi yazıya döküp gazeteye köşene koymuşsun. Yazık sana acıyorum.

8. Yazık şu an seni o Vatan Gazetesi’nde o koltukta tutan zihniyete. Yazık ki ne yazık. Madem sen Fatih Terim yüzünden Bosna’yı tutmuşsun; ben de senin yüzünden bundan sonra Vatan gazetesini okumuyorum.

>Fatih Terim Yüzünden Bosna’yı Tuttum!

Eylül 11, 2009, 11:16 am | Acayip İşler, Futbol, haber, Milli Takım, ozhano, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>

Mehmet Tezkan
Vatan Gazetesi’nin siyaset ile ilgili karalamalar yapan elemanı Mehmet Tezkan bakmış ki politikada yazılan yazılarda ekmek yok, ülkenin en popüler aktivitesi olan futbol ve onun en öndeki isimlerinden birine çamur atmak ile futbol sektörüne geçiş yapmış. Daha okumayanlar için yazısı burada.

Şimdi Sevgili Mehmet Tezkan. Bende sana sallayayım biraz bakalım nasıl olacak?

1. Siyasetle ilgili yazdığın yazıları kimse okumadığı için görülüyor ki futbola geçiş yapmışsın. Ama ilk önce şunu bil, senin gibi çamur at izi kalsın tipindeki insanlar ancak televizyonlarda kendine yer edinebilirler. Köşe yazarlığıyla reytingini atttıramazsın. Sen de çık ki yüzü teneke kaplı, utanmaz bu insanın kim olduğunu iyice bilelim.

2. Fatih Terim üç günlük adam değil. Senin gibi oynak da değil. 10 sene önce nasılsa şimdi de aynı. Yürüyüşünü, duruşunu vs. senin işinde yaptığın gibi hiç kıvırtmadı. Neyse o oldu. Hatta İtalya’dan dönünceki o İtalyanvari hali hiçbirimizin hoşuna gitmemişti ki tekrar özüne döndü daha sonra. Peki sen neredeydin 10 sene boyunca. Nasıl da büyütmüşsün içindeki kini Fatih Terim’e olan. Tabi Terim o kadar başarılı ve sarsılmazdı ki için içini yemesine rağmen yazamıyordun o zamnalar. Biraz sendeledi şimdi diye hemen sırtına vurup iyice çökertme zamanı değil mi? Aman kaçırma bu fırsatı.

3. Sen eğer Fatih Terim yüzünden Bosna maçında Bosna’yı tuttuysan geçen senelerde Yunanistan’ı da tutmuşsundur. Muhakkak Fatih Terim önderliğinde Yunanistan’ı Yunaistan’da farklı mağlup edince esas o zaman ağlamış, üzülmüşsündür. Çünkü senin içindeki Fatih Terim kompleksi o kadar büyümüşki gözün hiçbirşeyi göremez olmuş.

4. Yıl 2000. Fatih Terim 43 yaşında UEFA Kupası’nı kazanan takımın başında olup bu milleti sevinçten ağlatırken sen üç kuruş fazla para alabilmek için gazeteler arasında kapı kapı dolaşıyordun. Kıçın bir koltukta 3-5 sene rahat gördü diye, yazıların kesilmedi diye sevildiğini, yazılarının okunduğunu ve ona buna saldıracağını mı zannettin?

5. Tezkan, ben futboldan fazla anlamam ama senden daha çok anladığım aşikar. Fatih Terim bu zamana kadar kazandığı başarılarının arkasında senin laf ettiğin siniri, asiliği, yenilgiyi kabul etmezliği, heyecanı, hırsı, içindeki ruh halini dışarıya yansıtıp futbolcuyu etkileme vasfı vardır. Oyüzden senin anlam veremediğin onca hareketi futbolcusuna anlamlı gelir ve futbolcusu da hırslanır onun hareketlerinden sonra. Bunları futbolcularına empoze etmiş ve bu sayede bunca başarıların altında hep onun imzası olmuştur. Ben onun sayesinde onlarca, yüzlerce kez sevinmişim. Kişiliği yüzünden 3-5 maç ceza alalım ne olacak varsın olsun eğer o başarılara tekrar ulaşılacaksa ben razıyım.

6. Fatih Terim bu takımın başında olursa ve gelecekte yine başarılı olursa utanmadan bu sefer de başarısını takdir etmek için nağmeler düzecek misin? Hayır tabiki bunu yapmayacaksın. Neden mi? Biraz araştırma yaptım. Avrupa Şampiyonası’nda Milli Takım’ın kazandığı onca maça rağmen hiçbir yazın yok ortalıkta. Politika’dan antin kuntin yazılarına devam etmişsin.

7. Senin içindeki Fatih Terim kompleksini ben Fenerbahçeli arkadaşlarımda bile görmedim. Arkadaşlarım en azından Fatih Terim’den nefret ediyorum ama Milli Takım sonuçta desteklemeyecek miyiz diyor ama sen ne kadar zavallısın ki içindeki komplekse yenik düşmüşsün ve bu sebeple utanmadan bu kompleksi yazıya döküp gazeteye köşene koymuşsun. Yazık sana acıyorum.

8. Yazık şu an seni o Vatan Gazetesi’nde o koltukta tutan zihniyete. Yazık ki ne yazık. Madem sen Fatih Terim yüzünden Bosna’yı tutmuşsun; ben de senin yüzünden bundan sonra Vatan gazetesini okumuyorum.

Hiç mi Utanmanız Yok!!!

Ağustos 31, 2009, 3:11 pm | Acayip İşler, Futbol, haber, ozhano, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | 5 Yorum

Pes. Sadece Pes. Desportivo’nun 3 yaşındaki yeğeni bile biliyordu Caner’in Galatasaray’a geleceğini. Bir de utanmadan başlık olarak da “Ne Diyorsa O” yazmışlar.

>Hiç mi Utanmanız Yok!!!

Ağustos 31, 2009, 3:11 pm | Acayip İşler, Futbol, haber, ozhano, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

> Pes. Sadece Pes. Desportivo’nun 3 yaşındaki yeğeni bile biliyordu Caner’in Galatasaray’a geleceğini. Bir de utanmadan başlık olarak da “Ne Diyorsa O” yazmışlar.

Sercan Yıldırım Galatasaray’a (mı) Fenerbahçe’ye (mi)?

Ağustos 28, 2009, 4:47 pm | Blog, bursaspor, Fenerbahçe, Futbol, Galatasaray, haber, Transfer kategorisinde yayınlandı | 4 Yorum
Dün gece ilk defa sportif cümlelerde görmüştüm Sercan transferi ile ilgili gelişmeleri. Güvenilirliğini çok üst düzeyde gördüğüm scoutgs’de hayırlı olsun denmişti Sercan’ın Galatasaray’a transferi ile ilgili olarak ki Elano ve Keita transferlerini çoğu Galatasaraylı buradan öğrendi.
Diğer yandan Galatasaray ile birlikte uzun süredir Sercan Yıldırım’ın peşinde olan sarı lacivertli yönetim, genç golcü ve kulübüyle her konuda anlaşmak üzere olduğu haberi Maraton.com.tr‘ye düştü. Bu site de transfer iddialarında tutturma oranı yüksek bir site. Fenerbahçe’nin Sercan için Bursaspor’a 7 milyon Euro+Vederson’u önerdiği ancak yeşil beyazlı kulübün 8 milyon Euro+Vederson’u istediği öğrenilirken, tarafların uzlaşmaya çok yakın olduğu gelen haberler arasındaymış. Ne dersiniz Aziz Yıldırım, Sercan’ı da 4×4 Jeep’iyle Bursa’dan alıp kimse kaçırmasın diye İstanbul’a kendisi getirir mi? 😀

Bakalım Sercan transferinde kim galip gelecek? Galatasaray mı Fenerbahçe mi ya da scoutgs mi yoksa maraton.com.tr mi? Benim gönlüm tabiki kazananın Galatasaray ve scoutgs olması ama bekleyip göreceğiz.

