>Gelecek Diyorlar Demiştik, Buyrun Geldi İşte!!!

Haziran 30, 2009, 11:39 pm | Ankaragücü, Futbol, ozhano, Transfer, TSL kategorisinde yayınlandı | 3 Yorum

>”Anlaştık, yalan haber değil, bekleyin, geliyor.” diyorlar demiştik. Hatta ben de inanmamıştım ilk başta. Herkes transfer yalanı dedi, kombine satmak için dedi. Buyrun geldi işte.

Zamanında verdiğin bilgiler için sağol hasta Ankaragücü taraftarı Tuğrul…
Artık spikerlerden şu cümleleri duymaya hazır olun:
“Ceyhun Eriş topu orta sahada aldı sağına soluna baktı daha boş pozisyondaki Cihan Haspolatlı’yı gördü, şimdi top Cihan’da, Cihan karşısındaki rakibini geçti sıfıra inerken ortaaaaaaa, Vassell göğsüne aldı, vurdu ve gggooooolllllllll. Dakika(…)Asist Cihan Haspolatlı, golün adı Darius Vassell; (……) 0 Ankaragücü 1” 🙂
Maç sonunda Darius Vassell ile yapılan röportajda: “Bu deplasmana gelirken puan ya da puanlar almayı hedefliyorduk. Allaha şükür galip geldik. Kümede kalma yolunda önemli bir galibiyet aldık. Bu galibiyeti ilk önce aileme sonra büyük Ankaragücü taraftarına armağan ediyorum.” (Hemen kendimize benzeteceğiz ya!)
Vassell’in teknik direktörü Hikmet Karaman mı olacak şimdi? Allah’ım inanamıyorum ya! Adam sahada iken kenardan biri avazı çıktığı gibi bağırıyor. Vassell bakıyor, teknik direkörü Hikmet Karaman. Malum hocanın eli kolu ağzı burnu ayrı oynayan bir tipi var. Alışması için bayağı zamana ihtiyacı olacak Vassell’in. Belki de ilk başta Allahım nereye düştüm acep ben diyecek.
(Fotolar atlantis’ten gelen adam’dan. Teşekkürler kendisine.)

>"Ben Hiç Büyük Takımda Oynamadım ki Amca!!!"

Haziran 30, 2009, 3:56 pm | Acayip İşler, Fenerbahçe, Futbol, ozhano, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | 3 Yorum

> Fenerbahçe´nin İspanyol futbolcusu Daniel Güiza‚ ´´Türkiye´de devam etme niyetinde değilim. La Liga´ya dönmek istiyorum. Valencia daha hoşuma giden bir kulüp´´ açıklamasında bulundu. İspanya´nın güneyinde ailesinin yaşadığı Jerez kentinde tatil yapan Güiza‚ Valencia bölgesinin spor gazetelerinden Superdeporte´de yer alan açıklamalarında Fenerbahçe´yi bırakmak istediğini net bir şekilde dile getirdi. ´´Kariyerinde hiç büyük takımda oynamadığını‚ Valencia´da oynamaktan mutluluk duyacağını´´ belirten Güiza‚ ´´Eğer zamanı gelirse‚ bir anlaşmaya varmak için konuşuruz. Ama ben çok fazla sorun yaratmayacağım´´ dedi. ´´Eğer Valencia benimle ilgilenirse ben gözüm kapalı giderim´´ diyen Güiza‚ Valencia´da oynayan ve ´´benim için bir baba´´ diye tanımladığı Marchena´nın kendisi gibi Endülüslü olduğunu ve onun sözlerini dinlediğini ifade etti. Bu arada Türk liginin ´´karışık´´ sahalarının da ´´Güney Afrika´daki gibi sulanmamış ve kuru´´ olduğunu ileri süren İspanyol futbolcu‚ ´´İspanya gibisi yok´´ şeklinde konuştu. Güiza‚ Fenerbahçe´de uyum sorunu çekmesine rağmen ilk sezonunda 15 gol atmasının kötü olmadığını kaydetti. Öte yandan Superdeporte gazetesinde Valencia´nın yeni forvet oyuncusu kim olsun şeklinde taraftarlar arasında yapılan ankette Negredo´dan sonra taraftarların ikinci tercihinin Güiza olduğu görüldü. Kaynak: A.A.

Ne kadar ezeli rakibimiz de olsa aynı zamanda ebedi dostumuz olan Fenerbahçe için söylediği bu sözler Güiza’nın nasıl bir futbolcu karakterine sahip olduğunu gözler önüne seriyor. Özellikle kariyerinde hiç büyük takımda oynamadığını söylemesi artık Fenerbahçeli dostlarımızı kızdırır mı yoksa “ Doğru söylüyor, Fenerbahçe’de hiç top oynamadı ki bu herif” esprileri ile sinirlerini göstermemeye mi çalışırlar onu bilemiyorum. Açıkçası ben çok eğleniyorum onun bu açıklamalarından ama Fenerbahçelilerin eğlenmeyeceği kesin. Adam neredeyse yalvaracak beni kurtarın buradan diye. Üstelik pazarlama işini de kendi yapıyor. Şu an Güiza’nın en çok istediği şey David Villa’nın transferi. Ama sanırım Valencia ciddi bir şekilde düşünmüyor Güiza transferini ya da sağlam paralar teklif etmeyecektir Fenerbahçe’ye. Yöneticilerin ilk aklındaki isim Negredo imiş. Açıkçası izlediyseniz Güiza’yı ona katlar bu adam.

Takıldığım diğer bir yer de ilk sezonda 15 gol atmış olduğunu söylemesi. Cidden 15 gol attı mı bu Güiza? Antreman maçlarında attığı golleri falan da sayıyor olmasın. Eğer resmi maçlarda 15 golü bulduysa helal olsun aldığı para, bu Fenerbahçeli dostlarımız çok yüklenmişler Güiza sana. Bu paraya anca bu kadar gol atılır değil mi?

Merak edip baktım transfermarkt.co.uk’tan, 50 resmi maçta (Türkiye ligi, Türkiye Kupası, Şampiyonlar ligi+öneleme) 16 golü var. Yalanı yok Güiza’nın. O zaman bu adama bu kadar sallamaya ne gerek var. Baros da 43 maçta 26 gol atmış. Bu arada Harry Kewell da 39 resmi maçta 13 gol atmış, 7 asist yapmış. Bobo ise 44 maçta 19, Holosko ise 48 maçta 15 gol atmış, 9 asist yapmış. Fenerliler’in ilahı Alex ise 40 maçta 17 gol atmış, 19 asist yapmış. Gerçekten ilah olmayı da hakediyor şu performansı ile. Tello ise 60 maçta 9 gol 26 asist ile katkı sağlamış takımının lig ve kupa şampiyonluğuna. Velhasıl-ı kelam abartılacak kadar kötü bir performansı yokmuş Güiza’nın. Saydıklarım arasında tek fark şu anki takımlarına geldiklerinde ödenen bonservis ücretleri ve kendilerine ödenen paralar arasındaki farklar. Sanırım Fenerbahçe taraftarı için de sıkıntı bu andan itibaren başlıyor:”Adamlar sakatlıktan yeni çıkmış, kariyeri bitmiş, ismi duyulmamış Harry Kewell, Milan Baros,Tello vs gibi isimleri üçe beşe alıyorlar, herifler takır takır gol atıyor,asist yapıyor,yürekten oynuyorlar biz İspanya La Liga’nın gol makinesini alıyoruz, bonservisi ve kendisi için neredeyse kulübün anahtarını vereceğiz, adam traş makinesi çıkıyor. Paramızla rezil oluyoruz nasıl iş bu!” diyorlar.

Fotomaç vb. gibi sallama haber yapan gazetelerde yayınlansa bu röportaj inanmazdım ama Kaynak: Anadolu Ajansı. Gerçi ajans da haberi Superdeporte diye bir gazeteden almış, onların yazdıkları gerçek mi denilebilir ama Konfederasyon Kupası üçüncülük maçından sonra kendini pazarlamaya çalışan bir futbolcunun yukarıdaki röportajı vermiş olma ihtimali olmama ihtimaline göre kat kat yüksektir kanımca.

Diğer taraftan ben bu Güiza’da artık tamamen Küçük Emrah’ı görmeye başladım. Bir aralar “4 aydır seks yapmadım.” diye ortaya çıkmıştı. O zaman Cenky’nin buna yorumu şöyle olmuştu. Yaaazzzzıkkkk demiştik bu lafı üzerine Güiza’nın. Şimdi de “Ben hiç büyük takımda oynamadım.” diye çıktı ortaya. Tam Küçük Emrah ya. Hayatında olmayan şeyleri devamlı kendini acındırarak anlatıyor. Yakında sahada Mateja Kezman gibi “help me” diye bağırmaya başlarsa hiç şaşırmam.

Sözün özü Fenerbahçe madem bu zamana kadar Güiza’ya büyüklüğünü gösteremedi Türkiye’ye gelince göstermelidir. Ama nasıl gösterir, bunun şeklini size bırakıyorum.

Aslında şöyle bir soru sorulabilir:
Fenerbahçe Güiza’ya “Büyüklüğünü” Nasıl Göstermeli?
(Foto Bobiler’den alıntıdır.)

>Hidayet’in Yolu #2

Haziran 30, 2009, 3:37 pm | NBA, Orlando Magic, Portland TBlazers kategorisinde yayınlandı | 4 Yorum

>“Otis Smith’in yaptığı yeni kontrat teklifini kabul etmediğine göre, Hidayet’e gelen teklif 30-35 milyon civarında 4 ya da 3+1 takım opsiyonlu bir teklifti. Tahminen en fazla 7 – 8 – 9 -10 diye giden ve son senesi garanti olmayan bir teklifle geldi Smith. Bu Hidayet’i rahatsız etmiştir. Onun arzusu en az 4 yıllık ve 38-40 milyon civarında garanti bir kontrat diye tahmin ediyorum aylardır konuşulanlardan. Ortada bir Corey Maggette gerçeği var keza. 5 sene ve 50 milyonluk bir kontratı Maggette alıyorsa Hidayet’in onu referans almasında bir sorun göremiyorum. Yani mantık olarak Hidayet’in istediği kontrat en az 4 yıl ve 8-9-10-11 milyon şeklinde ya da sabit 9-10 arası bir mebla ile yine 4 yıllık ya da e az 9-9-9-9-9 şeklinde devam eden 5 yıllık bir kontrat olmalı. Şahsi kanaatim kesinlikle absürd veya uçuk bir kontrat değil Hidayet’in talep ettiği. Bu tarz bir teklifle gelmiş olsa Smith, asla geri çevrilmezdi.”

Bu satırları geçen cuma günü yazmışız. Bugün John Denton Florida Today’de açıkladı Hidayet’e gelen teklifi: 4 sene ve 35 milyon değerinde bir kontrat önermiş Smith Hidayet’e. Aynen tahmin ettiğimiz gibi, tatminkar olmayan bir teklif, büyük ihtimalle son senesi de garanti değildir. Üzerine kabul görmeyince, daha fazlasını veremeyiz diyip Carter’ı ve kontratını alıp, kadronun geri kalanını 2.sınıf adamlarla doldurma kararı ne kadar doğru onu off-season hamleleri sonunda irdeleriz.

Yarın sabah TSİ 07:01 itibariyle gündeme bomba gibi düşecek serbest oyuncu imzaları ve sign and trade hamleleri. İki sene önce Lewis’in 12:01’de Orlando ile imzalaması gibi, bu sene de Hidayet gidebilir yasağın kalktığı ilk dakikalarda Umarım dizimizi dövmeyiz Orlando taraftarlı olarak.

Bir de Andre Miller’la Portland’ın ilgilendiği haberi var ki hayrete düştüm. Portland Miller ya da Hidayet’e yönelerek gelecek için yönünü çizecek. Keza onlara topu paylaşan, arkadaşlarını oynatan bir adam gerek, topu evine kadar götürmeye çalışıp potadan başka bir şey düşünmeyen bir adam değil. Hidayet Portland’a imza atmayabilir, belki başka takıma da gidebilir ama Miller’ı orada görmek, o gençlere, o güzide takıma yazık olacağını düşünmek çok acı.

Hidayet’in Yolu

>Habere gel!

