Çatkıç, Sen de Şunu Düşün:

Ekim 31, 2010, 12:16 am | Antalyaspor, Futbol, Galatasaray, ozhano, STSL, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

Galatasaray 2-1 Antalyaspor

Ömer Çatkıç:”Bana küfredenler, evlerine gidip annelerinin yüzlerine baktıklarında, hepsinin akıllarına ben geleyim.”

Küfürü hele kutsal değerlere her ne olursa olsun küfür edilmesini tasvip etmek kesinlikle mümkün değil. Hatta bir adım ileriye gidilerek insanların yanyana birbirlerinin yüzüne baka baka başka bir kişiye toplu bir şekilde küfür etmesi daha da abes. Çünkü sahadaki bir futbolcunun anasına bacısına küfür ederken yanındaki bir kadın da aynı şekilde buna destek veriyor ve hiç yadırganmıyor. İlginç. İşin içinde Ömer gibi rakip futbolcuları ve taraftarı her bakımdan geren bir yapıya sahip birinin olması bile bu gerçeği değiştiremez. Yapılan yanlış, toplu bir halde yapılması affedilemez.
Tamam, buraya kadar güzel. İşin bir de diğer yönüne bakalım. Küfür Türk toplumunun yakasında her zaman bulundurduğu en önemli illet. Sinirlenince ben etmiyor muyum? Evet, ama abartmadan. Peki, Ömer’in yaptığı açıklamalara karşılık o küfür edenler de şunu soramaz mı:

Ömer, sen geçen sezon taraftara dönüp tahrik ederken, el kol hareketi yaparak gererken bu hareketlerinin karşılığının nasıl olması gerektiğini düşünüyordun? Sen de ne zaman sana küfür edilirse acaba ben ne yaptım da bunlar bana küfür ediyor diye düşün. Eğer cevabın hiçbirşey olursa ve bunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirsen kalbin rahat olsun ama o küfürler seni bulmaya devam eder. Eğer cevabın ben de yaptım birşeyler olursa işte o zaman bazı şeyleri düzeltebilirsin ve kimseden küfür yemezsin.

Özlemişim böyle takımı

Ekim 30, 2010, 9:37 pm | Antalyaspor, Galatasaray, misimovic, pino, volkanbk3 kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

Ali Sami Yen’deki son maçlardan biri daha geride kaldı. Lige iyi başlayamamıştık ancak son iki maçta oynanan futbol ve bir çok sakata karşın alınan 4 puan bir şeylerin yoluna girdiğini göstermekte sanki. Hele de orta sahada savaşan zaman zaman da dövüşen bir Galatasaray olduğunu görmek buna işaret gibi sanki.

Maçın başında Kadıköy’deki baskıyı yine gördük. Harika bir baskı kuruldu ileride ve Antalyaspor kitlendi bir şey yapamadı. İlk 10 dakika böyle geçtikten sonra biraz daha ortaya taşındı maç. Bu sırada maç öncesi dediğimiz gibi gelişmeler oldu ve Misimovic’in hızlı ara paslarına Pino ve Sabri müthiş hareketlendiler. Paslar golle sonuçlanmadı ama olsun. Pino’nun muhteşem deparlarını görmek bile heyecan kattı.

İlk yarı adına kilit dakika 17 idi. Antalyaspor’un yarı-organize atakları sonucunda Tita çok iyi vurdu ancak Ufuk aynı güzellikte cevap verdi Brezilyalıya. Genç kaleci o pozisyonda o refleksi gösteremese belki de sonuç böyle olmayacaktı.

Defansta iyi kapanan Galatasaray yine hızlı ve derin paslarla gol aramaya devam ediyordu ki 30. dakikada Misimovic’in herkesin uyuduğu anda arkaya kaçan (sanırım) Pino’ya attığı pas ilüzyon gibiydi. Sanki Pino’yu da topu da Misimovic ayakkabısının topuğundan çıkarıp oraya koymuştu. Nefis pas yine golle sonuçlanmadı ama ardından gelen korneri golle sonuçlandırmak şaşırtıcı oldu. Yıllardır adam gibi bir golümüz yoktu kornerden! Bir tak pas, bir tak da kafa şutu ve gol. Daha dün Bayern Münih maçını izledim ve ilk iki golünü kornerden buldu Bayern. Sonra zaten rahatladı. “Hiç bir şey yapmıyorsan kornerden gol at be kardeşim” dimi?? Sonunda bu da oldu. Bir şeyler değişiyordu valla. Çok geçmedi bir gol daha geldi Sabri’nin ortasını iyi uzaklaştıramayan defansın vuruşu Pino’ya pas oldu ve şu çocuk gol attı da ben de rahatladım. Maksimum 5 yıl önce menajerlik oyununda keşfettiğim bir yeteneğin neler yapabileceğini az çok tahmin eden biri olarak sabırla bu günü beklemiştim sanki. Pino daha güzellerine layık. Onları da atacak. İlk yarının en üzücü olayı tabi ki formunu yakalamış Serkan Kurtuluş’un sakatlanması oldu.