Eğer iki haber de doğruysa aklıma gelen tek şey, Sercan transferi konusunda Galatasaray ile Bursaspor anlaştılar. Fenerbahçe son ana kadar Tuncay transferinin netleşmesini bekledi. Tuncay’ın, Stoke City ile anlaşması resmiyet kazandıktan sonra Bursaspor’a Galatasaray’dan daha iyi şartlar sundular. Bursaspor yöneticileri her ne kadar Galatasaray ile anlaştılarsa da sonradan döndüler ve Fenerbahçe ile anlaşma durumuna geldiler. Galatasaray 5 milyon euro+Nonda teklif etti iddiaları vardı. Fenerbahçe’den ekstradan sağlam para koparacak gibi görünüyor İbrahim Yazıcı. İnşallah Galatasaray yöneticileri teklif arttırımına falan gitmezler…

Bu transfer sezonu İbrahimlerin sezonu oldu. Paraları cukka ettiler. Ne diyelim Beşiktaş, Fenerbahçe veya Galatasaray sağolsun.

>Sercan Yıldırım Galatasaray’a (mı) Fenerbahçe’ye (mi)?

Ağustos 28, 2009, 4:47 pm | Blog, bursaspor, Fenerbahçe, Futbol, Galatasaray, haber, Transfer kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>

Dün gece ilk defa sportif cümlelerde görmüştüm Sercan transferi ile ilgili gelişmeleri. Güvenilirliğini çok üst düzeyde gördüğüm scoutgs’de hayırlı olsun denmişti Sercan’ın Galatasaray’a transferi ile ilgili olarak ki Elano ve Keita transferlerini çoğu Galatasaraylı buradan öğrendi.
Diğer yandan Galatasaray ile birlikte uzun süredir Sercan Yıldırım’ın peşinde olan sarı lacivertli yönetim, genç golcü ve kulübüyle her konuda anlaşmak üzere olduğu haberi Maraton.com.tr‘ye düştü. Bu site de transfer iddialarında tutturma oranı yüksek bir site. Fenerbahçe’nin Sercan için Bursaspor’a 7 milyon Euro+Vederson’u önerdiği ancak yeşil beyazlı kulübün 8 milyon Euro+Vederson’u istediği öğrenilirken, tarafların uzlaşmaya çok yakın olduğu gelen haberler arasındaymış. Ne dersiniz Aziz Yıldırım, Sercan’ı da 4×4 Jeep’iyle Bursa’dan alıp kimse kaçırmasın diye İstanbul’a kendisi getirir mi? 😀

Bakalım Sercan transferinde kim galip gelecek? Galatasaray mı Fenerbahçe mi ya da scoutgs mi yoksa maraton.com.tr mi? Benim gönlüm tabiki kazananın Galatasaray ve scoutgs olması ama bekleyip göreceğiz.

Eğer iki haber de doğruysa aklıma gelen tek şey, Sercan transferi konusunda Galatasaray ile Bursaspor anlaştılar. Fenerbahçe son ana kadar Tuncay transferinin netleşmesini bekledi. Tuncay’ın, Stoke City ile anlaşması resmiyet kazandıktan sonra Bursaspor’a Galatasaray’dan daha iyi şartlar sundular. Bursaspor yöneticileri her ne kadar Galatasaray ile anlaştılarsa da sonradan döndüler ve Fenerbahçe ile anlaşma durumuna geldiler. Galatasaray 5 milyon euro+Nonda teklif etti iddiaları vardı. Fenerbahçe’den ekstradan sağlam para koparacak gibi görünüyor İbrahim Yazıcı. İnşallah Galatasaray yöneticileri teklif arttırımına falan gitmezler…

Bu transfer sezonu İbrahimlerin sezonu oldu. Paraları cukka ettiler. Ne diyelim Beşiktaş, Fenerbahçe veya Galatasaray sağolsun.

>Herkes Hakem Olamaz

Ağustos 27, 2009, 1:10 am | Fenerbahçe, Futbol, haber, ozhano, TSL, tv kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>Sanlı Sarıalioğlu’nun Diyarbakırspor- Fenerbahçe maçının ilk dakikalarında Emre Belözoğlu’nun hakemin kolunu itmesi ile ilgili yorumu:

” Bunun yorumunu sorma bana. Bunun yorumu olmaz. Ben hakem olsam buna 30 tane kırmızı kart veririm, Disiplin Kurulu’nda olsam en az 5 maç ceza isterim.” (Futbol Zirvesi-LigTv)

Sanlı Abimize saygımız sonsuz ama iyi ki hakem olmamış :D.

Herkes Hakem Olamaz

Ağustos 27, 2009, 1:10 am | Fenerbahçe, Futbol, haber, ozhano, TSL, tv kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

Sanlı Sarıalioğlu’nun Diyarbakırspor- Fenerbahçe maçının ilk dakikalarında Emre Belözoğlu’nun hakemin kolunu itmesi ile ilgili yorumu:

” Bunun yorumunu sorma bana. Bunun yorumu olmaz. Ben hakem olsam buna 30 tane kırmızı kart veririm, Disiplin Kurulu’nda olsam en az 5 maç ceza isterim.” (Futbol Zirvesi-LigTv)

Sanlı Abimize saygımız sonsuz ama iyi ki hakem olmamış :D.

Tilkiiiiiiiii!!!

Ağustos 20, 2009, 2:21 pm | Acayip İşler, Futbol, haber, komedi, ozhano, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum

Adamın ne hoşuna gidiyor var ya şimdi. Bazıları ilk kez tanıdı, bazıları tekrar hatırladı bu herifi. Her yerde Mehmet Çiftçi. İnce eleyip sık dokuyarak ve tüm medyayı yaya bırakarak elde ettiği Elano yazısı herkes tarafından okundu ve Türk spor dünyasında günün haberi oldu. Fakat bu arkadaş söyleşinin orjinalini verirken o dili bilen birinin bu yazıyı okuyacağını ve rezil olacağını bilmiyor muydu? Kesin biliyordu ama işin gerçeği ortaya çıkıncaya kadar hem kendi hem de gazetesinin reytingini arttırdı. Amaç sansasyon.Adamın yaptığı haberlere baktım da neredeyse hepsinde başlık bomba, şok, bilmem kimin milletin bilmediği özelliği. Hep bu tarzda takılmış. Kendisine ait transfer haberlerine ise hiç girmeyeyim bile. Van Nistelrooy’u 2 hafta içinde önce Galatasaray’a, sonra Beşiktaş’a en sonra da Fener’e getirmiş. Hepsinin altına da imzasını yazmaya çekinmemiş. Amirlerinin en sevdiği elemandır çok okutuyor kendini demekki, sürekli küfür yiyiyor ama olsun. Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Yakında çalıştığı gazete maaşına zam da yapar bunun.