Haziran 30, 2009, 11:17 am | Acayip İşler, Futbol, Sıkıntı, volkanbk3 kategorisinde yayınlandı | 5 Yorum

>Bu sefer de muhteşem bir haber Milliyet’ten geldi. Volkan yıllık ücretinin arttırılması konusunda diretiyor. Haklı da. Kariyer olarak bunu hakettiğini söyleyebiliriz. Deivid ne yapıyor ki ondan daha yüksek ücret alıyor? Veya Edu? Volkan ise son Avrupa Şampiyonası’nı üçüncü bitiren takımın kalecisi! Yanılmıyorsam da Hırvatistan maçında penaltı tutmamış mıydı bu adam? Londra’daki Arsenal maçında kalesini gole kapayıp, son hazırlık maçımız olan Fransa karşısında da nefis bir oyun sergilemişti. Ama yönetim Volkan’ın karakterine, maç içindeki agresifliğini baz alarak ücretinde arttırıma gitmiyorsa yine haklılar. Takımını bu kadar çok yakan bir kaleci var mı başka? Zaten Daum da istemiyor Volkan’ı. Onu görünce korku tüneline giriyor Daum!

Neyse Milliyet kaynaklı, sporx’te yayınlanan haber şöyle bitiyor…

“…Volkan’ın Mikanos’ta tek başına tatil yaptığı, denize girip güneşlendiği öğrenildi.” Ya bir insan adada başka ne yapabilir ki? Bunu öğrenince eline ne geçer ki insanın. Volkan’ın denize girip güneşlendiği beni neden ilgilendirsin ki spor sayfasında…

sevgiler volkanbk3

>Gördüğüm En Güzel Messi-Ronaldo Değerlendirmesi

Haziran 30, 2009, 7:46 am | Futbol, La Liga, Nevresim Takımı kategorisinde yayınlandı | 8 Yorum

>Başlıkta dediğim gibi, en güzeli bu arkadaş. Kafamızdan geçirip de bir türlü satırlara dökemediğimiz o kelimeleri klavyeyle buluşturmuş alengir. Bu blogda uzun süre tartıştık Messi mi Ronaldo mu diye. Tartışmaya katılan çoğu kişinin düşüncesiydi iticiliği. Bu tatil sezonunda Ronaldo Los Angeles’ı sıradan geçirirken Messi ile ilgili Arjantin Milli Takımı dışında tek haber okumadık. Ronaldo hazretleri 94 milyona Real’e transfer olmuş ve kulüpler anlaşmışken bile Madrid’e teşrif etmediler. O an tatilden ve tatildeki mezelerden daha önemli bir şey yoktu onun için. Messi ise aynı günlerde sırasıyla Arjantin ve İspanya’da detayları açıklanmayan şekilde hayır işleri ile meşguldü. İşte 2 oyuncu arasındaki en büyük fark bu. Biri mütevazi ve ağırbaşlı, öteki kibirli ve şımarık.

Şuradan alengir’in Nevresim Takımı’na işlediği son Messi – Ronaldo kıyaslaması motifine ulaşabilir, gülebilir ya da ben gülerken de düşünenlerdenim edasıyla üstüne uzun uzun düşünebilirsiniz.

>NBA’de Top 10 Serbest Oyuncu

Haziran 29, 2009, 5:27 pm | NBA kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>NBA.com’dan John Schuman’ın yazısı. Kendine göre, 1 Temmuz’da başlayacak transfer sezonunda, bu sezon serbest kalabilecek oyuncuları listelemiş, ilk 10’u yorumları ve istatistikleri ile vermiş, sonrakileri sıralamış sadece. Vaktim olsa çevirip koyardım ancak sadece linkini verebiliyorum şimdilik. Fena bir yazı değil piyasayı görmek açısından, bir bakın derim.

No reason to think frugally with these 10 free agents

İlk 10’dan sonrasını şuraya yapıştırıvereyim gitmeden 😀

11. Ben Gordon, SG, Chicago
12. Shawn Marion, PF, Toronto
13. Mehmet Okur, C, Utah (Early Termination Option)
14. Rasheed Wallace, C, Detroit
15. Jason Kidd, PG, Dallas
16. Andre Miller, PG, Philadelphia
17. Anderson Varejao, PF, Cleveland (Player Option)
18. Mike Bibby, PG, Atlanta
19. Allen Iverson, SG, Detroit
20. Glen Davis, PF, Boston (Restricted)
21. Raymond Felton, PG, Charlotte (Restricted)
22. Ramon Sessions, PG, Milwaukee (Restricted)
23. Brandon Bass, PF, Dallas
24. Kyle Korver, SF, Utah (Early Termination Option)
25. Marcin Gortat, C, Orlando (Restricted)

>Bu mudur yani!

Haziran 29, 2009, 4:17 pm | Acayip İşler, Sıkıntı, volkanbk3 kategorisinde yayınlandı | 3 Yorum

>Resmi büyük görmek için lütfen resmin üstüne tıklayınız.

Türkiyenin en büyük spor haber portalı olabilirler. Ama en iyisi değiller. Olamayacaklar. Türkiyenin en iyi spor portalı hiç olamayacak belki de. Neden mi? Haberin hızı gazetecilikte çok önemlidir. Ne kadar yayın kuruluşundan önce yayınlarsan o kadar iyisindir. Özellikle bu internet haberciliğinde çok geçerli bir durum. Ama seni kalıcı yapacak olan hızın değil kalitendir, güvenilirliğindir. İnternet gazeteciliği hıza dayalı devam ettiği sürece bizimle daha çok ‘.aşak’ geçerler…

>Olasılıksız

Haziran 29, 2009, 2:23 pm | Hayat, Kitap kategorisinde yayınlandı | 5 Yorum

>Olasılıksız Amerikalı yazar Adam Fawer’ın şu ana kadar yazdığı iki kitabından ilki. Olasılıksız sayesinde kazandığı milyonları koyacak yer bulabildi mi bilmiyorum ama ben bu kitabı kitaplığımın en güzide yerlerinden birine, tekrar tekrar okumak üzere, yerleştirdim. 472 sayfalık kitabı sadece dün toplamda 8 saatte okuyarak bir çırpıda bitirdim. Böylesine okuduğum son kitap Dan Brown’ın Melekler ve Şeytanlar kitabıydı. Ziyadesiyle zevk aldım Olasılıksız’dan. Hep kafamda beliren soru işaretlerinden biriydi anlattığı, çözüldü mü, tabii ki hayır ama farklı bir bakış açısı getirdi bu soruya orası kesin. Özellikle ilk 200 sayfasındaki bilgi sağanağı muhteşemdi. Kuantum Fiziği’nden, matematik tarihine, psikolojiye bir çok yeni bilgi edindim kitaptan. Sürükleyiciliği enfesti. Karakterlerin içine fazla düşmeden ama onları yeterince tanıtarak her biriyle bizi aşina etmesi tam bir ustalık ürünü. Fawer’ın bu romanı 4 senede yazdığını düşününce o kadar da olsun diyor insan. Fawer’ın 2. kitabı da Empati imiş. Demek ki benim alacağım ilk kitabın adı belli. Bu arada Dan Brown”ın adını ve konusunu sır gibi sakladığı 5. kitabını bekliyoruz, bakalım ne zaman çıkacak. Ha Dan Brown demişken Olasılıksız’ın çevirmeni Şirin Okyayuz Yener bence kitabın teknik bilgi gerektiren kısımlarını çok iyi çevirmiş olsa da, devamlılık gerektiren ve günlük hayattan alıntı olan bölümlerinde Dan Brown çevirileri yapan Petek Demir’e göre daha geride kalmış gibi geldi. Genel itibariyle iyi bir çeviri olsa da yine de Petek Demir’i aradım diyebilirim. Yakında filmini çekerler bunun, uzun da olur bayağı.

Kitap imzalayan zat Adam Fawer

>Kobe’nin Ayakkabıları

Haziran 29, 2009, 12:07 am | NBA, reklam kategorisinde yayınlandı | 3 Yorum

>

http://www.youtube.com/get_player

Malum reklam kokan bir hareket bu da ama gerçekten bu atlayışı yapmış mıdır?

Kobe’nin Ayakkabıları

Haziran 29, 2009, 12:07 am | NBA, reklam kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

http://www.youtube.com/get_player

Malum reklam kokan bir hareket bu da ama gerçekten bu atlayışı yapmış mıdır?

>Vassell Cidden Ankaragücü’ne mi?

Haziran 27, 2009, 11:17 pm | Ankaragücü, Futbol, ozhano, Transfer, TSL kategorisinde yayınlandı | 2 Yorum

> Darius Vassell. Adamı fazla anlatmaya gerek yok. Hem Manchester City’de hem de İngiltere Milli Takımı’nda oynayan siyahi futbolcu. Vassell ile ilgili geçen hafta içinde Ankaragücü ile görüştüğüne dair çok sayıda haber çıktı. Açıkçası hiç mi hiç inanmadım. Sonuçta Vassell yani. Mübarek tank gibi adam. Yaşı daha 29. Bugün ben yeni bir takıma gitmek istiyorum dese neredeyse tüm premier lig takımları talip olur kendisine. Yaşı da genç. Hadi 35 den gün alsa o zaman biraz daha ihtimal vereceğim ama. Ancak bugün bir arkadaşım geldi Ankara’dan. Doğuştan Ankaragücü taraftarıyım diyenlerden. Sadece taraftar olmakla kalmayıp farklı olayları da var kulüp içerisinde anladığım kadarıyla. Ağabeyi Ankaragücü adına Fransa’da futbolcu avında dediğine göre. İnsanın inanası gelmiyor ama yönetim ile yakın ilişkilerinin olduğu Musa Demir ile Fatih Mert ile falan telefon konuşmalarına şahit olmamdan belli. Valla onun söylediği, bu olay kesinlikle doğru. İletişime geçilmiş, yöneticiler İngiltere’ye yollanmışlar ve şu anda Vassell ile anlaşılmış bonservis için City yönetimi ile görüşülüyormuş. Hatta Vassell ile birlikte Fulham’dan da iki futbolcu ile görüşülüyormuş. Aslında ne süper olur şu Vassell Ankaragücü’ne gelse. Büyük denilenlerden biri Paulsen’i ikna edeyim diğeri Babel’i alayım öbürkü de Tevez’i!!! kandırayım derken Vassell bir bakmışsın Ankaragücü’nde. Söylediğinde ona tek sözüm oldu: “Hadi leyn gelir mi hiç?” Gelirse giyeceğim Ankaragücü formasını gideceğiz birlikte imza törenine. Açıkçası hala daha gelmeyeceğini daha yüksek ihtimalle düşünüyorum. Aslında gelmese bile Ankaragücülü yöneticilerin bu futbolcu için çaba harcamaları bile Anadolu takımlarının transfer politikalarının değişmesi ve daha cesur yönelimlere girmeleri açısından beni çok umutlandırdı. Neyse büyük ihtimalle siz de Vassell’in gelip gelmeyeceği konusunda benimle aynı şeyi düşünüyorsunuzdur. Ama ya gelirse…

“Ceyhun Eriş topu orta sahada aldı sağına soluna baktı daha boş pozisyondaki Cihan Haspolatlı’yı gördü, şimdi top Cihan’da, Cihan karşısındaki rakibini geçti sıfıra inerken ortaaaaaaa, Vassell göğsüne aldı, vurdu ve gggooooolllllllll. Dakika(…)Asist Cihan Haspolatlı, golün adı Darius Vassell; (……) 0 Ankaragücü 1” 🙂

Maç sonunda Darius Vassell ile yapılan röportajda:
“Bu deplasmana gelirken puan ya da puanlar almayı hedefliyorduk. Allaha şükür galip geldik. Kümede kalma yolunda önemli bir galibiyet aldık. Bu galibiyeti ilk önce aileme sonra büyük Ankaragücü taraftarına armağan ediyorum.” (Hemen kendimize benzeteceğiz ya!)

>UEFA Country Ranking

Haziran 27, 2009, 10:52 pm | Futbol, TSL kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>Yeni sezona başlarken yukarıdaki tabloda 11. sıradayız. Arkamızdaki İskoçya ve Danimarka ile fark bir hayli büyük. O ülkelerden final yürüyüşü yapan bir takım olmaz ya da feci kötü bir Avrupa sezonu geçirmezse takımlarımız aşağıya düşme riskimiz yok gibi. Ancak gelecek senelerde Avrupa Kupaları’na daha fazla takım götürmek, Şampiyonlar Ligi’ne Lig ikincimizin girişini kolaylaştırabilmek için o tabloda yukarılara tırmanmak durumundayız. Bu sene kazanacağımız yüksek bir puan gelecek sene için Romanya, Portekiz ve Hollanda’nın önüne geçebilmemize olanak tanıyabilir. İlk 10’a girmek artan takım sayısı demek sonuçta. Bu da artan televizyon gelirleri, daha fazla piyasaya çıkabilecek ve performansı artacak oyuncular demek. Üzerine daha sonra, sezon ilerledikçe daha çok konuşulur, şimdilik bir hatırlatmış olalım.

