>Transfer Martavalları

Ocak 8, 2009, 3:01 pm | EPL, Futbol, Süper Lig, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>Bugün ismi lazım değil bir gazetemiz Blackburn’ün golcüsü Roque Santa Cruz’u Galatasaray’a getiriyordu. İşin 10 milyon Euro’ya bitebileceği söyleniyordu haberde. Daha önce de Galatasaray’ın istediği ancak yüksek bonservisi nedeniyle vazgeçildiği de ayrıntılar arasındaydı. O yüksek bonservis yaklaşık 4 milyon € idi, hani Galatasaray’ın veremediği para. Şimdi ise10 milyona bitecekmiş iş, vay be! O zaman şu haberi de kapak yapsın o haberi hazırlayan saygıdeğer basın mensubu kendisine:

Rovers, Santa Cruz için Manchester City’nin yaptığı 13,5 milyon €’dan fazla bir teklifi reddeti! (Kaynak: Soccernet – Mark Hughes’un bizzatihi kendisinin açıklaması)

Transfer martavalları son hızı ile sürüyor, sporseverler bunalıyor…

Transfer Martavalları

Ocak 8, 2009, 3:01 pm | EPL, Futbol, Süper Lig, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | 2 Yorum

Bugün ismi lazım değil bir gazetemiz Blackburn’ün golcüsü Roque Santa Cruz’u Galatasaray’a getiriyordu. İşin 10 milyon Euro’ya bitebileceği söyleniyordu haberde. Daha önce de Galatasaray’ın istediği ancak yüksek bonservisi nedeniyle vazgeçildiği de ayrıntılar arasındaydı. O yüksek bonservis yaklaşık 4 milyon € idi, hani Galatasaray’ın veremediği para. Şimdi ise10 milyona bitecekmiş iş, vay be! O zaman şu haberi de kapak yapsın o haberi hazırlayan saygıdeğer basın mensubu kendisine:

Rovers, Santa Cruz için Manchester City’nin yaptığı 13,5 milyon €’dan fazla bir teklifi reddeti! (Kaynak: Soccernet – Mark Hughes’un bizzatihi kendisinin açıklaması)

Transfer martavalları son hızı ile sürüyor, sporseverler bunalıyor…

>İyi Yabancı Oyuncu Sorunsalı

Eylül 3, 2008, 3:00 pm | Futbol, Süper Lig, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

> Hastalık nedeniyle ve öncesinde yıllık iznim sırasında özellikle görsel medyayı fazlasıyla takip etme şansım oldu. Hazırlık maçları izledim, kamplardaki röportajları dinledim, hocaların ve oyuncuların hedeflerini açıklamalarına şahit oldum. Özellikle yabancı oyuncu röportajları zaten kafamda olan birçok soru işaretini cevaplandırdı.

Bizim ligimizin bizim çok net göremediğimiz ama dışarıdan bakıldığında çok net görülen bir yüzü, bir imajı var. Yabancıların gözünde öylesine kalın çizgilerle çizilmiş ki bu yüzün-imajın sınırları, onların tarafından bakmadıkça net olarak algılayamayız. Aslında bu imajı en iyi ligimize yapılan oyuncu eklemeleri açıklar. Onlarca senedir konuşulan konudur hangi takım daha iyi transfer, daha büyük transfer yaptı / yapacak / yapabilir? Bomba mı değil mi? Bombaysa nerede patlar, elde mi, başka yerde mi, bir başkasının üstünde mi?

Bu sorular ışığında ilerlerken zaman Türkiye Futbolu’nda, bir anda sektörleşen futbol Türkiye’ye düştü. Yayın ihaleleri, sponsorlar, büyüyen statlar, zenginleştiren UEFA. Avrupa’nın düşük kaliteli ligleri arasından, neredeyse Avrupa’nın üst düzey ligleri klasmanına girebilecek ligler klasmanına (!) yükseldik. Bu da daha kariyerli veya daha potansiyelli genç ya da tecrübeli isimleri ülkemize getirmeye başladı. Ancak büyük transfer, yıldız transfer diye tabir ettiğimiz isimlerin aslında ya kariyerlerinin sonunda ya kariyerlerinin en dip noktasında olduğunu ya da para için ülkeye teşrif ettiğini hep gözden kaçırdık. Son dönemden birkaç örnek:

Kariyerinin sonunda: Roberto Carlos, Josico, Cordoba, Kuntz, Aumann, Letchkov

Kariyerinin dibinde: Baros, Nonda, Alex, Deivid, Kezman, Sivok, Kewell, Musampa, Marcelinho, Hagi, Taffarel, Anelka

Para için gelen: Lincoln, Güiza, Anelka, Popescu, Song, Kezman, Appiah, Uche, Hogh