Biz de alem bir milletiz. Kendi takımımızın aleyhine bir haber çıkınca hemen inkar ederiz, hayır deriz, yalancı medya diye bağırıp çağırırız; fakat haber rakibimizle ilgili ise yalan olduğunu bilsek de inanırız. Neden mi yazdım bunu? Haberin altındaki Fenerli arkadaşların yorumlarına baktım da hemen dalgaya almışlar. Etrafta qtm qtm diye medyaya sallayanlar haber işlerine gelince 180 derece dönüş yapıyorlar. Bu durum Fener’e özel zannetmeyin. Hepimiz aynıyız. Madem yalancı medya ise niye inanıyorsun? İnanıyorsan niye yalancı medya diyorsun ki şu habere inanmak için futboldan hiç anlamamak gerekir.

Aslında Mehmet Çiftçi’nin ne olduğu yazdığı yazılarından belli:

“Fenerbahçe’nin renklerine kattığı Maldonado yaratıcılığı, sert futbolu ve gole dönük anlayışıyla tanınıyor.”

“claudio maldonado’nun ismi, 4 yıldır sürekli ispanya’daki büyük takımlarla da geçiyor. ancak ispanya’ya transferi bir türlü gerçekleşmedi. örneğin 2004-05 sezonunda barcelona, luxembourgo çalıştırırken real madrid, maldonado için girişimlerde bulundular, ama yabancı kontenjanına takılınca, avrupa’ya gitmek nasip olmadi.”

“Arjantin basını: ‘Milli takımda kutsal 10 numarayı Delgado’ya verin.” Kim bilir ne yazıyordu, nasıl çevirdi ya da çevittirdi?

Usta gazeteciyi araştırırken baktım da Fenerlisi de Beşiktaşlısı da bu haberden sonra Galatasaraylısı da acayip sallamış, dalga geçmiş forumlarda. Tanıyanlar zaten doğrudan “vardır bir numara, inanmayın” demişler. Bilmeyenler de ilk önce atlamışlar sonra çıkarmaya çalışmışlar kendi kalelerine giren golü. Ama gene de baksanıza bana bile yazı yazdırdı haberine ve ismine. Ne diyelim reyting reyting…
Bu arada kendisi Bayram Tutumlu’nun yardımcısıymış. Menajer-Yazar anlayacağınız. Ben yeni öğrendim. Ogan Tarhan da menajer-yazar ama böyle değil ki. Eeee bu adam o zaman neden hiçbir transfer haberini tutturamıyor? Ya da sallama haber yapıp piyasa mı yükseltiyor? Veya bu sezon Galatasaray’ın sırtından para kazanamadılar diye çamur atıyorlar. Hangisini isterseniz seçin.

>Tilkiiiiiiiii!!!

Ağustos 20, 2009, 2:21 pm | Acayip İşler, Futbol, haber, komedi, ozhano, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>

Adamın ne hoşuna gidiyor var ya şimdi. Bazıları ilk kez tanıdı, bazıları tekrar hatırladı bu herifi. Her yerde Mehmet Çiftçi. İnce eleyip sık dokuyarak ve tüm medyayı yaya bırakarak elde ettiği Elano yazısı herkes tarafından okundu ve Türk spor dünyasında günün haberi oldu. Fakat bu arkadaş söyleşinin orjinalini verirken o dili bilen birinin bu yazıyı okuyacağını ve rezil olacağını bilmiyor muydu? Kesin biliyordu ama işin gerçeği ortaya çıkıncaya kadar hem kendi hem de gazetesinin reytingini arttırdı. Amaç sansasyon.Adamın yaptığı haberlere baktım da neredeyse hepsinde başlık bomba, şok, bilmem kimin milletin bilmediği özelliği. Hep bu tarzda takılmış. Kendisine ait transfer haberlerine ise hiç girmeyeyim bile. Van Nistelrooy’u 2 hafta içinde önce Galatasaray’a, sonra Beşiktaş’a en sonra da Fener’e getirmiş. Hepsinin altına da imzasını yazmaya çekinmemiş. Amirlerinin en sevdiği elemandır çok okutuyor kendini demekki, sürekli küfür yiyiyor ama olsun. Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Yakında çalıştığı gazete maaşına zam da yapar bunun.

Biz de alem bir milletiz. Kendi takımımızın aleyhine bir haber çıkınca hemen inkar ederiz, hayır deriz, yalancı medya diye bağırıp çağırırız; fakat haber rakibimizle ilgili ise yalan olduğunu bilsek de inanırız. Neden mi yazdım bunu? Haberin altındaki Fenerli arkadaşların yorumlarına baktım da hemen dalgaya almışlar. Etrafta qtm qtm diye medyaya sallayanlar haber işlerine gelince 180 derece dönüş yapıyorlar. Bu durum Fener’e özel zannetmeyin. Hepimiz aynıyız. Madem yalancı medya ise niye inanıyorsun? İnanıyorsan niye yalancı medya diyorsun ki şu habere inanmak için futboldan hiç anlamamak gerekir.

Aslında Mehmet Çiftçi’nin ne olduğu yazdığı yazılarından belli:

“Fenerbahçe’nin renklerine kattığı Maldonado yaratıcılığı, sert futbolu ve gole dönük anlayışıyla tanınıyor.”

“claudio maldonado’nun ismi, 4 yıldır sürekli ispanya’daki büyük takımlarla da geçiyor. ancak ispanya’ya transferi bir türlü gerçekleşmedi. örneğin 2004-05 sezonunda barcelona, luxembourgo çalıştırırken real madrid, maldonado için girişimlerde bulundular, ama yabancı kontenjanına takılınca, avrupa’ya gitmek nasip olmadi.”

“Arjantin basını: ‘Milli takımda kutsal 10 numarayı Delgado’ya verin.” Kim bilir ne yazıyordu, nasıl çevirdi ya da çevittirdi?

Usta gazeteciyi araştırırken baktım da Fenerlisi de Beşiktaşlısı da bu haberden sonra Galatasaraylısı da acayip sallamış, dalga geçmiş forumlarda. Tanıyanlar zaten doğrudan “vardır bir numara, inanmayın” demişler. Bilmeyenler de ilk önce atlamışlar sonra çıkarmaya çalışmışlar kendi kalelerine giren golü. Ama gene de baksanıza bana bile yazı yazdırdı haberine ve ismine. Ne diyelim reyting reyting…
Bu arada kendisi Bayram Tutumlu’nun yardımcısıymış. Menajer-Yazar anlayacağınız. Ben yeni öğrendim. Ogan Tarhan da menajer-yazar ama böyle değil ki. Eeee bu adam o zaman neden hiçbir transfer haberini tutturamıyor? Ya da sallama haber yapıp piyasa mı yükseltiyor? Veya bu sezon Galatasaray’ın sırtından para kazanamadılar diye çamur atıyorlar. Hangisini isterseniz seçin.

>Dünyanın En İyi İki Kalecisi Ligimizde

Ağustos 15, 2009, 11:51 am | Anket, Futbol, haber, ozhano kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

> Bir kredi kartının reklamından yola çıkarak yukarıdaki sonuca bakıp diyebilirim ki Iker Casillas’ın transfer borsasındaki değeri transfermarkt.de’ye göre 50-55 milyon $ arası, Gianluigi Buffon’un ise 45-50 milyon $; diğer yandan Volkan Demirel ile Leo Franco’yu “Dünya’nın en iyi kalecisi” anketinde 1. ve 2. görmenin mutluluğu biz Türkler için paha biçilemez.

Biz Türkler girdiğimiz her yerin altını üstüne getirmeyi, ciddi bir şekilde çalışılmış,uğraş verilmiş ya da kafa patlatılmış herşeyi bozmayı çok iyi biliyoruz. Salatamıza da linkini koyduk, ama “gerçekçi olun lütfen” demeyi unutmuşuz. Zaten Bild yakında bu anketi yayından kaldırır, bir daha da spor ile özellikle furbolla ilgili anketlerine Türk sporcuları koymaz. Anketin zaten artık hiçbir inandırıcığı kalmadı. Şu hale bakılırsa Volkan Demirel ile Leo Franco’nun toplam değeri 150-200 milyon dolar civarında oluyor. Bu anketin sonuçlarını görünce hadi biz gülüyoruz da bu Almanlar falan ne düşünüyordur acaba?