>Avrupa’dan Olası Transferler

Haziran 27, 2009, 10:44 pm | EPL, Fransa, Futbol, La Liga kategorisinde yayınlandı | 3 Yorum

>

Benzema – Lyon’dan Manchester United’a
Adebayor – Arsenal’den Milan’a
Van Nistelrooy – Real Madrid’den Blackburn Rovers’a
Keirrison – Palmeiras’tan Barcelona’ya

>Orlando Magic Uzun Avında

Haziran 27, 2009, 10:25 pm | NBA, Orlando Magic kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>Carter takası ve Hidayet’in muhtemel ayrılığı sonrası, Lewis’in artık 3 numara oynayacağı da düşünüldüğünde, Battie’nin verildiği ve Gortat’ın geri dönmeme olasılığı göz önüne alındığında Orlando Magic’in uzun oyuncu ihtiyacı ön plana çıkmakta. Serbest oyuncu piyasasında lüks vergisi sorunu nedeniyle kimseye maksimum ya da mid-level exception verme ihtimali olmayan Magic’in hedefinde 2 senedir Dallas’ta büyüyen Brandon Bass ve NBA’in kötü çocuklarından, kariyerini bir yüzük alarak bitirmek isteyen Rasheed Wallace var. Hangisi gelirse gelsin ilk 5’te forma alacağı kesin. Ben kendi adıma Bass’i tercih eder ve Howard’lı Bass’li kalın pota altını görmek isterim. Ama Wallace’ın Magic tarafından daha fazla tercih edilecek adam olduğunu, özellikle dış şutu ve rakiplere mesaj vermek açısından, düşünüyorum. Orlando 8 kontratlı oyuncusuna en iyi eklemeleri yapmak için muhakkak çok çalışacak bu yaz.

>Hidayet’in Kıymeti

Haziran 27, 2009, 10:09 pm | Hidayet Türkoğlu, NBA, Orlando Magic kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum

>Hidayet kariyeri boyunca NBA’in hep takdir edilen, farklı bir yere konan yabancılarından biri oldu. Hele son 2 sezondur doruğa ulaşan performansı, aldığı “En çok Gelişme Kaydeden Oyuncu Ödülü” ve bu sezon Magic’in final yürüyüşündeki yadsınamaz rolü onun kıymetini ve gördüğü saygıyı doruğa çıkardı adeta. Şimdi Vince Carter takası ile Orlando’dan ayrılması gündemdeyken 2009 serbest oyuncu piyasasının en önemli ismi haline geldi. Onun Magic’ten ayrılma kararı ve kontratını feshetmesi bugün Yahoo’nun haber başlıklarında ilk sırada. Yahoo’yu takip edenler bilirler Yahoo haberler bölümünde en yeni haberi değil, o günün en önemli gördükleri haberini en başa koyarlar. O yüzden Hidayet’in haberinin orada olması çok önemlidir. Senelerdir ne önemli gelişmeler orada 1.sırada verilmedi, işte o yüzden Hidayet’in kıymetini anlatan bir enstantanedir bu. Mehmet Okur’un da aynı şekilde kontratını uzatma ya da feshetme hakkının olduğu bu sezonda hiç kimse Mehmet’ten söz etmezken aylardır Hidayet’in konuşulması, onun NBA için nasıl bir değer haline geldiğinin göstergesi. Teşekkürler Hidayet.

>Engin Baytar

Haziran 27, 2009, 10:00 pm | Futbol, Trabzonspor, TSL kategorisinde yayınlandı | 2 Yorum

>Engin Baytar’ın günlerdir üzerinde çalışılan transferi sonlandırılmış ve Baytar’ı Trabzon kadrosuna katmış. Bir türlü sevemedim şu adamı. İlhan Cavcav gibi bir adamla bile sorun yaşamış son 2 sezonda hem Gençlerbirliği’nde hem de kiralık gittiği Eskişehirspor’da defalarca kez kadro dışı kalmış, saha içinde ve kameralar karşısında arkadaşlarıyla bir çok kez kavga etmiş, yetenekleri tartışılmaz ama karakteri sorgulanabilir bir isim Baytar. Bu transfere yapabileceğim tek yorum Broos’tan malzemecesine Trabzon’da Allah herkese sabır versin.

>Hidayet’in Yolu

Haziran 26, 2009, 5:11 pm | Hidayet Türkoğlu, NBA, New Jersey Nets, Orlando Magic, Portland TBlazers, Sacramento Kings, Utah Jazz kategorisinde yayınlandı | 6 Yorum

>Dün geceki Carter takasıyla bir anda Hidayet adeta “dışarıda kalan adam” haline geldi. Hidayet’i ucuza kapatmaya çalışan Smith olumlu bir karşılık bulamayınca bir süper yıldız getirerek “kalacaksam büyük taşın altında kalayım” dedi adeta. Carter Orlando için gerek sakatlık ihtimaliyle, gerekse fazlaca topu elinde istemesi ve Hidayet’in aksine paylaşmak yerine kendi kullanma alışkanlığı ile bir risk. Ha denilebilir ki geçen sene pek öyle oynamadı, daha pasördü, daha paylaşımcıydı, o zaman artarak devamını diliyoruz. Verimli oynayan, topu paylaşan ve sağlıklı kalabilen bir Carter her zaman Magic’i bir seviye ileri götürür. Ama gönül isterdi ki Hidayet’in de içinde olduğu bir formülle yapılabilseydi bu.

Olan oldu, Hidayet’in Orlando’da kalma ihtimali yok denecek kadar az, demek ki artık Hidayet kendine bir yol belirleyecek. Biraz bu noktadan sonra neler yapabileceğini, nerelere gidebileceğini konuşalım.

Otis Smith’in yaptığı yeni kontrat teklifini kabul etmediğine göre, Hidayet’e gelen teklif 30-35 milyon civarında 4 ya da 3+1 takım opsiyonlu bir teklifti. Tahminen en fazla 7 – 8 – 9 -10 diye giden ve son senesi garanti olmayan bir teklifle geldi Smith. Bu Hidayet’i rahatsız etmiştir. Onun arzusu en az 4 yıllık ve 38-40 milyon civarında garanti bir kontrat diye tahmin ediyorum aylardır konuşulanlardan. Ortada bir Corey Maggette gerçeği var keza. 5 sene ve 50 milyonluk bir kontratı Maggette alıyorsa Hidayet’in onu referans almasında bir sorun göremiyorum. Yani mantık olarak Hidayet’in istediği kontrat en az 4 yıl ve 8-9-10-11 milyon şeklinde ya da sabit 9-10 arası bir mebla ile yine 4 yıllık ya da e az 9-9-9-9-9 şeklinde devam eden 5 yıllık bir kontrat olmalı. Şahsi kanaatim kesinlikle absürd veya uçuk bir kontrat değil Hidayet’in talep ettiği. Bu tarz bir teklifle gelmiş olsa Smith, asla geri çevrilmezdi.

Diyelim ki Hidayet ile Carter takası yapılmaksızın 10 milyon ve 5 senelik kontrat imzalanmış olsun. Toplam bütçe 72 milyon civarına denk geliyor, Lee elinde ve hala takas için kullanabileceğin 3 önemli kontrat Redick, Battie ve Alston’a sahipsin. Bu kontratlarla her halükarda bir 4 numara bir de veteran 1 numara bulamaz mısın rahatlıkla bulursun. Gortat’ı 2-3 senelik bir kontratla tutamaz mısın, tutarsın. Kısacası şu hareket Orlando’nun elini öyle bir bağladı ki, öyle zora düştü ki Orlando, ya şu 2 sezonda Hidayetsiz şampiyonluk kazanırlar ya da hem Smith hem Van Gundy gider.

Hidayet açısından artık yeni denizlere yelken açma zamanı geldi gibi. Bir mucize olmazsa gelecek sene başka bir formanın içinde göreceğiz onu. Peki kimler talip olacaktır Hidayet’e? Geçen senenin başından beri takıma veteran bir lider arayan Portland en ön sırada başlayacak yarışa. Bu aşamadan sonra Hidayet’in çok paraya kötü takıma gitmek gibi bir tercih yapacağını sanmıyorum. Portland’daki genç ve dinamik nüve onu mutlaka çekecektir. Oregon şu an için Hidayet’in yeni evi olmaya çok yakın.

Şu anki bütçe durumlarıyla Hidayet’i almaya en müsait takımlar Toronto, saydığımız Portland, Detroit, Minnesota, Sacramento, Atlanta, New Jersey ve Utah gibi durmakta. Oyuncu yapıları itibariyle Toronto, Atlanta ve Detroit’in Hidayet’e yönelmeyeceği, Minnesota’yı Hidayet’in tercih etmeyeceği görüşü ağır basıyor bende. Geriye kalan takımlar New Jersey, Sacramento ve Utah. Carter takasıyla Devin Harris önderliğinde genç bir ekip haline gelen Nets’te bir veterana şiddetle ihtiyaç var. Dooling dahil olmak üzere 4 arkadaşının Jersey’de olması Hidayet’in uyum sorunu yaşamaması için bir avantaj ama Jersey’deki muhtemel uzun sorunu oraya gitme ihtimalini düşüren bir faktör. Saacramento Hidayet’in ilk göz ağrısı, şu an onlar da genç ve dinamik bir kadroyu yetiştirmeye çalışıyorlar. Kevin Martin gibi bir yıldızları var ama onların da bir veterana ihtiyaçları aşikar. Sezon içinde Hidayet’e geleceklerini açıklamışlardı. Portland kadar büyük bir ihtimal olmasa da Hidayet ilk yuvasına dönebilir. Son aday ise Utah. Boozer’ın çok büyük ihtimalle ayrılacağı kadroda istikrarlı bir kısa forvet bulunmuyor. Kontratı biten Millsap’ı tutabilirlerse Hidayet’i katarak tıpkı Orlando gibi Kirilenko’lu bir kısa 5 kurabilirler. Ancak o kısa beşin 5 numarası Howard değil Mehmet olacağı için böylesi bir karar önemli riskler içerecektir. Millsap’in boyunun 5 numara için kısa kalması onları yedek bir 5 numara arayışına götürür ki kadro yapısı ve takım içi dengeler bundan etkilenirse Sloan sinir krizleri geçirir. O yüzden Utah ince eleyip sık dokur Hidayet mevzuunda.

Netice itibariyle 2 senedir ligin aranan ve en çok güvenilen adamlarından biri haline gelen Hidayet gelecek sezon başka bir takımın başarısı için ter dökecek. Şu anki görüntüde bana göre en yüksek ihtimalden en düşüğüne doğru sıralarsak, Hidayet’in yeni takımı şu 4 takımdan biri olacak.

Portland
Sacramento
Utah
New Jersey

Takasın hem Orlando Magic hem de Hidayet için güzel sonuçlar doğuran bir takas olması dileğiyle…

>Criss Angel #3 – Hastasıyız!

Haziran 26, 2009, 4:25 pm | Criss Angel, Televizyon kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>

Criss Angel #2 – Hastasıyız!
Criss Angel #1 – Hastasıyız!

Criss Angel #3 – Hastasıyız!

Haziran 26, 2009, 4:25 pm | Criss Angel, Televizyon kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

Criss Angel #2 – Hastasıyız!
Criss Angel #1 – Hastasıyız!

>Hidayet Orlando’dan Ayrılıyor

Haziran 26, 2009, 8:55 am | Hidayet Türkoğlu, NBA, Orlando Magic kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>

Aşağıdaki haber Orlando Sentinel’de Carter takası sonrası geçilmiş. Hemen haberin başında Otis Smith Hidayet’e takas öncesi uygun ya da başka bir deyişle fena olmayan bir teklif yaptıklarını ancak Hidayet’in bunu kabul etmediğini söylüyor ve Carter takasından sonra Hidayet’le kontrat yapmanın artık çok uzak bir ihtimal olduğunu hatta bunu “Artık çok zor” diye nitelendirebileceğini ekliyor.