İkinci yarıya biraz geri çekilmiş olarak başladık. Antalyaspor’un baskılarına iyi dayansak da yenilen golde şaşkınlık dizboyuydu. Hala düdük çalmadan maçın durmayacağını öğrenemeyen oyuncular yüzünden yenen gole bir de şu açıdan bakalım. Ortada bir otorite var. Ve otoritenin-hakemin kararlarına karşı çıkabilecek bir halk-oyuncular topluluğu. Oyuncular muhtemelen “biz halk olarak ayaklanıp imza toplarsak karara itiraz edersek dediğimizi yaptırabiliriz” diye düşünüyorlar böyle pozisyonlarda. Ancak ne yazık ki futbol bu yönüyle çok totaliter. Siyahlar içindeki adamlar ne derse o oluyor. Ufuk ne yapsa yapsın golü çıkaramıyor. Ben biraz heyecanlanıyorum. Çünkü 2-1 her zaman tehlikeli skordur. Ve Galatasaray da ikinci yarıda bildiğin oyundan düştü ya. Tabi iki kişinin birden sakatlanması hiç hoş olmadı. Serkan’dan sonra da Hakan Balta’nın sakatlanıp çıkması hoş değildi. Hagi’nin elini kolunu bağladı. Atağa dönük tek değişiklik Emre Çolak olabildi.

Son iki maçta elinden geleni yaparak formasına ve üst düzey maç temposuna alışmaya çalışan Emre Çolak oynadığı son 20 dakika boyunca mükemmel işler çıkardı diyemeyiz tabi ki. Ama henüz kendini ve oyun tarzını bulamadığını görüyoruz. Yavaş yavaş hangi pozisyonda ne yapması gerektiğini anlayacak ve Arda takımdan ayrılınca güzümüz onu aramayacak. Henüz çok cılız Emre. Biraz güçlenmesi ve aklını kullanması gerek. Bunları geliştirebilecek yaşta ve önü açık bence. Fazla abartarak eleştirmeyelim çocuğu.

Maçın son 10 dakikasında bildiğin koptuk oyundan. Ancak olursa uzun toplarla Pino’nun deparlarıyla çıkabildik ileri. O da bir yere kadar sonuç verebilirdi. Yorulana kadar. Sonuç için diyecek pek bir şey yok. Taffarel vari bir cevap verelim bitsin bu uzun yazı: “3 points. Çok güiiüziiiel!!”


sevgiler
volkanbk3

Antalya’dan Kalanlar

Ocak 19, 2010, 12:58 pm | Antalyaspor, Fenerbahçe, Futbol, türkiye kupası kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

* Andre Santos asıl mevkisinde oynadığında Roberto Carlos’tan daha iyiymiş.
* Fenerbahçe’nin forvet ya da hücuma dönük orta saha oyuncusuna değil acilen stopere ihtiyacı varmış.
* Gökhan Gönül’süz bir Fenerbahçe’nin kanadı kırıkmış.
* Kimsenin beğenmediği Mehmet Topuz ve Kazım aslında çok işe yarıyormuş.
* Fenerbahçe çift forvet oynarsa Güiza daha faydalı oluyormuş.
* Fener ya Güiza – Gökhan ya da Alex – Semih ikilileriyle oynamalıymış.
* Necati kendine neredeyse kendine gelmiş.
* Yalçın Ayhan kendini çok geliştirmiş.
* Şifo Mehmet Tita’yı Şifo Tita yapmış, yapmış da niye çıkarmış gerçekten? Kıskandı herhal 🙂
* Şu Ömer Çatkıç da yaşlanmadı gitti be arkadaş!
* Djehoua mıdır nedir, ben ondan korkuyorum abi ya!

>Antalya’dan Kalanlar

Ocak 19, 2010, 12:58 pm | Antalyaspor, Fenerbahçe, Futbol, türkiye kupası kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>* Andre Santos asıl mevkisinde oynadığında Roberto Carlos’tan daha iyiymiş.
* Fenerbahçe’nin forvet ya da hücuma dönük orta saha oyuncusuna değil acilen stopere ihtiyacı varmış.
* Gökhan Gönül’süz bir Fenerbahçe’nin kanadı kırıkmış.
* Kimsenin beğenmediği Mehmet Topuz ve Kazım aslında çok işe yarıyormuş.
* Fenerbahçe çift forvet oynarsa Güiza daha faydalı oluyormuş.
* Fener ya Güiza – Gökhan ya da Alex – Semih ikilileriyle oynamalıymış.
* Necati kendine neredeyse kendine gelmiş.
* Yalçın Ayhan kendini çok geliştirmiş.
* Şifo Mehmet Tita’yı Şifo Tita yapmış, yapmış da niye çıkarmış gerçekten? Kıskandı herhal 🙂
* Şu Ömer Çatkıç da yaşlanmadı gitti be arkadaş!
* Djehoua mıdır nedir, ben ondan korkuyorum abi ya!

Hoşgeldiniiiz!

Eylül 13, 2009, 10:52 pm | Antalyaspor, Futbol, ozhano, Trabzonspor, TSL kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum
Necati Ateş
Gökhan Ünal

Umut Bulut

Sivasspor’a ne zaman hoşgeldin diyebileceğiz bakalım!!!

>Hoşgeldiniiiz!

Eylül 13, 2009, 10:52 pm | Antalyaspor, Futbol, ozhano, Trabzonspor, TSL kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>

Necati Ateş
Gökhan Ünal

Umut Bulut

Sivasspor’a ne zaman hoşgeldin diyebileceğiz bakalım!!!

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.
Entries ve yorumlar feeds.