Ne zaman bırakacağız bu sidik yarışını çok merak ediyorum. Bu arada Leo 2. oldu diye böyle yazı yazdığımı sananlar olabilir ama zaten bu anketi öğrendiğimde Volkan’ın birinciliği garantiydi. Ama Leo’ya sağlam yardımlarımız olmuş olabilir :D. Neyse millet Aya gidiyor biz hala daha kendimizi böyle işlerle tatmin etmeye devam edelim. Bir de bu anketin sonuçlarına inanıp gelip “Volkan dünyanın en iyi kalecisi gördün mü!” diyenler yok mu esas onlara şaşıyorum.

Bu arada sonuçları gerçeklikten tamamen uzaklaşmış bir anketin linkine salatada tutmaya gerek olmadığını düşündüğümden kaldırıyorum. Bilgilerinize…

Edit: Fenerbahçeli bir arkadaşımız kendi blogunda hem itirafını yapmış hem de Volkan’a uyarılarda bulunmuş:

“Tanınmış Alman spor gazetesi Bild web sitesinde bir anket düzenlemiş. Bild okuyucularının oyuyla dünyanın en iyi kalecisini seçiyor bu ankette. Yarın muhtemelen bazı gazetelerde ve web sitelerinde Volkan’ın dünyanın en iyi kalecisi ya da en iyi 2. kalecisi seçildiğini duyacaksınız ve okuyacaksınız.

Sakın inanmayın! Burada övünülecek tek şey Volkan’ın oradaki 100’e yakın isimden bir tanesi olmasıdır. Geri kalanını biz Fenerbahçe taraftarı organize olarak hallettik. Volkan’a oy verdik ve O’nu ilk 3’e soktuk. Volkan Demirel biliyorum bu blogumu okuman zor bir ihtimal ama yaşın daha genç. Böyle şeylere kanma ve çok çalış. Son zamanlardaki şişman ve hantal halinle değil dünyanın ilk 3 kalecisinden biri olman Fenerbahçe’nin bile 3 kalecisinden biri olman tehlikeye girebilir. Dünyanın en iyi 3 kalecisi en çok çalışan 3 kalecisi olacaktır emin ol. Ne oldum deme ne olacağım de. Yakışıklısın, fiziğin iyi, paran var ama bunlar yetmez en iyi kaleci olmak için. Sürekli kendini geliştirmelisin.”

Bu arada oylamada ilginçlikler yaşanmaya başladı üç-beş saattir. Leo coştu, Volkan’a yetişmek üzere. Ha gayret yarıştırın bakalım sidiklerinizi. Hanginizinki daha uzağa gidecek.

Yazının aslı burada.

Bu da son hal. Bizimkiler gaza gelmiş şimdi de 😀

Dünyanın En İyi İki Kalecisi Ligimizde

Ağustos 15, 2009, 11:51 am | Anket, Futbol, haber, ozhano kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum

Bir kredi kartının reklamından yola çıkarak yukarıdaki sonuca bakıp diyebilirim ki Iker Casillas’ın transfer borsasındaki değeri transfermarkt.de’ye göre 50-55 milyon $ arası, Gianluigi Buffon’un ise 45-50 milyon $; diğer yandan Volkan Demirel ile Leo Franco’yu “Dünya’nın en iyi kalecisi” anketinde 1. ve 2. görmenin mutluluğu biz Türkler için paha biçilemez.

Biz Türkler girdiğimiz her yerin altını üstüne getirmeyi, ciddi bir şekilde çalışılmış,uğraş verilmiş ya da kafa patlatılmış herşeyi bozmayı çok iyi biliyoruz. Salatamıza da linkini koyduk, ama “gerçekçi olun lütfen” demeyi unutmuşuz. Zaten Bild yakında bu anketi yayından kaldırır, bir daha da spor ile özellikle furbolla ilgili anketlerine Türk sporcuları koymaz. Anketin zaten artık hiçbir inandırıcığı kalmadı. Şu hale bakılırsa Volkan Demirel ile Leo Franco’nun toplam değeri 150-200 milyon dolar civarında oluyor. Bu anketin sonuçlarını görünce hadi biz gülüyoruz da bu Almanlar falan ne düşünüyordur acaba?

Ne zaman bırakacağız bu sidik yarışını çok merak ediyorum. Bu arada Leo 2. oldu diye böyle yazı yazdığımı sananlar olabilir ama zaten bu anketi öğrendiğimde Volkan’ın birinciliği garantiydi. Ama Leo’ya sağlam yardımlarımız olmuş olabilir :D. Neyse millet Aya gidiyor biz hala daha kendimizi böyle işlerle tatmin etmeye devam edelim. Bir de bu anketin sonuçlarına inanıp gelip “Volkan dünyanın en iyi kalecisi gördün mü!” diyenler yok mu esas onlara şaşıyorum.

Bu arada sonuçları gerçeklikten tamamen uzaklaşmış bir anketin linkine salatada tutmaya gerek olmadığını düşündüğümden kaldırıyorum. Bilgilerinize…

Edit: Fenerbahçeli bir arkadaşımız kendi blogunda hem itirafını yapmış hem de Volkan’a uyarılarda bulunmuş:

“Tanınmış Alman spor gazetesi Bild web sitesinde bir anket düzenlemiş. Bild okuyucularının oyuyla dünyanın en iyi kalecisini seçiyor bu ankette. Yarın muhtemelen bazı gazetelerde ve web sitelerinde Volkan’ın dünyanın en iyi kalecisi ya da en iyi 2. kalecisi seçildiğini duyacaksınız ve okuyacaksınız.

Sakın inanmayın! Burada övünülecek tek şey Volkan’ın oradaki 100’e yakın isimden bir tanesi olmasıdır. Geri kalanını biz Fenerbahçe taraftarı organize olarak hallettik. Volkan’a oy verdik ve O’nu ilk 3’e soktuk. Volkan Demirel biliyorum bu blogumu okuman zor bir ihtimal ama yaşın daha genç. Böyle şeylere kanma ve çok çalış. Son zamanlardaki şişman ve hantal halinle değil dünyanın ilk 3 kalecisinden biri olman Fenerbahçe’nin bile 3 kalecisinden biri olman tehlikeye girebilir. Dünyanın en iyi 3 kalecisi en çok çalışan 3 kalecisi olacaktır emin ol. Ne oldum deme ne olacağım de. Yakışıklısın, fiziğin iyi, paran var ama bunlar yetmez en iyi kaleci olmak için. Sürekli kendini geliştirmelisin.”

Bu arada oylamada ilginçlikler yaşanmaya başladı üç-beş saattir. Leo coştu, Volkan’a yetişmek üzere. Ha gayret yarıştırın bakalım sidiklerinizi. Hanginizinki daha uzağa gidecek.

Yazının aslı burada.