Haberin devamında Kulüp başkanı Vander Weide Orlando Magic’in bu sezon bütçesini 75 milyonu aşmayacak şekilde ayarlayacaklarını, gelecek sezonlarda da bütçe aşımının 10 milyonu geçmemesi için bir planlama yapacaklarını söylüyor.

Orlando’nun bugünkü büçesine bakarsak kadroda kontratlı sadece 8 oyuncu olduğunu (Howard,Nelson, Carter, Lewis, Redick, Anderson, Johnson, Pietrus) ve bütçenin 68,2 milyona ulaştığını görmekteyiz. Bu da demek oluyor ki Magic başka takas yapmazsa kadronun geri kalanını minimum kontratlarla dolduracaklar ve Hidayet’e bu kadroda yer yok.

Zaten Hidayet’in menajeri Lon Babby de Smith’in yaptığı teklifi Hidayet’e bağları koparmak amaçlı bir teklif olarak nitelendirerek oyuncusunun bir umut tekrar Magic’le görüşeceğini ve sonrasında serbest oyuncu piyasasında duruma bakacağını açıklamış.

Netice itibariyle %99 ihtimalle Orlando Magic ve Hidayet’in yolları ayrılıyor. İçimiz buruk, kafamızda bir sürü soru işareti. Haberin orjinalden alıntısı aşağıda.

“Magic General Manager Otis Smith told the Sentinel that he made Turkoglu a “decent” initial offer before receiving Turkoglu’s official letter this week notifying the team he had opted out of his contract.

Smith didn’t go into details, but said that Thursday’s acquisition of Carter — an eight-time all-star — will make re-signing Turkoglu something of a long-shot.

“It would be hard,” Smith said.

Team President Bob Vander Weide said the club’s payroll would be likely about $75 million, meaning the team will be taxed anywhere from $5 million to $7 million, and it could rise to as much as $10 million in the next few years. Vander Weide said the franchise’s new arena, expected to open in 2010, will generate enough extra revenue to allow them to venture into the tax.

The Magic could have signed and traded Turkoglu to receive some compensation, but his opting out now makes that process difficult.

Lon Babby, Turkoglu’s agent, confirmed that the Magic made an initial proposal to Turkoglu, adding that Smith characterized it as a “jumping off point.”

Babby said Turkoglu will evaluate the free-agent market and continue talking with the Magic.”

>Magic Carter

Haziran 26, 2009, 7:10 am | NBA, Orlando Magic kategorisinde yayınlandı | 3 Yorum

>Vince Carter Orlando Magic’te

>Draft Sonuçları

Haziran 26, 2009, 6:56 am | Draft, NBA kategorisinde yayınlandı | 4 Yorum

>

1.Tur

2.Tur

Soru : Minnesota bu kadar oyun kurucuyu ne yapacak?

>Michael Jackson Hayatını Kaybetti!

Haziran 26, 2009, 12:28 am | Hayat, ozhano kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>Dünyaca ünlü şarkıcı Michael Jackson hayatını kaybettiği iddiası doğrulandı. TMZ internet sitesinin haberine göre; 50 yaşındaki şarkıcı Los Angeles’taki evinde geçirdiği kalp krizi sonucunda kaldırıldığı hastanede öldü. Hastane yetkilileri de haberin doğruluğunu teyit etmişler.

Haberin orjinali:

Michael Jackson Dies!

We’ve just learned Michael Jackson has died. He was 50. Michael suffered a cardiac arrest earlier this afternoon at his Holmby Hills home and paramedics were unable to revive him. We’re told when paramedics arrived Jackson had no pulse and they never got a pulse back.A source tells us Jackson was dead when paramedics arrived. A cardiologist at UCLA tells TMZ Jackson died of cardiac arrest.Once at the hospital, the staff tried to resuscitate him but he was completely unresponsive.We’re told one of the staff members at Jackson’s home called 911.La Toya ran in the hospital sobbing after Jackson was pronounced dead.Michael is survived by three children: Michael Joseph Jackson, Jr., Paris Michael Katherine Jackson and Prince “Blanket” Michael Jackson II.

Siyahi oluşunu sıkıntı yapmayıp o şekilde yaşasaydı daha güzel olacaktı. Herkes onu öyle tanımış ve sevmişti. Ne gerek vardı beyazlaşacağım diye kendini berbat hale sokmaya. Evrensel ünlülerde görülen yaşlanma psikozu kendisine de bulaşmıştı sanırım aynı Elvis’te olduğu gibi. Neyse Allah Rahmet eylesin.

>gs1905 ve fb1907’den Ne Çıktı?

Haziran 25, 2009, 11:34 pm | Acayip İşler, Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray, ozhano kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

> 10 Dakika önce Galatasaray haberlerine bakayım diyerek ilk önce webaslan.com’a tıkladım. Haberleri falan okudum. Sonra da gs1905’te ne var ne yok diye bakayım dedim. Fakat gs1905.org yazacağım yerde yanlışlıkla gs1905.com yazdım. Aşağıdaki linke tıklayın da bakın ne çıktığına 😀

http://www.gs1905.com/
İşin ilginç tarafı bunu gördükten sonra acaba fenerbahçe için de bir iyilik düşünmüşler mi diye merak edip fb1907.com’a da bakayım dedim. Karşıma çıkan karşısında açıkçası fazla hayrete düşmedim.

http://www.fb1907.com/
O kadar uğraşmışlar, didinmişler madem ben de buraya taşıyım da herkes görsün dedim.

Not: Bilin bakalım bjk1903.com’dan ne çıkıyor?

Sonuç: Bu tip, bilinen sitelerin tüm uzantılarının haklarının şayet imkan varsa alınması bu tip olayların ortaya çıkmaması açısından yarar sağlar. En azından çok kullanılan ve bilinen uzantıların hakları alınmalıdır. Diğer taraftan yukarıya taşıdığım aktivitede yapılan şey çok kötü, kesinlikle kabul edilemez bir şey mi? Tabi ki hayır. Bunu hazırlayan Beşiktaşlı kardeşlerimiz gayet güzel resimler koymuşlar ama herkes bu arkadaşlarımız kadar masumane bir şekilde bu işe girişmeyebilir. Düşünsenize tuttuğunuz takımın sitesi diye girdiğiniz bir sitede takımınıza baştan aşağıya küfür ediliyor, saçma saçma resimler konuluyor. Böyle yapanlar da çıkmaz mı? Muhakkak çıkar. O nedenle neymiş, uzantılara dikkat edilmeliymiş.

>Vince Carter Orlando Magic’te

Haziran 25, 2009, 11:09 pm | Hidayet Türkoğlu, NBA, New Jersey Nets, Orlando Magic kategorisinde yayınlandı | 4 Yorum

>Vince Carter yanında Ryan Anderson’la birlikte Rafer Alston, Tony Battie ve Courtney Lee karşılığında Orlando Magic’e takas oldu. Bu takas ilk etapta Hidayet’e alternatif yaratma gibi gözükse de bazı kaynaklar bunu Hidayet’i daha az paraya ikna etmek olarak yorumluyorlar. Büyük ihtimalle takasta nakit para ve belki de draft hakları da söz konusu. Tam ayrıntıları aldıkça buradan veririz. Magic şampiyonluk uğruna 2-3 sezonunu parasal olarak bağlarken Nets gelecek sezonlar bütçesini dengeledi ve Lee gibi çok büyük gelecek vaad eden bir adama sahip oldu. Kontratının tamamı garanti olmayan Alston’ın salıverilmesi de gündemde, Devin Harris varken mutlu olamaz orada Alston zaten, bakalım Jersey’de neler olacak?

Magic Cavs’in Shaq adımına önemli bir cevap vermiş oldu. Sağlıklı bir Carter Magic’i bir kademe yukarı taşıyacaktır.

Detaylar: Vince Carter + Ryan Anderson = Tony Battie + Rafer Alston + Courtney Lee + 3.2 milyonluk trade exception (Keyon Dooling takasında yine Nets’den alınmıştı)

Vince Carter Orlando Magic’te

Haziran 25, 2009, 11:09 pm | Hidayet Türkoğlu, NBA, New Jersey Nets, Orlando Magic kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

Vince Carter yanında Ryan Anderson’la birlikte Rafer Alston, Tony Battie ve Courtney Lee karşılığında Orlando Magic’e takas oldu. Bu takas ilk etapta Hidayet’e alternatif yaratma gibi gözükse de bazı kaynaklar bunu Hidayet’i daha az paraya ikna etmek olarak yorumluyorlar. Büyük ihtimalle takasta nakit para ve belki de draft hakları da söz konusu. Tam ayrıntıları aldıkça buradan veririz. Magic şampiyonluk uğruna 2-3 sezonunu parasal olarak bağlarken Nets gelecek sezonlar bütçesini dengeledi ve Lee gibi çok büyük gelecek vaad eden bir adama sahip oldu. Kontratının tamamı garanti olmayan Alston’ın salıverilmesi de gündemde, Devin Harris varken mutlu olamaz orada Alston zaten, bakalım Jersey’de neler olacak?

Magic Cavs’in Shaq adımına önemli bir cevap vermiş oldu. Sağlıklı bir Carter Magic’i bir kademe yukarı taşıyacaktır.

Detaylar: Vince Carter + Ryan Anderson = Tony Battie + Rafer Alston + Courtney Lee + 3.2 milyonluk trade exception (Keyon Dooling takasında yine Nets’den alınmıştı)

>Orlando Vince Carter’ı Almaya Çalışıyor

Haziran 25, 2009, 10:17 pm | NBA, New Jersey Nets, Orlando Magic kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum

>Yahoo’dan Adrian Wojnarowski’ninson dakika haberine göre Orlando Magic New Jersey Nets ile Vince Carter için takas görüşmelerine girmiş durumda. Sözü geçen takasta Tony Battie, Rafer Alston ve Courtney Lee bulunurken Nets sadece Carter’ı veriyor. Arada 3-4 milyonluk bir maaş farkı var, sanırım bu da nakitle çözülür takas gerçekleşirse. Bu takasın olursa anlamı açıktır: Güle Güle Hidayet!

Gelişmeleri takipteyim, bir şey resmileşirse hemen geçerim burada.

Orlando Vince Carter’ı Almaya Çalışıyor

Haziran 25, 2009, 10:17 pm | NBA, New Jersey Nets, Orlando Magic kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

Yahoo’dan Adrian Wojnarowski’ninson dakika haberine göre Orlando Magic New Jersey Nets ile Vince Carter için takas görüşmelerine girmiş durumda. Sözü geçen takasta Tony Battie, Rafer Alston ve Courtney Lee bulunurken Nets sadece Carter’ı veriyor. Arada 3-4 milyonluk bir maaş farkı var, sanırım bu da nakitle çözülür takas gerçekleşirse. Bu takasın olursa anlamı açıktır: Güle Güle Hidayet!

Gelişmeleri takipteyim, bir şey resmileşirse hemen geçerim burada.

>NBA Draft 2009

Haziran 25, 2009, 7:30 pm | Draft, NBA kategorisinde yayınlandı | 2 Yorum

>2009 senesi oyuncu seçimleri bu gece yarısından sonra gerçekleştirilecek. Kolej Ligi’nin en iyi oyuncusu payeli Griffin’in 1. sırada seçileceği Clippers tarafından daha önce açıklanmıştı. Merak konusu olan konu 2. sıradan kimin gideceği. İspanyol Rubio, dev adam Thabeet ve bir çok yıldız oyun kurucunun girdiği seçmelerde bir çok sürpriz seçim ve takaslar olacak gibi duruyor. Seçmeler bu gece 02:30’da başlayacak ve Türkiye’de NTVSpor’dan canlı yayınlanacak. Bütün takımlara rasgele!

Edit: Lakers 29. sırayı 3 milyon Dolara Knicks’e sattı.

NBA Draft 2009

Haziran 25, 2009, 7:30 pm | Draft, NBA kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

2009 senesi oyuncu seçimleri bu gece yarısından sonra gerçekleştirilecek. Kolej Ligi’nin en iyi oyuncusu payeli Griffin’in 1. sırada seçileceği Clippers tarafından daha önce açıklanmıştı. Merak konusu olan konu 2. sıradan kimin gideceği. İspanyol Rubio, dev adam Thabeet ve bir çok yıldız oyun kurucunun girdiği seçmelerde bir çok sürpriz seçim ve takaslar olacak gibi duruyor. Seçmeler bu gece 02:30’da başlayacak ve Türkiye’de NTVSpor’dan canlı yayınlanacak. Bütün takımlara rasgele!