Bu da son hal. Bizimkiler gaza gelmiş şimdi de 😀

>Bild’in Kaleci Anketi

Ağustos 12, 2009, 3:22 pm | Anket, Futbol, haber, ozhano kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum

>Bild, her ne kadar seçilen tüm kaleciler Avrupa’dan da olsa, “Dünyadaki En İyi 50 Kaleci”yi açıkladı ve bu elli kaleci arasında okurlarına sunduğu anket ile sıralama yapmayı planlıyor. Volkan Demirel, Leo Franco, Robert Enke, De Sanctis gibi ülkemizde kalecilik yapan/yapmış isimler de listede yer alıyor. İşin ilginç yanı Rüştü bu listede yok. Cenky’nin bir kaç gün önce adına yazı yazdığı ve performansını eleştirdiği Jens Lehmann ki, Cenky’nin görüşlerine ben de katılıyorum, varsa Rüştü’nün de bu listede olması gerektiğini düşünüyorum. Kriter, kariyerse Volkan Demirel varsa Rüştü de olmalı; kriter şu anki performans ise Lehmann varsa Rüştü hayli hayli olmalı. Ama koymayı düşünmemişler ya da akıllarına gelmemiş. Bu arada 50 kaleci nasıl seçilmiş diye sorarsanız, Oliver Kahn, Uli Stein,Tony Schumacher, Sepp Maier, Bodo İllgner’in görüşleri ve Bild’in spor bilgi bankasından elde edilen kaleci performans verileri ile 50 kalecilik bu liste oluşturulmuş ve kamuoyunun önüne “Dünya’nın en iyi kalecisi kim?” şeklinde bir anket ile konulmuş. Liste ise şu şekilde:

Iker Casillas (Spanien / Real Madrid)
Gianluigi Buffon (Italien / Juventus Turin)
Petr Cech (Tschechien / FC Chelsea)
Edwin van der Sar (Holland / Manchester United)
Victor Valdes (Spanien / FC Barcelona)
Rene Adler (Deutschland / Bayer Leverkusen)
Igor Akinfeew (Russland / ZSKA Moskau)
Sebastien Frey (Frankreich / AC Florenz)
Julio Cesar (Brasilien / Inter Mailand)
Robert Enke (Deutschland / Hannover 96)
Pepe Reina (Spanien / FC Liverpool)
Tim Wiese (Deutschland / Werder Bremen)
Manuel Neuer (Deutschland / Schalke 04)
Diego Lopez (Spanien / FC Villarreal)
Manuel Almunia (Spanien / FC Arsenal)
Frank Rost (Deutschland / Hamburger SV)
Diego Benaglio (Schweiz / VfL Wolfsburg)
Jens Lehmann (Deutschland / VfB Stuttgart)
Shay Given (Irland / Manchester City)
Hugo Lloris (Frankreich / Olympique Lyon)
Doni (Brasilien / AS Rom)
Artur Boruc (Polen / Celtic Glasgow)
Gregory Coupet (Frankreich / Paris St-Germain)
Logan Bailly (Belgien / Borussia M´gladbach)
Roman Weidenfeller (Deutschland / Borussia Dortmund)
Carlos Kameni (Kamerun / Espanyol Barcelona)
Andrej Pyatow (Ukraine / Schachtjor Donezk)
Jaroslav Drobny (Tschechien / Hertha BSC)
Allan McGregor (Schottland / Glasgow Rangers)
Stipe Pletikosa (Kroatien / Spartak Moskau)
Maarten Stekelenburg (Holland / Ajax Amsterdam)
Timo Hildebrand (Deutschland / 1899 Hoffenheim)
Leo Franco (Argentinien / Galatasaray Istanbul)
Heurelho Gomes (Brasilien / Tottenham Hotspur)
Marco Amelia (Italien / FC Genua)
Joe Hart (England / Birmingham City)
Steve Mandanda (Frankreich / Olympique Marseille)
Christian Abbiati (Italien / AC Mailand)
Volkan Demirel (Türkei / Fenerbahçe Istanbul)
Craig Gordon (Schottland / FC Sunderland)
Samir Handanovic (Slowenien / Udinese Calcio)
Tim Howard (USA / FC Everton)
Mickael Landreau (Frankreich / OSC Lille)
Morgan De Sanctis (Italien / SSC Neapel)
Sergio Romero (Argentinien / AZ Alkmaar)
Robert Green (England / West Ham United)
Cedric Carrasso (Frankreich / Girondins Bordeaux)
Helton (Brasilien / FC Porto)
Rui Patricio (Portugal / Sporting Lissabon)
Wladimir Gabulow (Russland / Dynamo Moskau)

Oy kullanmak isteyenler buradan devam edebilir.

Edit: Rüştü’nün olmamasını artık önemsemiyorum. Baksanıza Guillermo Ochoa bile yok.

Bild’in Kaleci Anketi

Ağustos 12, 2009, 3:22 pm | Anket, Futbol, haber, ozhano kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum

Bild, her ne kadar seçilen tüm kaleciler Avrupa’dan da olsa, “Dünyadaki En İyi 50 Kaleci”yi açıkladı ve bu elli kaleci arasında okurlarına sunduğu anket ile sıralama yapmayı planlıyor. Volkan Demirel, Leo Franco, Robert Enke, De Sanctis gibi ülkemizde kalecilik yapan/yapmış isimler de listede yer alıyor. İşin ilginç yanı Rüştü bu listede yok. Cenky’nin bir kaç gün önce adına yazı yazdığı ve performansını eleştirdiği Jens Lehmann ki, Cenky’nin görüşlerine ben de katılıyorum, varsa Rüştü’nün de bu listede olması gerektiğini düşünüyorum. Kriter, kariyerse Volkan Demirel varsa Rüştü de olmalı; kriter şu anki performans ise Lehmann varsa Rüştü hayli hayli olmalı. Ama koymayı düşünmemişler ya da akıllarına gelmemiş. Bu arada 50 kaleci nasıl seçilmiş diye sorarsanız, Oliver Kahn, Uli Stein,Tony Schumacher, Sepp Maier, Bodo İllgner’in görüşleri ve Bild’in spor bilgi bankasından elde edilen kaleci performans verileri ile 50 kalecilik bu liste oluşturulmuş ve kamuoyunun önüne “Dünya’nın en iyi kalecisi kim?” şeklinde bir anket ile konulmuş. Liste ise şu şekilde:

Iker Casillas (Spanien / Real Madrid)
Gianluigi Buffon (Italien / Juventus Turin)
Petr Cech (Tschechien / FC Chelsea)
Edwin van der Sar (Holland / Manchester United)
Victor Valdes (Spanien / FC Barcelona)
Rene Adler (Deutschland / Bayer Leverkusen)
Igor Akinfeew (Russland / ZSKA Moskau)
Sebastien Frey (Frankreich / AC Florenz)
Julio Cesar (Brasilien / Inter Mailand)
Robert Enke (Deutschland / Hannover 96)
Pepe Reina (Spanien / FC Liverpool)
Tim Wiese (Deutschland / Werder Bremen)
Manuel Neuer (Deutschland / Schalke 04)
Diego Lopez (Spanien / FC Villarreal)
Manuel Almunia (Spanien / FC Arsenal)
Frank Rost (Deutschland / Hamburger SV)
Diego Benaglio (Schweiz / VfL Wolfsburg)
Jens Lehmann (Deutschland / VfB Stuttgart)
Shay Given (Irland / Manchester City)
Hugo Lloris (Frankreich / Olympique Lyon)
Doni (Brasilien / AS Rom)
Artur Boruc (Polen / Celtic Glasgow)
Gregory Coupet (Frankreich / Paris St-Germain)
Logan Bailly (Belgien / Borussia M´gladbach)
Roman Weidenfeller (Deutschland / Borussia Dortmund)
Carlos Kameni (Kamerun / Espanyol Barcelona)
Andrej Pyatow (Ukraine / Schachtjor Donezk)
Jaroslav Drobny (Tschechien / Hertha BSC)
Allan McGregor (Schottland / Glasgow Rangers)
Stipe Pletikosa (Kroatien / Spartak Moskau)
Maarten Stekelenburg (Holland / Ajax Amsterdam)
Timo Hildebrand (Deutschland / 1899 Hoffenheim)
Leo Franco (Argentinien / Galatasaray Istanbul)
Heurelho Gomes (Brasilien / Tottenham Hotspur)
Marco Amelia (Italien / FC Genua)
Joe Hart (England / Birmingham City)
Steve Mandanda (Frankreich / Olympique Marseille)
Christian Abbiati (Italien / AC Mailand)
Volkan Demirel (Türkei / Fenerbahçe Istanbul)
Craig Gordon (Schottland / FC Sunderland)
Samir Handanovic (Slowenien / Udinese Calcio)
Tim Howard (USA / FC Everton)
Mickael Landreau (Frankreich / OSC Lille)
Morgan De Sanctis (Italien / SSC Neapel)
Sergio Romero (Argentinien / AZ Alkmaar)
Robert Green (England / West Ham United)
Cedric Carrasso (Frankreich / Girondins Bordeaux)
Helton (Brasilien / FC Porto)
Rui Patricio (Portugal / Sporting Lissabon)
Wladimir Gabulow (Russland / Dynamo Moskau)