Edit: Lakers 29. sırayı 3 milyon Dolara Knicks’e sattı.

>Özlediklerimiz #2

Haziran 25, 2009, 3:23 pm | Futbol kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum

>

Özlediklerimiz #2

Haziran 25, 2009, 3:23 pm | Futbol kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>Shaq Cleveland’da Gibi!

Haziran 25, 2009, 12:25 pm | Cleveland Cavs, NBA, Phoenix Suns kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum

>Eğer bir terslik olmazsa bu sezonun takas bombası patlamak üzere. Phoenix Suns kontratının son senesine gelmiş olan, NBA’in yaşayan efsanelerinden Shaquille O’Neal’ı Cleveland’a göndermeye hazırlanıyor. Bu sezon kontratının son senesini yaşayacak olan Shaq tam 20 milyon $ kazanacak. Shaq’a karşı Cleveland’ın Ben Wallace, Sasha Pavlovic ve bu seneki draftteki 46. sıradan seçme hakkını Suns’a göndereceği söyleniyor. Aslında Cavs bu hareketi yapmasa da gelecek sezon için yaklaşık 19 milyonluk bütçe rahatlaması sağlayacak ve Lebron’u takımda tutabilmek için hamle esnekliğine sahip olacaktı ama bu takas Lebron’a organizasyonun “Şampiyonluğu istiyoruz” mesajı oldu adeta. Şampiyonluk kazanan bir Lebron’un Cavs’ten ayrılmayacağı düşüncesiyle yapılan bir hareket bu sanki.

Bu takas Suns’a Pavlovic’i salıvererek bütçede 3,5 milyonluk bir hafifleme sağlayabilir. Keza Pavlovic’in 5 milyonluk kontratının sadece 1,5 milyonu garanti. Salıverme durumunda Pavlovic’in tekrar Cavs’e dönme olasılığından bile bahsedebiliriz. Böylece Phoenix’te Stoudemire’ın takas söylentileri sanırım son bulur. Shaq’ın gitmesiyle tek pota altı skor opsiyonu olarak kalan Stoudemire üzerine kurulu bir takım görebiliriz gelecek sene Phoenix’te.

Cavs kaç yaşında olursa olsun boyalı alanda her daim bir kalınlık yaratacak ve rakibe korku salıp sayı üretebilecek bir adamı alıp, hücumda takımı 4 kişi oynatan bir uzunu göndererek gelecek sene için tüm Doğu takımlarına önemli bir mesaj verdi. Suns ise Stoudemire’ın etrafında yeniden yapılanma ve bütçe daraltma çabalarına bir yenisini ekleyerek gelecek sezon için de şampiyonlukla pek ilgilenmeyeceklerini belli etmiş oldu. Tabii ki tüm söylemlerimiz takasın resmiyet kazanması durumunda geçerlilik kazanacak.

Edit: Takas gerçekleşti ve Shaq Cavs’e geçmiş oldu.

Bu arada diğer takımlardan da hamleler arka arkaya geliyor. Atlanta Hawks kontratı biten Mike Bibby’nin yüksek ücret istemesi üzerine Warriors’tan Jamal Crawford’u Acie Law ve Speedy Claxton karşılığında almış. Bu hamle büyük ihtimalle Atlanta’da Bibby’li günlerin sona erdiğinin bir göstergesi.

Öte yandan bu geceki draft öncesi Portland Dallas’ın ilk tur 22. seçim hakkını 24, 56. sıraları ve gelecek sezonki en kötü 2. tur seçim hakkını vererek almış. Demek ki peşinde oldukları adamı kaçırmak istemiyorlar.

Shaq Cleveland’da Gibi!

Haziran 25, 2009, 12:25 pm | Cleveland Cavs, NBA, Phoenix Suns kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

Eğer bir terslik olmazsa bu sezonun takas bombası patlamak üzere. Phoenix Suns kontratının son senesine gelmiş olan, NBA’in yaşayan efsanelerinden Shaquille O’Neal’ı Cleveland’a göndermeye hazırlanıyor. Bu sezon kontratının son senesini yaşayacak olan Shaq tam 20 milyon $ kazanacak. Shaq’a karşı Cleveland’ın Ben Wallace, Sasha Pavlovic ve bu seneki draftteki 46. sıradan seçme hakkını Suns’a göndereceği söyleniyor. Aslında Cavs bu hareketi yapmasa da gelecek sezon için yaklaşık 19 milyonluk bütçe rahatlaması sağlayacak ve Lebron’u takımda tutabilmek için hamle esnekliğine sahip olacaktı ama bu takas Lebron’a organizasyonun “Şampiyonluğu istiyoruz” mesajı oldu adeta. Şampiyonluk kazanan bir Lebron’un Cavs’ten ayrılmayacağı düşüncesiyle yapılan bir hareket bu sanki.

Bu takas Suns’a Pavlovic’i salıvererek bütçede 3,5 milyonluk bir hafifleme sağlayabilir. Keza Pavlovic’in 5 milyonluk kontratının sadece 1,5 milyonu garanti. Salıverme durumunda Pavlovic’in tekrar Cavs’e dönme olasılığından bile bahsedebiliriz. Böylece Phoenix’te Stoudemire’ın takas söylentileri sanırım son bulur. Shaq’ın gitmesiyle tek pota altı skor opsiyonu olarak kalan Stoudemire üzerine kurulu bir takım görebiliriz gelecek sene Phoenix’te.

Cavs kaç yaşında olursa olsun boyalı alanda her daim bir kalınlık yaratacak ve rakibe korku salıp sayı üretebilecek bir adamı alıp, hücumda takımı 4 kişi oynatan bir uzunu göndererek gelecek sene için tüm Doğu takımlarına önemli bir mesaj verdi. Suns ise Stoudemire’ın etrafında yeniden yapılanma ve bütçe daraltma çabalarına bir yenisini ekleyerek gelecek sezon için de şampiyonlukla pek ilgilenmeyeceklerini belli etmiş oldu. Tabii ki tüm söylemlerimiz takasın resmiyet kazanması durumunda geçerlilik kazanacak.

Edit: Takas gerçekleşti ve Shaq Cavs’e geçmiş oldu.

Bu arada diğer takımlardan da hamleler arka arkaya geliyor. Atlanta Hawks kontratı biten Mike Bibby’nin yüksek ücret istemesi üzerine Warriors’tan Jamal Crawford’u Acie Law ve Speedy Claxton karşılığında almış. Bu hamle büyük ihtimalle Atlanta’da Bibby’li günlerin sona erdiğinin bir göstergesi.

Öte yandan bu geceki draft öncesi Portland Dallas’ın ilk tur 22. seçim hakkını 24, 56. sıraları ve gelecek sezonki en kötü 2. tur seçim hakkını vererek almış. Demek ki peşinde oldukları adamı kaçırmak istemiyorlar.

>Nihat ve Ötesi

Haziran 25, 2009, 11:20 am | Beşiktaş, Futbol, Galatasaray, Milli Takım, TSL kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>Nihat Kahveci’nin Beşiktaş’a geri dönüşü bu transfer sezonunda şu ana kadar armut toplayan Demirören’in önemli bir transfer başarısı bunu kabul etmek gerekir. Nihat hem Milli Takım’da hem de İspanya’da marka olmayı başarmış önemli bir isim. Toschak onu ilk A takıma aldığı gün söylemişti çok önemli bir futbolcu olacağını. O da oldu gerçekten, sabretti, çalıştı ve oldu. 2002’de transfer olduğu İspanya’da 7 yılda 168 lig maçında 76 gol atarak adını neredeyse hiç unutturmadı. Euro 2008’deki sakatlığı bu sezonu onun için kayıp bir sezon haline getirmiş olsa da hala piyasası ve isteyeni olan bir oyuncuydu. Daha 1 hafta öncesine kadar da en az 3 yıl daha Avrupa’da oynayacağım diyordu. Ama Nihat dün gece itibariyle artık Beşiktaş’ın futbolcusu. Hedef küçültme değil mi bu?

Hem Nihat’a hem Beşiktaş’a hayırlı olsun demekten başka çare yokken bu transfere başka bir açıdan bakmak istedim. Son 10 yılda Türkiye’de yetişip Türkiye Ligi’nden Avrupa’ya transfer olmuş isimlere ve sonlarına bakmak kafamızda bazı şeylerin netleşmesini sağlayabilir.

Hakan Şükür: Kısa Torino seferinden sonra Inter’de 1 sezon devamlı olarak oynayıp, ertesi sezon üzeri silindikten sonra, 6 aylığına Parma forması giyen, sonrasındaki diz kapağı kırığı ve yine 6 aylık Blackburn macerası ile Avrupa defterini bir daha açmamak üzere kapatan Türk Futbolu’nun neredeyse tüm rekorlarını kırmış efsane ismi.

Arif Erdem: Galatasaray’daki devamlılığı ve başarıları sonrası İspanyolların dikkatini çekmiş, Sociedad’a 6 aylığına gidip, kaçarak dönmüş, Milli Takım’a Dünya 3.lüğünde fazlasıyla katkı vermiş, TSL gol kralı olmuş önemli bir tamamlayıcı forvet.

Emre Belözoğlu: Daha 16 yaşında GS forması giyip dikkatleri çekmiş, Milli takım’da kaptanlığa kadar yükselmiş, Inter’de ve Newcastle’da geçirdiği 7 sezonda toplamda ancak 126 lig maçında forma giyebilmiş ve Fenerbahçe’ye transfer olmuş, Türk futbolunun son yıllarda yetişdirdiği en yetenekli futbolculardan biri.

Okan Buruk: Emre ile birlikte Inter’e transfer olup 3 sezonda sadece 25 lig maçında forma bulabildikten sonra adeta kaçarcasına Türkiye’ye dönen, Milli Takım’ın oynadığı dönemde en önemli parçalarından biri, UEFA Kupasını kazandıran isimlerden biri olan sağ kanat oyuncusu.

Hakan Ünsal: Galatasaray’da hafızalarda yer eden, Milli Takım’ın değişmezlerinden olan, Türk futbolunun önemli sol ayaklı sol beklerinden biri. 6 aylık Blackburn seferinden Arif’in İspanya’dan kaçtığı gibi yeniden Galatasaray’a dönen savunma oyuncusu.

Tugay Kerimoğlu: Çok genç yaşta GS kaptanlığı yapmış, Milli Takım’da da aynı gururu yaşayıp sonrasında İskoçya üzerinden adaya transfer olup 10 sene boyunca İngiltere’nin sembol ve en çok saygı duyulan futbolcularından biri haline gelmiş, efasane Blackburn Rovers’lı orta saha oyuncusu.

Sinan Kaloğlu: Altay’dan yetişme, Beşiktaş’ta hayal kırıklığı, Bursa’da efsane olarak hatırlanan forvet oyuncusu. Geçen sezon başında transfer olduğu Bochum’da çok az forma bulmuş, bu sezonki durumu halen kesinleşmemiş golcü.

Gökdeniz Karadeniz: 2 yıldır oynadığı Rubin Kazan’da takımın banko oyuncusu olan, Milli Takım’da bir dönem el üstünde tutulan, Trabzon’un yetiştirdiği en önemli futbolculardan biri.

Fatih Tekke: Yine Trabzon’un futbolcu tarlasından yetişme, Türkiye’de çok önemli gollere imza atmış, Trabzon seyircisi için efsane olmuş önemli bir forvet oyuncusu. 2006’da transfer olduğu Zenith’te Rusya Ligi ve UEFA kupası şampiyonluğu yaşamış olsa da daha çok gördüğü kırmızı kartlar ve Teknik Direktör Dick Advocaat’la tartışmalarıyla gündeme oturmuş isim.

Hasan Kabze: 2007’de transfer olduğu Rubin Kazan’da da öncesinde Galatasaray’da da oynadığı her dönem alternatif, joker oyuncu olarak adlandırılmış, az sayıda ama kritik goller atan bir futbolcu olarak öne çıkmıştır. Bucaspor’un Türk Futbolu’na yetişdirdiği bir isim.

Caner Erkin: 4 Milyon Dolar’a transfer olduğu CSKA Moskova’da 2 sezonda sadece 23 Lig maçında forma bulabilmiş, Manisa çıkışlı, yavaş yavaş Milli Takım forması giymeye başlamış sol kanat oyuncusu.

Çağdaş Atan: Marmaris’ten yetişip, Trabzon ve Beşiktaş maceraları sonrası Bundesliga’nın 2. kalite takımların Cottbuss’da forma giyip, oradan İsviçre Ligi’nin iyi takımlarından Basel’e geçiş yapan savunmaoyuncusu.