Oy kullanmak isteyenler buradan devam edebilir.

Edit: Rüştü’nün olmamasını artık önemsemiyorum. Baksanıza Guillermo Ochoa bile yok.

>Cesaretin Varsa Söz Ver

Ağustos 3, 2009, 11:22 pm | haber, ozhano, sivasspor, UCL kategorisinde yayınlandı | 5 Yorum

>Bugünkü ilginç haberlerden birine Sivasspor yöneticisi Fikret Ünsal’ın verdiği söz imzasını attı. Denilen odur ki eğer Sivasspor Anderlecht’i 6-0 yenerse hayatında ilk defa uçağa bineceğini söylemiş. Büyük bir laf gerçekten uçmaktan korkan bir insan için. Tabi bu laf bu şekilde kalmasın o zaman ben de bir söz vereyim Fikret Ünsal’ın sözünün arkasına. Ben de diyorum ki Sivasspor, Anderlecht’yi 6 fark ile yensin o andan itibaren EBEDİ BİLLAH SİGARA İÇMEYECEĞİM. İnşallah yener de hem Türk futbolu Galatasaray ve Fenerbahçe’den sonra bir destan daha yazar hem de ben sigara illetinden kurtulurum. Diğer yandan var mı başka söz verecek olan. Hadi görelim cesaretinizi. Ama dikkat edin. Olmaz olmaz demeyin, olmaz olmaz 😀

>Bu da Oldu!

Ağustos 2, 2009, 12:23 pm | Futbol, gazete, haber, komik, ozhano kategorisinde yayınlandı | 3 Yorum

>Bu sefer de Sabah gazetesi arşive ekleyeceğimiz bir hatanın altına imza attı. Haberin başlığında Sercan yazılıp hemen altında Servet olarak değişmesi gerçekten çok komik olmuş. Bir de Servet yani yazılan da. “Servet” ve “yetenekli forvet”; birbirinden ne kadar uzak iki kelime. Yetenekli forvetten sonra Servet yazınca, yazıyı okurken kulağı acayip tırmalıyor. Gerçi ben de yan tarafta Elano Blumer yazacağım yerde ne alakaysa Elano Brumel yazmışım ama bunun yanında benimki çok masum bir hata olarak kalıyor. Artık ciddi ciddi bu haberleri sayfalara taşıyanların futbolla alakalı insanlar olmadığını düşünmeye başladım.

>Konsolos Alex

Temmuz 26, 2009, 12:30 am | Futbol, haber, ilginç, ozhano kategorisinde yayınlandı | 10 Yorum

> Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Üyesi Senih Gölpınar: ” Brezilya Hükümeti’nin yerinde olsam Alex’i Türkiye’ye büyükelçi olarak atardım.”

Sayın Gölpınar’ın bu sözlerinden hareketle ben de birkaç tane büyükelçi temennilerimi sunayım:

Gheorge Hagi: Romanya Büyükelçisi
Pascal Nouma: Fransa Büyükelçisi
Dean Saunders: Galler Büyükelçisi
Pierre Van Hooijdonk: Hollanda Büyükelçisi
Tony Schumacher: Almanya Büyükelçisi
Jean Marie Pfaff: Belçika Büyükelçisi
Daniel Amokachi/Jay Jay Okocha: Nijerya Büyükelçisi
Şota Arveladze: Gürcistan Büyükelçisi
Elvir Balic/Elvir Bolic: Bosna-Hersek Büyükelçisi
Pini Balili: İsrail Büyükelçisi
Ali Faryd Mondragon: Kolombiya Büyükelçisi
Jes Hogh/Brian Nielsen: Danimarka Büyükelçisi (Teşekkürler Massimo)
John Leshiba Mosheu/Fani Madida: G. Afrika Büyükelçisi (Teşekkürler Kerem)
Zoran Simovic: Karadağ Büyükelçisi
Rigobert Song: Kamerun Büyükelçisi
Stjepan Tomas/Davor Vugrinec/Milan Rapaic: Hırvatistan Büyükelçisi (Teşekkürler Yücel)
Gintaras Stauce: Litvanya Büyükelçisi
Fernando Coulibaly: Mali Büyükelçisi
Samuel Johnson: Gana Büyükelçisi
Roman Dobrowski (Kaan Dobra): Polonya Büyükelçisi
Roman Kratochvil: Slovakya Büyükelçisi
Majid Mususi: Uganda Büyükelçisi
Cevad Prekazi: Yugoslavya Büyükelçisi
Norman Mapeza: Zimbabwe Büyükelçisi

Türkiye’de hem uzun süre futbol oynayan hem de kendi taraftarınca çok sevilen yukarıda sayılan ülkelerin dışında bir ülkeye mensup olan başka hangi futbolcular vardı?

>Yapacağınız İş Olmaz Olsun!

Temmuz 14, 2009, 10:16 am | Acayip İşler, gazete, haber, ozhano kategorisinde yayınlandı | 2 Yorum

>

>Ukraynalı Lugano Derken Nerelere Geldik!

Temmuz 8, 2009, 11:10 pm | Acayip İşler, Beşiktaş, Fenerbahçe, Futbol, Galatasaray, haber, ozhano, Transfer kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

> Milliyet Lugano’yu Ukraynalı yaptı. Acaba Ukrayna pasaportu da mı var ne? Ya da haberi yazanın aklı Shevchenko’da mı kaldı?

Diğer yandan haberin etiketleri de fotoda görülmekte. Gerçekten de hem komik hem gerçekçi etiketler eklenmiş. Fenerbahçe’nin transfer teklifinde bulunduğu oyuncuların kontratlarında yazan bol sıfırlı rakamlara anlam veren Euro yazısı en büyük punto ile yazılmış. Açıkçası Fenerbahçe’nin transfer teklifinde bulunduğu oyuncunun kulübü, fiyatı doğrudan 1-2 milyon euro arttırıyor. Bir o kadar da oyuncunun kendisi. Diğer takımlarda da özellikle yabancı transferlerinde böyle durumlar oluyor ama Fenerbahçe’de bir başka oluyor bu artışın miktarı. Ama hiçbir diyecekleri laf olmamalı. Zamanında kendileri üstlerine yapıştırdılar bu etiketi şimdi de sökemiyorlar ya da daha doğrusu sökme gibi bir dertleri yok. Çünkü en çok övündükleri şey ” Biz kimi istersek parası neyse verir söke söke alırız.” Bu gerçekten doğru. Ama bardağın boş tarafına bakınca da “Alacakları oyuncunun kulübü oyuncuyu 3e satacaksa fiyatı doğrudan 4-5’e çıkarıyor. “Haklısın ağam, haklısın paşam, sen istediğini alırsın” deyip “kazı bulduk yolalım.”anlayışına bürünüyorlar ve kıs kıs gülüyorlar arkalarından.

Öbür taraftan Beşiktaş da bu sezon Fenerbahçe’nin yolundan hızla ilerliyor. Tabata için ortalıkta dolaşan rakamlar, tamam Tabata iyi bir oyuncu da, doğruysa Demirören de iyice çıldırdı demektir.

Galatasaray ise bonservisi olmayan ya da performans olarak düşüşte olan oyuncuları alıp parlatma amacında görünüyor iki sezondur. Aldıkları oyuncuların bireysel başarılarını gözönünde bulundurursak bu açıdan amaçlarına ulaştılar. Gerçekten şu anda hem Baros hem de Kewell tekrar Avrupa’ya “Biz daha ölmedik.” mesajını verdiler, Meira ise 2 milyon Euro karla Zenit’e gönderildi. Bir de şu Lincoln illetinden kurtulabilseler iyice rahatlayacaklar. Ama kimse Lincoln’e saldırmasın. Onu tepemize hem yöneticiler hem de biz çıkardık. Onun yüzünden ona gösterilen sevgiyi gerçekten hakedenler geri planda kaldı. Kaç maçta Emre Aşık’a Lincoln’e gösterilenin yarısı sevgi gösterildi? GS taraftarını senelerce mutlu eden, coşturan, tekmeye kafa sokmaktan çekinmeyen Hasan Şaş’ı iki maçta silen bu taraftar değil mi? Çok yanlış yaptı Galatasaray taraftarı geçen sezon. Ama Şaş ne kadar büyük bir GS’liymiş ki GS’den ayrılınca takım aramadı, servetine servet katmayı düşünmedi ve “Eğer GS yoksa futbolu bırakıyorum.” dedi. Şaş’ın geçen sezon geçirdiği sakatlıktan kimse söz etmedi. O dönemde aldığı kilolar kendisinin sonu oldu. Bu haldeyken bu adamı sahaya, taraftarın önüne atan Bülent Korkmaz, Şaş’a göre daha suçludur kanımca. Ama ne olursa olsun ne Şaş ne de Korkmaz kendilerine yapılanların haketmedi.

Son olarak Galatasaray 1-0 Casablanca, Leverkusen 2-0 Al Ahly. Biz, bir iki maç seyredip futbolcuları göğe çıkarıp sonra yerin dibine sokmayı çok severiz. Ama Emre Çolak’a bayıldım bu akşam. Özellikle kendine olan güveni, topu ayağına alıncaki çevre kontrolü hareketleri ve pas alışverişlerindeki yeteneği 17 yaşındaki Emre Belözoğlu’nu gözümün önüne getirdi. Çok dikkat etmek gerekiyor bu gence. Eğer taraftar gereğinden fazla alaka gösterirse, bir de Emre buna bakıp “Ben oldum” derse çok sıkıntı olur çok. Aman nazar değmesin.

Neyse, bir haberden nerelere geldik ya!

>Bu Gazeteler Laftan Anlamıyorlar: Tuncay Transferi

Temmuz 2, 2009, 12:43 am | EPL, Fenerbahçe, Futbol, haber, ozhano, Transfer kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum

> Haber şu:

“Birçok İngiliz kulübü peşinden koşturan Tuncay’ın, eski kulübü Fener’e döneceği öne sürüldü.

Tuncay’ın Premier League’i bırakarak F.Bahçe’ye döneceği öne sürüldü. Millî futbolcunun Kanarya’ya dönmek istemesi, önümüzdeki yaz düzenlenecek Dünya Kupası’nda kesinlikle forma giymek istemesine bağlandı. İngiltere’de yayın yapan The Northern Echo adlı gazetede yeralan haberde, MBoro futbolcunun, aralarında Liverpool, Chelsea, Aston Villa, Fulham gibi ekiplerin de bulunduğu İngiliz kulüplerinden gelen teklifleri reddederek, 2000-2007 yılları arasında forma giydiği Fenerbahçe’ye döneceği öne sürüldü. Bu sezon küme düşen M’Boro takımının yaz kampının önümüzdeki Pazartesi günü başlayacağı, bu nedenle de Tuncay’ın yeni sezonda hangi takımda forma giyeceğinin kısa süre içerisinde belirlenmesinin beklendiği ifade edildi. “

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’a bu soru şu şekilde yöneltilmişti: “Tuncay ya da Aurelio’nun tekrar Fenerbahçe’ye dönme ihtimali nedir?” Verdiği cevap ise: “Takımımızdan bonservis bedelsiz olarak başka takımlara giden oyuncuları bonservis ücreti ödeyerek almak aptallık olur. Eğer bonservisleri ile ilgili bizim açımızdan herhangi bir sorun oluşturmayacak durumları olursa bu iki oyuncuyla da oturup konuşuruz, ikisine de kulübün kapıları sonuna kadar açıktır.”

Eğer bu haberde belirtildiği gibi Tuncay Fenerbahçe’ye geri dönüyorsa üç ihtimal var: Ya M. Boro Tuncay için Fenerbahçe’den herhangi bir bonservis bedeli istemeyecek ya M.Boro’nun belirlediği bonservis bedelini Tuncay kendi cebinden ödeyecek veyahut Aziz Yıldırım tükürdüğünü yalayıp bonservis ücretini takır takır ödeyecek Tuncay’ın ve takıma tekrar dahil olmasını sağlayacak.
Tabi bu arada kendi duyduklarım da var Tuncay ile ilgili. Ben de kendi haberimi yazayım. Tuncay’ın Türkiye’ye dönmeye hiç mi hiç niyeti yok. İngiltere’de kafası rahat. Stres falan filan hiç yok çünkü. Türkiye’ye gelip eski stresli günlerini tekrar yaşamak istemiyor. İçinde geri dönüp sağlam rakamların altına imza atma isteği çok fazla ama rahatından da vazgeçemiyor Avrupa’nın. Haberin doğru olan yanı Dünya Kupası’nda Milli Takım’da olabilmek için oynayacağı bir takıma gidebilmek. Ama bu takım Türkiye’den değil. Diğer taraftan şu anki duruma bakılırsa Milli Takımın Şampiyonaya katılmama olasılığı katılma olasılığına göre çok çok fazla. Habere bakılırsa Türkiye, Dünya Kupası’na katılmayı garantilemiş gibi duruyor. İnşallah olur ama ben çok umutlu değilim şampiyonaya katılacağımızdan. Bir de habere göre Tuncay Chelsea, Liverpool’dan gelen teklifleri reddetmiş. İddia ediyorum Chelsea ya da Liverpool takımıyla anlaşıp Tuncay’a gelsinler Tuncay boş mukaveleye imza atar. Milleti hakikaten enayi zannediyor bu haberi yazanlar. Neyse bekleyelim görelim bakalım Tuci nereye imza atacak?

Süren’i Kim İşletti?

Mayıs 16, 2009, 12:38 am | Futbol, Galatasaray, haber, ozhano, teknik direktör kategorisinde yayınlandı | 2 Yorum

“Galatasaray’ın 13 Mayıs Çarşamba günkü Divan Kurulu toplantısında en ilginç açıklamalardan birini eski başkanlardan Faruk Süren yaptı. Süren, “Scolari’nin menajerinden bana bir e-mail geldi. Galatasaray’da seve seve çalışabileceklerini bildiriyordu. Bu e-mail’i hemen Başkan Adnan Polat’a yönlendirdim” dedi.