Tuncay Şanlı: 2 sezondur Middlesbrough’da ter döken, agresif oyunu, hiç bitmeyen enerjisi ve farklı mevkilerde oynayabilmesi ile saygı toplayan, Türk Milli Takımının mevcut kaptanı. Boro’da 2 sezonda sakatlıklar dışında 67 Lig maçında forma bulup 15 gol kaydetmiş, takımı ligden düşünce transfer gündemine oturmuştur.

Yukarıda geçen isimlere baktığımızda Tugay Kerimoğlu dışında istikrarlı bir şekilde gittiği üst sınıf lig ve takımda forma bulup Türkiye’ye dönme ihtiyacı hissetmeden kariyerini orada sonlandırma cesaretini gösterebilmiş oyuncu görmüyoruz. Şu ana kadar kariyerini en iyi biçimde yönetmiş olan Nihat’ın daha 29 yaşında Beşiktaş’a dönmesine işte bu yüzden anlam veremiyorum. Gökdeniz, Hasan, Fatih ve Caner Avrupa’nın bizimkine eşdeğer kalitedeki ligi olan Rusya’da devam ediyorlar kariyerlerine, ancak oynadıkları takımlar bizim 4 büyüklerin ilerisinde olan takımlar değil. Son yıllardaki en büyük başarıları Galatasaray’ın UEFA Kupası kadar. Sinan kadroya giremiyor, Emre, Okan, Şükür, Arif, Ünsal Türkiye’ye kaçmışlar adeta hayal kırıklıkları sonrası. Çağdaş Almanya’dan İsviçre’ye geçmiş ama lig ve takım Türkiye ile kıyas bile edilmez. Bir tek Tuncay üst sınıf bir ligde, o da küme düşen bir takımın parçası ve transfer sezonu 1 ay önce başlamış olmasına karşın hala resmi bir teklif yok.

Bu görüntüde sanırım varacağımız nokta altyapı, futbolcu eğitimi ve oyuncularımızın bu spora bakış açısı. Yurtdışındaki gibi spor, futbol okullarından değil de, hobi olarak tercih edilen, görülen altyapı sistemlerinden yetişerek gelen, liseyi zorla bitiren, bitirenlerin %99’unun üniversite okumayı aklının ucundan bile geçirmediği, yabancı dil öğrenmeyi angarya olarak gören bir oyuncu ordusu ve sistemin içinde yetişen futbolcularımızın Avrupa’da önemli liglere transfer olup oralarda kalıcı olmalarını beklemek zaten en baştan hayalperestlik değil mi? Bir kaç önemli maçtan önce toplu olarak psikologlarla görüştürmeyi, hayat dersleri dinletmeyi yöneticilik sanan adamların kulüpleri idare ettiği şu ortamlardan kaç tane topçu çıkıp İspanya’da, İngiltere’de, Almanya’da fırtınalar estirecek Allah aşkına. Dün ortega yazmış Özgür Çek’i, geçen gün PCLion Antep’e giden Gökhan’dan bahsetmiş. Altyapıdan çıkan önemli adamları tutma gayreti bile göstermeyen adamlar nasıl olacak da bu çocuklar üzerine proje geliştirecek, onların psikolojisiyle uğraşacak, onları global bir endüstri haline gelen futbola hazırlayacak.

Üst sınıf liglerde, yetiştirdiğimiz en iyi adamlar denendi, sonuç ortada. Neden Türk Futbol ve Futbolcusuna eğilsinler ki! Adamlar daha restoranda çatal isteyemiyor, 2 hafta sonra evlerini özlüyorlar. Yöneticimizle, ailelerimizle, futbolcularımızın kendisiyle yurtdışındaki kredimizi bitirme noktasındayız. Hayırlı, uğurlu olsun!

Nihat ve Ötesi

Haziran 25, 2009, 11:20 am | Beşiktaş, Futbol, Galatasaray, Milli Takım, TSL kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

Nihat Kahveci’nin Beşiktaş’a geri dönüşü bu transfer sezonunda şu ana kadar armut toplayan Demirören’in önemli bir transfer başarısı bunu kabul etmek gerekir. Nihat hem Milli Takım’da hem de İspanya’da marka olmayı başarmış önemli bir isim. Toschak onu ilk A takıma aldığı gün söylemişti çok önemli bir futbolcu olacağını. O da oldu gerçekten, sabretti, çalıştı ve oldu. 2002’de transfer olduğu İspanya’da 7 yılda 168 lig maçında 76 gol atarak adını neredeyse hiç unutturmadı. Euro 2008’deki sakatlığı bu sezonu onun için kayıp bir sezon haline getirmiş olsa da hala piyasası ve isteyeni olan bir oyuncuydu. Daha 1 hafta öncesine kadar da en az 3 yıl daha Avrupa’da oynayacağım diyordu. Ama Nihat dün gece itibariyle artık Beşiktaş’ın futbolcusu. Hedef küçültme değil mi bu?

Hem Nihat’a hem Beşiktaş’a hayırlı olsun demekten başka çare yokken bu transfere başka bir açıdan bakmak istedim. Son 10 yılda Türkiye’de yetişip Türkiye Ligi’nden Avrupa’ya transfer olmuş isimlere ve sonlarına bakmak kafamızda bazı şeylerin netleşmesini sağlayabilir.

Hakan Şükür: Kısa Torino seferinden sonra Inter’de 1 sezon devamlı olarak oynayıp, ertesi sezon üzeri silindikten sonra, 6 aylığına Parma forması giyen, sonrasındaki diz kapağı kırığı ve yine 6 aylık Blackburn macerası ile Avrupa defterini bir daha açmamak üzere kapatan Türk Futbolu’nun neredeyse tüm rekorlarını kırmış efsane ismi.

Arif Erdem: Galatasaray’daki devamlılığı ve başarıları sonrası İspanyolların dikkatini çekmiş, Sociedad’a 6 aylığına gidip, kaçarak dönmüş, Milli Takım’a Dünya 3.lüğünde fazlasıyla katkı vermiş, TSL gol kralı olmuş önemli bir tamamlayıcı forvet.

Emre Belözoğlu: Daha 16 yaşında GS forması giyip dikkatleri çekmiş, Milli takım’da kaptanlığa kadar yükselmiş, Inter’de ve Newcastle’da geçirdiği 7 sezonda toplamda ancak 126 lig maçında forma giyebilmiş ve Fenerbahçe’ye transfer olmuş, Türk futbolunun son yıllarda yetişdirdiği en yetenekli futbolculardan biri.

Okan Buruk: Emre ile birlikte Inter’e transfer olup 3 sezonda sadece 25 lig maçında forma bulabildikten sonra adeta kaçarcasına Türkiye’ye dönen, Milli Takım’ın oynadığı dönemde en önemli parçalarından biri, UEFA Kupasını kazandıran isimlerden biri olan sağ kanat oyuncusu.

Hakan Ünsal: Galatasaray’da hafızalarda yer eden, Milli Takım’ın değişmezlerinden olan, Türk futbolunun önemli sol ayaklı sol beklerinden biri. 6 aylık Blackburn seferinden Arif’in İspanya’dan kaçtığı gibi yeniden Galatasaray’a dönen savunma oyuncusu.

Tugay Kerimoğlu: Çok genç yaşta GS kaptanlığı yapmış, Milli Takım’da da aynı gururu yaşayıp sonrasında İskoçya üzerinden adaya transfer olup 10 sene boyunca İngiltere’nin sembol ve en çok saygı duyulan futbolcularından biri haline gelmiş, efasane Blackburn Rovers’lı orta saha oyuncusu.

Sinan Kaloğlu: Altay’dan yetişme, Beşiktaş’ta hayal kırıklığı, Bursa’da efsane olarak hatırlanan forvet oyuncusu. Geçen sezon başında transfer olduğu Bochum’da çok az forma bulmuş, bu sezonki durumu halen kesinleşmemiş golcü.

Gökdeniz Karadeniz: 2 yıldır oynadığı Rubin Kazan’da takımın banko oyuncusu olan, Milli Takım’da bir dönem el üstünde tutulan, Trabzon’un yetiştirdiği en önemli futbolculardan biri.

Fatih Tekke: Yine Trabzon’un futbolcu tarlasından yetişme, Türkiye’de çok önemli gollere imza atmış, Trabzon seyircisi için efsane olmuş önemli bir forvet oyuncusu. 2006’da transfer olduğu Zenith’te Rusya Ligi ve UEFA kupası şampiyonluğu yaşamış olsa da daha çok gördüğü kırmızı kartlar ve Teknik Direktör Dick Advocaat’la tartışmalarıyla gündeme oturmuş isim.

Hasan Kabze: 2007’de transfer olduğu Rubin Kazan’da da öncesinde Galatasaray’da da oynadığı her dönem alternatif, joker oyuncu olarak adlandırılmış, az sayıda ama kritik goller atan bir futbolcu olarak öne çıkmıştır. Bucaspor’un Türk Futbolu’na yetişdirdiği bir isim.

Caner Erkin: 4 Milyon Dolar’a transfer olduğu CSKA Moskova’da 2 sezonda sadece 23 Lig maçında forma bulabilmiş, Manisa çıkışlı, yavaş yavaş Milli Takım forması giymeye başlamış sol kanat oyuncusu.

Çağdaş Atan: Marmaris’ten yetişip, Trabzon ve Beşiktaş maceraları sonrası Bundesliga’nın 2. kalite takımların Cottbuss’da forma giyip, oradan İsviçre Ligi’nin iyi takımlarından Basel’e geçiş yapan savunmaoyuncusu.

Tuncay Şanlı: 2 sezondur Middlesbrough’da ter döken, agresif oyunu, hiç bitmeyen enerjisi ve farklı mevkilerde oynayabilmesi ile saygı toplayan, Türk Milli Takımının mevcut kaptanı. Boro’da 2 sezonda sakatlıklar dışında 67 Lig maçında forma bulup 15 gol kaydetmiş, takımı ligden düşünce transfer gündemine oturmuştur.

Yukarıda geçen isimlere baktığımızda Tugay Kerimoğlu dışında istikrarlı bir şekilde gittiği üst sınıf lig ve takımda forma bulup Türkiye’ye dönme ihtiyacı hissetmeden kariyerini orada sonlandırma cesaretini gösterebilmiş oyuncu görmüyoruz. Şu ana kadar kariyerini en iyi biçimde yönetmiş olan Nihat’ın daha 29 yaşında Beşiktaş’a dönmesine işte bu yüzden anlam veremiyorum. Gökdeniz, Hasan, Fatih ve Caner Avrupa’nın bizimkine eşdeğer kalitedeki ligi olan Rusya’da devam ediyorlar kariyerlerine, ancak oynadıkları takımlar bizim 4 büyüklerin ilerisinde olan takımlar değil. Son yıllardaki en büyük başarıları Galatasaray’ın UEFA Kupası kadar. Sinan kadroya giremiyor, Emre, Okan, Şükür, Arif, Ünsal Türkiye’ye kaçmışlar adeta hayal kırıklıkları sonrası. Çağdaş Almanya’dan İsviçre’ye geçmiş ama lig ve takım Türkiye ile kıyas bile edilmez. Bir tek Tuncay üst sınıf bir ligde, o da küme düşen bir takımın parçası ve transfer sezonu 1 ay önce başlamış olmasına karşın hala resmi bir teklif yok.

Bu görüntüde sanırım varacağımız nokta altyapı, futbolcu eğitimi ve oyuncularımızın bu spora bakış açısı. Yurtdışındaki gibi spor, futbol okullarından değil de, hobi olarak tercih edilen, görülen altyapı sistemlerinden yetişerek gelen, liseyi zorla bitiren, bitirenlerin %99’unun üniversite okumayı aklının ucundan bile geçirmediği, yabancı dil öğrenmeyi angarya olarak gören bir oyuncu ordusu ve sistemin içinde yetişen futbolcularımızın Avrupa’da önemli liglere transfer olup oralarda kalıcı olmalarını beklemek zaten en baştan hayalperestlik değil mi? Bir kaç önemli maçtan önce toplu olarak psikologlarla görüştürmeyi, hayat dersleri dinletmeyi yöneticilik sanan adamların kulüpleri idare ettiği şu ortamlardan kaç tane topçu çıkıp İspanya’da, İngiltere’de, Almanya’da fırtınalar estirecek Allah aşkına. Dün ortega yazmış Özgür Çek’i, geçen gün PCLion Antep’e giden Gökhan’dan bahsetmiş. Altyapıdan çıkan önemli adamları tutma gayreti bile göstermeyen adamlar nasıl olacak da bu çocuklar üzerine proje geliştirecek, onların psikolojisiyle uğraşacak, onları global bir endüstri haline gelen futbola hazırlayacak.

Üst sınıf liglerde, yetiştirdiğimiz en iyi adamlar denendi, sonuç ortada. Neden Türk Futbol ve Futbolcusuna eğilsinler ki! Adamlar daha restoranda çatal isteyemiyor, 2 hafta sonra evlerini özlüyorlar. Yöneticimizle, ailelerimizle, futbolcularımızın kendisiyle yurtdışındaki kredimizi bitirme noktasındayız. Hayırlı, uğurlu olsun!

>Ya İlhan Cavcav Olsaydı?

Haziran 24, 2009, 11:58 pm | Fenerbahçe, Galatasaray, ozhano, Transfer kategorisinde yayınlandı | 2 Yorum

> Aziz Yıldırım’ın yemekli bir toplantıda Adnan Polat’a Arda için yapmış olduğu 15 milyon euroluk transfer teklifini öğrendiğimde ilk aklıma gelen “Acaba Galatasaray’ın başında İlhan Cavcav olsaydı ne olurdu?” sorusu oldu. Acaba Arda bugün Fenerbahçe formasıyla poz mu veriyor olurdu yoksa Adnan Başkanın yaptığının aynısını mı yapardı ya da her zamanki taktiği gibi (Bu aralar bu taktiği Engin Baytar transferi için Trabzonspor’a uyguluyor. Zamanında bütün büyük addedilen kulüplere bu taktiği uygulamış ve bir iz bırakmıştır, helal olsun ne diyelim.)buldum bir kaz daha, biraz daha yolmaya çalışayım deyip teklifi daha da yukarıya mı çektirmeye çalışırdı? Her iddiasına girerim ki Cavcav bu haberi duyduğunda”Ah ulen ah” diye söylenip derin bir nefes almış ve gözlerinin önünde euro simgeleriyle uzun hayallere dalmıştır.

(Foto için herkesten özür dilerim ama kime karşı yaptıysa çok içten yapmış be hafız. Hareketi yaparken kendini o kadar sıkmış o kadar kasmış ki suratı kıpkırmızı olmuş :D. Nerede, ne zaman, ne olmuş da yapmış bu hareketi; çok alem adam bu Hacı cavcav ya.)

Ya İlhan Cavcav Olsaydı?

Haziran 24, 2009, 11:58 pm | Fenerbahçe, Galatasaray, ozhano, Transfer kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

Aziz Yıldırım’ın yemekli bir toplantıda Adnan Polat’a Arda için yapmış olduğu 15 milyon euroluk transfer teklifini öğrendiğimde ilk aklıma gelen “Acaba Galatasaray’ın başında İlhan Cavcav olsaydı ne olurdu?” sorusu oldu. Acaba Arda bugün Fenerbahçe formasıyla poz mu veriyor olurdu yoksa Adnan Başkanın yaptığının aynısını mı yapardı ya da her zamanki taktiği gibi (Bu aralar bu taktiği Engin Baytar transferi için Trabzonspor’a uyguluyor. Zamanında bütün büyük addedilen kulüplere bu taktiği uygulamış ve bir iz bırakmıştır, helal olsun ne diyelim.)buldum bir kaz daha, biraz daha yolmaya çalışayım deyip teklifi daha da yukarıya mı çektirmeye çalışırdı? Her iddiasına girerim ki Cavcav bu haberi duyduğunda”Ah ulen ah” diye söylenip derin bir nefes almış ve gözlerinin önünde euro simgeleriyle uzun hayallere dalmıştır.

(Foto için herkesten özür dilerim ama kime karşı yaptıysa çok içten yapmış be hafız. Hareketi yaparken kendini o kadar sıkmış o kadar kasmış ki suratı kıpkırmızı olmuş :D. Nerede, ne zaman, ne olmuş da yapmış bu hareketi; çok alem adam bu Hacı cavcav ya.)

>Galatasaray Kadrosu 2009-2010?

Haziran 24, 2009, 5:14 pm | Futbol, Galatasaray kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum

>Acaba yukarıdaki adamlardan hangileri 1 Eylül’de fotoğrafta kalacak, gidenlerin yerine kimler gelecek?

Galatasaray Kadrosu 2009-2010?

Haziran 24, 2009, 5:14 pm | Futbol, Galatasaray kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

Acaba yukarıdaki adamlardan hangileri 1 Eylül’de fotoğrafta kalacak, gidenlerin yerine kimler gelecek?

>Aferin Hürriyet

Haziran 24, 2009, 4:42 pm | Acayip İşler, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum

>Biz şurada kişisel blog yazarken bile sizden daha dikkatli davranıyor, en azından dönüp yazdığımız yazıyı bir kez daha okumaya çalışıyoruz. Bu yazıları her kim yazıyor, her kim okumadan, kontrol etmeden yayınlıyorsa ve onların başındakiler bu adamları hala görevde tutabiliyorsa hela olsun her birine. Haydi Hürriyet, durmak yola devam!

Aferin Hürriyet

Haziran 24, 2009, 4:42 pm | Acayip İşler, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

Biz şurada kişisel blog yazarken bile sizden daha dikkatli davranıyor, en azından dönüp yazdığımız yazıyı bir kez daha okumaya çalışıyoruz. Bu yazıları her kim yazıyor, her kim okumadan, kontrol etmeden yayınlıyorsa ve onların başındakiler bu adamları hala görevde tutabiliyorsa hela olsun her birine. Haydi Hürriyet, durmak yola devam!

>NBA’de Hareketlenme

Haziran 24, 2009, 12:02 pm | Boston Celtics, Detroit Pistons, Milwaukee Bucks, NBA, Orlando Magic, Philadelphia 76ers, Washington Wizards kategorisinde yayınlandı | 5 Yorum

>Washington Wizards Minnesota’dan takasla Randy Foye ve Mike Miller’ı alırken Darius Songaila, Etan Thomas ve Olksiy Pecherov’u Wolves’a gönderdi. 3 uzununu bir anda silen Wizards ayrıca draftteki 5. sıra seçim hakkını da vererek bana göre enteresan bir hamleye imza attı. 3 uzunu birden silip Butler ve Arenas’ı yedeklemek ne derece doğru olur göreceğiz. Miller özellikle orta mesafe ve dış şutlarda Wizards’a ihtiyaç duyulan katkıyı sağlayacaktır ancak Arenas gibi bir türlü başı sakatlıktan kurtulmayan Foye’dan yeterince faydalanabilecekler mi zaman gösterecek. Bu takasla Wolves draftte hem 5 hem de 6. sırada seçme hakkını yakaladı. Hedeflerinde kim var merak ediyorum. Garnett sonrası çorbaya dönen kadrolarına bakalım bu sefer hangi saçma eklemeleri yapacaklar.

Richard Jefferson’a karşılık alınan Oberto’yu Bucks hemen Pistons’la takas etmiş. Karşılığında alınan isim enerjisi ve atletizmiyle çok iş yapabilecek Amir Johnson. Bu Pistons’ın bariz bir büte boşaltma çabası. Oberto’nun bugün yarın salıverilmesi bekleniyor. O da Spurs’e geri dönebilir, Spurs piyasadan keyfine göre uzun bulamazsa.

Resmi bir açıklama olmasa da Roto’dan Yahoo’ya, ESPN’den NBC’ye her yerde Boston – Detroit takasının ucundan dönüldüğü konuşuluyor. Ainge’in Rondo ve Ray Allen karşılığı Detroit’ten Stuckey ve Hamilton’ı istediği ama Dumars’ı ikna edemediği şu sıralar 1 numaralı dedikodu. Dumars’ın Hamilton karşılığında 4-5 sene verim alabileceği bir isim aradığı ve Allen’ın hem yaşından hem de sakatlığından ürktüğü belirtiliyor.

Takas piyasası Kapono’nun Sixers’a gitmesiyle açılmıştı, bakalım bu hareketlenme, draft gecesine nasıl yansıyacak.

Kendi adıma Magic sezon kapanış yazısını draftten sonraya saklıyorum, çünkü bir ümit Hidayet’i tutabilmek için o gece yapılabilecek takasları takipteyim. Bakalım Otis Smith Hidayet’i tutabilmek için Battie, Nelson, Alston, Redick dörtlüsünden herhangi birini kullanabilecek mi.

NBA’de Hareketlenme

Haziran 24, 2009, 12:02 pm | Boston Celtics, Detroit Pistons, Milwaukee Bucks, NBA, Orlando Magic, Philadelphia 76ers, Washington Wizards kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

Washington Wizards Minnesota’dan takasla Randy Foye ve Mike Miller’ı alırken Darius Songaila, Etan Thomas ve Olksiy Pecherov’u Wolves’a gönderdi. 3 uzununu bir anda silen Wizards ayrıca draftteki 5. sıra seçim hakkını da vererek bana göre enteresan bir hamleye imza attı. 3 uzunu birden silip Butler ve Arenas’ı yedeklemek ne derece doğru olur göreceğiz. Miller özellikle orta mesafe ve dış şutlarda Wizards’a ihtiyaç duyulan katkıyı sağlayacaktır ancak Arenas gibi bir türlü başı sakatlıktan kurtulmayan Foye’dan yeterince faydalanabilecekler mi zaman gösterecek. Bu takasla Wolves draftte hem 5 hem de 6. sırada seçme hakkını yakaladı. Hedeflerinde kim var merak ediyorum. Garnett sonrası çorbaya dönen kadrolarına bakalım bu sefer hangi saçma eklemeleri yapacaklar.

Richard Jefferson’a karşılık alınan Oberto’yu Bucks hemen Pistons’la takas etmiş. Karşılığında alınan isim enerjisi ve atletizmiyle çok iş yapabilecek Amir Johnson. Bu Pistons’ın bariz bir büte boşaltma çabası. Oberto’nun bugün yarın salıverilmesi bekleniyor. O da Spurs’e geri dönebilir, Spurs piyasadan keyfine göre uzun bulamazsa.

Resmi bir açıklama olmasa da Roto’dan Yahoo’ya, ESPN’den NBC’ye her yerde Boston – Detroit takasının ucundan dönüldüğü konuşuluyor. Ainge’in Rondo ve Ray Allen karşılığı Detroit’ten Stuckey ve Hamilton’ı istediği ama Dumars’ı ikna edemediği şu sıralar 1 numaralı dedikodu. Dumars’ın Hamilton karşılığında 4-5 sene verim alabileceği bir isim aradığı ve Allen’ın hem yaşından hem de sakatlığından ürktüğü belirtiliyor.

Takas piyasası Kapono’nun Sixers’a gitmesiyle açılmıştı, bakalım bu hareketlenme, draft gecesine nasıl yansıyacak.

Kendi adıma Magic sezon kapanış yazısını draftten sonraya saklıyorum, çünkü bir ümit Hidayet’i tutabilmek için o gece yapılabilecek takasları takipteyim. Bakalım Otis Smith Hidayet’i tutabilmek için Battie, Nelson, Alston, Redick dörtlüsünden herhangi birini kullanabilecek mi.

>Spurs’ten Hamle

Haziran 24, 2009, 9:36 am | Milwaukee Bucks, NBA, San Antonio Spurs kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum

>Richard Jefferson NBA’in en iyi kısa forvetlerinden biri. Atletik, hızlı, inatçı ve çok da bencil olmayan yapısıyla takımına katkı veren cinsten bir oyuncu. Senlerce James, Anthony gibi adamların kapladığı manşetlerde kendine fazla yer bulamamış, kendi takımında da Kidd ve Carter’ın gölgesinde kalmıştı. Geçen sezon sonunda Bucks’la imzalayarak adeta “Özgür olmak, fark edilmek istiyorum!” demişti. Çok fazla sakatlanmayan, dirençli haliyle yine 82 maçlık bir sezonun tamamını çıkarabildi. Redd’in olmadığı dönemlerde takımı tek başına sırtlamaya çalıştı. Ancak taraflı tarafsız herkesin dikkatini çektiği üzere Bucks ve RJ birbirine tam uymamıştı. Bu kadar iyi bir oyuncu olmasına karşın Bucks ne taraftarıyla ne oyuncu yapısıyla tam anlamıyla RJ’i içine sindirememiş, benimseyememişti.