Scolari, Brezilya Milli Takımı ile 2002’de Dünya Kupası’nı kazandıktan sonra Portekiz’in başına geçti. 2006 Dünya Kupası ve Euro-2008 finallerinde Portekiz’i yönettikten sonra bu sezon başında Chelsea ile yıllık 6 milyon pound ücret karşılığında anlaştı. Ancak 7 ay dayanabildiği Londra ekibinden Şubat başında kovuldu.

Chelsea’den 7.5 milyon pound tazminat alan Scolari, 2006 yazında Fenerbahçe’nin de gündemine gelmiş; yıllık 5 milyon euro talep ettiği öne sürülmüştü.”

Sporx

Faruk Süren gerçekten Galatasaray tarihindeki en önemli başkanlardan. Çok da severim kendisini. Ağırlığı olan, boşa konuşmayı sevmeyen bir insandır bildiğim kadarıyla. Habere fazla inanmadım ama eğer böyle bir şey olduysa ve sayın başkan bunu aleni şekilde anlattıysa ben bir şey demiyorum. Acaba kim işletti, spam mail mi geldi ne oldu. Başkan da hemen balıklama atlamış.

Editsel Hareket:

“Bu gelişmeler üzerine site editörü, Faruk Süren’e konuyla ilgili sorularını yöneltti. Süren, Scolari’nin menajerinden kendisine bir e-mail geldiğini doğrularken, bu e-mail’i de Adnan Polat’a ilettiğini söyledi.
Süren, Scolari’nin menajeri Vagelis’in, Yunanistan’da okuyan yeğeninin arkadaşı olduğunu ve bir sohbette Vagelis’in, Galatasaray ile temasa geçmek istediğini söylediğini, yeğenini de kendisiyle bağlantısını sağladığını dile getirdi. Süren söz konusu e-mail’de yazılanlarla ilgili ise şunları ifade etti:
“Vagelis e-mail’inde Scolari ile görüştüğünü, Portekizli teknik adamın Galatasaray’da çalışmak istediğini ve kulüple bağlantıya geçmek istediğini yazıyordu. Ben de bu e-mail’i Başkan Adnan Polat’a gönderdim. Adnan Polat’tan bu konuyla ilgili şu ana kadar bana bir yanıt gelmedi. Ben burada yalnızca Galatasaray’a faydası olabileceği düşüncesiyle aracılık yaptım. Bundan sonra ne olur tam olarak bilemem.”

Hayır, böyle bir olay gerçekten olmuşsa ve mail de menajerine aitse yakında facebooktan, msnden, futbolcu ve teknik direktör görüşmeleri de başlar. Artı beş soru aklıma takıldı doğal olarak:
1. Scolari neden bizi istiyor? (Tamam büyüklüğümüz tartışılmaz ama bir yanda da gerçekler var:))
2. Adnan Polat ulaşılamaz biri mi ki üç önceki başkanımızı araya koyuyor?
3. Vagelis madem Süren’in yeğeninin arkadaşı, telefon numarasını neden almıyor Süren’in de mailini alıyor? Parası mı yok acaba?
4. Galatasaray’ın mali durumundan haberi var mı? (Böyleleri Türkiye’ye boşuna gelmez. Ya para ya da tatil. Ben de bu soruyu transfer ücreti bakımından soruyorum)
5. Bu Yunanlı zangoç bizimkilerle kafa yapmış olmasın?

>Süren’i Kim İşletti?

Mayıs 16, 2009, 12:38 am | Futbol, Galatasaray, haber, ozhano, teknik direktör kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

> “Galatasaray’ın 13 Mayıs Çarşamba günkü Divan Kurulu toplantısında en ilginç açıklamalardan birini eski başkanlardan Faruk Süren yaptı. Süren, “Scolari’nin menajerinden bana bir e-mail geldi. Galatasaray’da seve seve çalışabileceklerini bildiriyordu. Bu e-mail’i hemen Başkan Adnan Polat’a yönlendirdim” dedi.

Scolari, Brezilya Milli Takımı ile 2002’de Dünya Kupası’nı kazandıktan sonra Portekiz’in başına geçti. 2006 Dünya Kupası ve Euro-2008 finallerinde Portekiz’i yönettikten sonra bu sezon başında Chelsea ile yıllık 6 milyon pound ücret karşılığında anlaştı. Ancak 7 ay dayanabildiği Londra ekibinden Şubat başında kovuldu.

Chelsea’den 7.5 milyon pound tazminat alan Scolari, 2006 yazında Fenerbahçe’nin de gündemine gelmiş; yıllık 5 milyon euro talep ettiği öne sürülmüştü.”

Sporx

Faruk Süren gerçekten Galatasaray tarihindeki en önemli başkanlardan. Çok da severim kendisini. Ağırlığı olan, boşa konuşmayı sevmeyen bir insandır bildiğim kadarıyla. Habere fazla inanmadım ama eğer böyle bir şey olduysa ve sayın başkan bunu aleni şekilde anlattıysa ben bir şey demiyorum. Acaba kim işletti, spam mail mi geldi ne oldu. Başkan da hemen balıklama atlamış.

Editsel Hareket:

“Bu gelişmeler üzerine site editörü, Faruk Süren’e konuyla ilgili sorularını yöneltti. Süren, Scolari’nin menajerinden kendisine bir e-mail geldiğini doğrularken, bu e-mail’i de Adnan Polat’a ilettiğini söyledi.
Süren, Scolari’nin menajeri Vagelis’in, Yunanistan’da okuyan yeğeninin arkadaşı olduğunu ve bir sohbette Vagelis’in, Galatasaray ile temasa geçmek istediğini söylediğini, yeğenini de kendisiyle bağlantısını sağladığını dile getirdi. Süren söz konusu e-mail’de yazılanlarla ilgili ise şunları ifade etti:
“Vagelis e-mail’inde Scolari ile görüştüğünü, Portekizli teknik adamın Galatasaray’da çalışmak istediğini ve kulüple bağlantıya geçmek istediğini yazıyordu. Ben de bu e-mail’i Başkan Adnan Polat’a gönderdim. Adnan Polat’tan bu konuyla ilgili şu ana kadar bana bir yanıt gelmedi. Ben burada yalnızca Galatasaray’a faydası olabileceği düşüncesiyle aracılık yaptım. Bundan sonra ne olur tam olarak bilemem.”

Hayır, böyle bir olay gerçekten olmuşsa ve mail de menajerine aitse yakında facebooktan, msnden, futbolcu ve teknik direktör görüşmeleri de başlar. Artı beş soru aklıma takıldı doğal olarak:
1. Scolari neden bizi istiyor? (Tamam büyüklüğümüz tartışılmaz ama bir yanda da gerçekler var:))
2. Adnan Polat ulaşılamaz biri mi ki üç önceki başkanımızı araya koyuyor?
3. Vagelis madem Süren’in yeğeninin arkadaşı, telefon numarasını neden almıyor Süren’in de mailini alıyor? Parası mı yok acaba?
4. Galatasaray’ın mali durumundan haberi var mı? (Böyleleri Türkiye’ye boşuna gelmez. Ya para ya da tatil. Ben de bu soruyu transfer ücreti bakımından soruyorum)
5. Bu Yunanlı zangoç bizimkilerle kafa yapmış olmasın?

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.
Entries ve yorumlar feeds.