Tarih sayfası 23 Haziran’a döndüğünde huzurevine dönen Spurs “yeni sezonda ben de varım” anlamına gelen ilk hamlesini onunla yaptı. Jefferson Kurt Thomas, Bruce Bowen ve Fabricio Oberto karşılığında Spurs’e takas edildi. Spurs için çok önemli bir hamle. Parker, sağlıklı Ginobili, RJ ve Duncan aynı anda sahadayken çok tehlikeli ve daha enerjik bir takım haline gelebilirler. Verdikleri adamlar sırasıyla 36, 38 ve 34 yaşlarında. RJ ise henüz 29. Hem atletizmi hem de uzun seneler bu takımda oynayabilecek olması Spurs için çok büyük artılar.

Bucks’ın düşüncesi ekonomik kriz ortamında sanırım küçülmek ve olabildiğince lüks vergisinden uzak durmak. Gelecek sezonki zengin fa piyasasının da mutlaka bir rolü vardır. Bowen’ın kontratı satın alınır ve salınırsa tekrar Spurs’e döner. Spurs’ten de Mason’a güvenip sürpriz bir Ginobili hamlesi gelirse şaşırmam.

Not: Haberi veren ejikulat’a teşekkür, saygı sevgi.

Spurs’ten Hamle

Haziran 24, 2009, 9:36 am | Milwaukee Bucks, NBA, San Antonio Spurs kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

Richard Jefferson NBA’in en iyi kısa forvetlerinden biri. Atletik, hızlı, inatçı ve çok da bencil olmayan yapısıyla takımına katkı veren cinsten bir oyuncu. Senlerce James, Anthony gibi adamların kapladığı manşetlerde kendine fazla yer bulamamış, kendi takımında da Kidd ve Carter’ın gölgesinde kalmıştı. Geçen sezon sonunda Bucks’la imzalayarak adeta “Özgür olmak, fark edilmek istiyorum!” demişti. Çok fazla sakatlanmayan, dirençli haliyle yine 82 maçlık bir sezonun tamamını çıkarabildi. Redd’in olmadığı dönemlerde takımı tek başına sırtlamaya çalıştı. Ancak taraflı tarafsız herkesin dikkatini çektiği üzere Bucks ve RJ birbirine tam uymamıştı. Bu kadar iyi bir oyuncu olmasına karşın Bucks ne taraftarıyla ne oyuncu yapısıyla tam anlamıyla RJ’i içine sindirememiş, benimseyememişti.

Tarih sayfası 23 Haziran’a döndüğünde huzurevine dönen Spurs “yeni sezonda ben de varım” anlamına gelen ilk hamlesini onunla yaptı. Jefferson Kurt Thomas, Bruce Bowen ve Fabricio Oberto karşılığında Spurs’e takas edildi. Spurs için çok önemli bir hamle. Parker, sağlıklı Ginobili, RJ ve Duncan aynı anda sahadayken çok tehlikeli ve daha enerjik bir takım haline gelebilirler. Verdikleri adamlar sırasıyla 36, 38 ve 34 yaşlarında. RJ ise henüz 29. Hem atletizmi hem de uzun seneler bu takımda oynayabilecek olması Spurs için çok büyük artılar.

Bucks’ın düşüncesi ekonomik kriz ortamında sanırım küçülmek ve olabildiğince lüks vergisinden uzak durmak. Gelecek sezonki zengin fa piyasasının da mutlaka bir rolü vardır. Bowen’ın kontratı satın alınır ve salınırsa tekrar Spurs’e döner. Spurs’ten de Mason’a güvenip sürpriz bir Ginobili hamlesi gelirse şaşırmam.

Not: Haberi veren ejikulat’a teşekkür, saygı sevgi.

>Criss Angel #2 – Hastasıyız!

Haziran 23, 2009, 4:12 pm | Acayip İşler, Criss Angel, ozhano, Televizyon kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum

>

http://www.youtube.com/get_player

En bombalarından bir tanesi…

Criss Angel #2 – Hastasıyız!

Haziran 23, 2009, 4:12 pm | Acayip İşler, Criss Angel, ozhano, Televizyon kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

http://www.youtube.com/get_player

En bombalarından bir tanesi…

>Glen Johnson, giden Alonso+Arbeloa?

Haziran 23, 2009, 4:03 pm | EPL, Futbol, volkanbk3 kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>Oh be hacı Liverpool’a da transfer olduk… Haydee, şappi şappi…

Liverpool bir kaç sezondur şampiyonluğu kazanmak yolunda önemli ve istikrarlı bir yönetim tarzı uyguladı fakat Manchester United’ın C.Ronaldo’lu hegemonyası buna izin vermedi. Cheslea’nin parası, Arsenal’in gençleri derken ilk dört istikrarına devam ettiler. Geçen sezon çok yaklaşmışlardı fakat rotasyonun nasıl yapılacağını çok güzel bir şekilde Rafael Benitez’e öğreten Alex Ferguson, yamulmuyorsam Şubat ve sonrasında liderliği tekrar ele geçirdi. C.Ronaldo’nun Real Madrid’e transferi sonrası “Artık sıra bizde” demişti F.Torres bir kaç gün evvel. Yani aslında Liverpool’un golcüsü bile kendilerini umutsuzmuş geçen sezon. Konuyu amma da dağıtmışım haberim yok. Var var bak nasıl toparlayacağım şimdi. En önemli rakipleri Manchester United’ın C.Ronaldo’nun gidişiyle kan kaybetmiş olması Liverpoolluları önümüzdeki sezon için heyecanlandırırken, kadroya da takviye yapılması planları gündeme gelmişti. Bunun ilk adımı olarak da yine yamulmuyorsam kadroya 17-18 milyon paund’a Glen Johnson transfer edildi. Glen Johnson’ı sanırsam Chelsea de istiyordu, Bosingwa’yı Bayern Münich’e gönderme planları içindeydiler bir ara… Bugün yapılan resmi açıklama sonra Glen Johnson’a forma giydirdi Liverpool. Şapkayı da taktırmış mıdır acaba? Fakat yine BBC’deki habere göre de 350milyon paund borcu olan Liverpool Kulübü’nün sahipleri Geroge Gillet ve Tom Hicks bankalarla borçları ödeme konusunda yapılandırma konuşmalarına başlamışlar ve sanırım da anlaşmışlar. Bunu duyan Florentino Perez durur mu? Durmaz! Daha önce Xabi Alonso için 20 milyon paund öneren Perez, fiyatı 30 milyon paund’a çıkartmış! Glen Johnson’un takıma katılmasıyla sağ bekte sürekli forma bulmakta zorlanan Alvaro Arbeloa da Liverpool’dan gidebilirmiş. Eh zaten Real Madrid istiyordu bu oyuncuyu. Perez boş durur mu? Durmaz! Yakında da ona bir teklif verir… Zaten Glen Johnson’ı 17-18 milyon paunda takıma katmak kibarca Arbeloa’ya kapıyı göstermek anlamına gelmiyor mu? Xabi Alonso ve Fernando Torres’in bu durumlar hakkında yaptığı açıklamalar ise ilginç oldukları kadar profesyonelce.

X. Alonso: “Tabi ki krizin yarattığı durumların farkındayız. Aptal değiliz, arada bir göz atıyoruz durumlara. Maaşının yüzde 30 oranında düşürelecek olması çok güzel bir durum değil. Ama sterlin-paund’un zayıf yanı da bu. Umarım durumlar önümüzdeki bir kaç ay içindeki düzelecek…”

F.Torres: “Tabi ki takım arkadaşlarımın takımdan ayrılacak olmasına üzülüyorum. Ama Liverpool gibi bir takımda oynuyorsanız bunlara kafayı takmamanız gerek. Üst düzey bir oyuncuysanız, muhakkak iyi bir sözleşme imzalarsınız. Biraz para kaybetmekten korkmanın anlamı yok.” Fernando Torres’in bir yılda kazandığı ücret: £6m

Kıssadan hisse Liverpool gelecek yıl şampiyonluk yolunda yine zorlanacak gibi gözüküyor, eğer Alonso ve Arbeloa giderse… Özellikle Alonso’nun yeri iyi bir oyuncuyla doldurulamazsa vah vah… Gelen Johnson da yine gidecek olan şampiyonluk olacak gibi…

Glen Johnson, giden Alonso+Arbeloa?

Haziran 23, 2009, 4:03 pm | EPL, Futbol, volkanbk3 kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

Oh be hacı Liverpool’a da transfer olduk… Haydee, şappi şappi…

Liverpool bir kaç sezondur şampiyonluğu kazanmak yolunda önemli ve istikrarlı bir yönetim tarzı uyguladı fakat Manchester United’ın C.Ronaldo’lu hegemonyası buna izin vermedi. Cheslea’nin parası, Arsenal’in gençleri derken ilk dört istikrarına devam ettiler. Geçen sezon çok yaklaşmışlardı fakat rotasyonun nasıl yapılacağını çok güzel bir şekilde Rafael Benitez’e öğreten Alex Ferguson, yamulmuyorsam Şubat ve sonrasında liderliği tekrar ele geçirdi. C.Ronaldo’nun Real Madrid’e transferi sonrası “Artık sıra bizde” demişti F.Torres bir kaç gün evvel. Yani aslında Liverpool’un golcüsü bile kendilerini umutsuzmuş geçen sezon. Konuyu amma da dağıtmışım haberim yok. Var var bak nasıl toparlayacağım şimdi. En önemli rakipleri Manchester United’ın C.Ronaldo’nun gidişiyle kan kaybetmiş olması Liverpoolluları önümüzdeki sezon için heyecanlandırırken, kadroya da takviye yapılması planları gündeme gelmişti. Bunun ilk adımı olarak da yine yamulmuyorsam kadroya 17-18 milyon paund’a Glen Johnson transfer edildi. Glen Johnson’ı sanırsam Chelsea de istiyordu, Bosingwa’yı Bayern Münich’e gönderme planları içindeydiler bir ara… Bugün yapılan resmi açıklama sonra Glen Johnson’a forma giydirdi Liverpool. Şapkayı da taktırmış mıdır acaba? Fakat yine BBC’deki habere göre de 350milyon paund borcu olan Liverpool Kulübü’nün sahipleri Geroge Gillet ve Tom Hicks bankalarla borçları ödeme konusunda yapılandırma konuşmalarına başlamışlar ve sanırım da anlaşmışlar. Bunu duyan Florentino Perez durur mu? Durmaz! Daha önce Xabi Alonso için 20 milyon paund öneren Perez, fiyatı 30 milyon paund’a çıkartmış! Glen Johnson’un takıma katılmasıyla sağ bekte sürekli forma bulmakta zorlanan Alvaro Arbeloa da Liverpool’dan gidebilirmiş. Eh zaten Real Madrid istiyordu bu oyuncuyu. Perez boş durur mu? Durmaz! Yakında da ona bir teklif verir… Zaten Glen Johnson’ı 17-18 milyon paunda takıma katmak kibarca Arbeloa’ya kapıyı göstermek anlamına gelmiyor mu? Xabi Alonso ve Fernando Torres’in bu durumlar hakkında yaptığı açıklamalar ise ilginç oldukları kadar profesyonelce.

X. Alonso: “Tabi ki krizin yarattığı durumların farkındayız. Aptal değiliz, arada bir göz atıyoruz durumlara. Maaşının yüzde 30 oranında düşürelecek olması çok güzel bir durum değil. Ama sterlin-paund’un zayıf yanı da bu. Umarım durumlar önümüzdeki bir kaç ay içindeki düzelecek…”

F.Torres: “Tabi ki takım arkadaşlarımın takımdan ayrılacak olmasına üzülüyorum. Ama Liverpool gibi bir takımda oynuyorsanız bunlara kafayı takmamanız gerek. Üst düzey bir oyuncuysanız, muhakkak iyi bir sözleşme imzalarsınız. Biraz para kaybetmekten korkmanın anlamı yok.” Fernando Torres’in bir yılda kazandığı ücret: £6m

Kıssadan hisse Liverpool gelecek yıl şampiyonluk yolunda yine zorlanacak gibi gözüküyor, eğer Alonso ve Arbeloa giderse… Özellikle Alonso’nun yeri iyi bir oyuncuyla doldurulamazsa vah vah… Gelen Johnson da yine gidecek olan şampiyonluk olacak gibi…

Sonraki Sayfa »

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.
Entries ve yorumlar feeds.