Bu adamlara baktığımızda para için gelenlerden karakterli olanların takımları için her şeyi yaptığını, takımını bir maden olarak değil beraberce yükseleceği bir değer olarak gördüğünü hatırlarız. Karakter bakımından zayıf olanların ise bir türlü isteneni veremediğini ve hatta garanti parasının üzerine yatıp, takımı fazla kafasına takmadığını, kavgalara karıştığını, acayip demeçler verdiğini kamplara geç kaldığını, yeri geldiğinde takımını satarcasına bıraktığını görürüz. Bu elemanlar doldurdukları kasalarıyla kontratlarını ya yer bitirirler ya da fesih tazminatı denilen ufak servetlerle ülkeden ayrılıp giderler sonunda.

Öte yandan bir de kendini kanıtlamak, Avrupa’ya tanıtmak, o da olmazsa Türkiye’nin büyük takımlarından birine kapağı atabilmek, belki de vatandaşlık hakkı kazanabilmek amacıyla gelir bazıları da. Aurelio, Isaac, Ilie, Filipescu, Petre, Pancu, Bratu, Felipe, Da Silva (Aurelio ile TS’ye gelen), Balili, Nobre, Saidou, Iglesias, De Nigris, Tabata, Petkovic, Bebe, Ahmed Hassan ve daha nicesi böyle oyunculardır.

Türkiye’ye misal olarak; Avrupa’da yıllardır üst düzey top oynamış, milli takımının gediklisi, herkes tarafından tanınan, çok önemli bir takımdayken (tabii ki daha yüksek paraya ama macera ve farklı hedef arayışı içinde) aniden ülkemizi seçen bir oyuncu gelmemiştir. Örneğin Barcelona’dan Andres Iniesta bugün Türkiye’ye gelir mi, ya da Bayern’den Philip Lahm, ya da biraz daha takım küçültelim, Fiorentina’dan Gillardino? Bu adamlardan hangisini getirebilir, hangi takım, astronomik paralar ödemedikçe oyuncuya? Van der Vaart “Sezon sonu kontratım bitiyor, satın yoksa bedavaya giderim seneye” diyip 13 milyon €’ya gitti Real’e. Bugün Güiza’ya 14 milyonu sayan, oyuncularına milyon Eurolar’ı 3er 5er saçan Fenerbahçe en azından bir 15 teklif edemez miydi Sneijder sakatlanmadan önce? Peki Fener teklif etse Van der Vaart gelir miydi?

Ligimizin yüzü ya da imajı diyelim fark etmez, yabancılar tarafından çok iyi anlaşılmış durumda. Bu da şu “Bu ülkeye ya kariyerini kurtarmak ya kariyerinin sonunda memleket görmek, gençsen basamak atlamak, ya da sana çuvalla para verecek enayi bulabildiysen gideceksin.” Bir bakın bakalım 23-28 yaş arası, Avrupa’nın peşinden koştuğu kaç değerli oyuncu oynuyor ligimizde. Çok yakın zamanda da bunlardan göremeyeceğimize emin olabilirsiniz. Türk futbolu en alt liglerden itibaren oyuncu – antrenör yetiştirmek, transfer, disiplin cezaları gibi konularda standartlaşmaya ve kim gelirse gelsin bozulmayacak bir düzene doğru gitmediği sürece, sahalarımızda daha çok Lincolnler, Kezmanlar, Maldonadolar, Schildenfeldler cirit atacaktır.

İyi Yabancı Oyuncu Sorunsalı

Eylül 3, 2008, 3:00 pm | Futbol, Süper Lig, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

Hastalık nedeniyle ve öncesinde yıllık iznim sırasında özellikle görsel medyayı fazlasıyla takip etme şansım oldu. Hazırlık maçları izledim, kamplardaki röportajları dinledim, hocaların ve oyuncuların hedeflerini açıklamalarına şahit oldum. Özellikle yabancı oyuncu röportajları zaten kafamda olan birçok soru işaretini cevaplandırdı.

Bizim ligimizin bizim çok net göremediğimiz ama dışarıdan bakıldığında çok net görülen bir yüzü, bir imajı var. Yabancıların gözünde öylesine kalın çizgilerle çizilmiş ki bu yüzün-imajın sınırları, onların tarafından bakmadıkça net olarak algılayamayız. Aslında bu imajı en iyi ligimize yapılan oyuncu eklemeleri açıklar. Onlarca senedir konuşulan konudur hangi takım daha iyi transfer, daha büyük transfer yaptı / yapacak / yapabilir? Bomba mı değil mi? Bombaysa nerede patlar, elde mi, başka yerde mi, bir başkasının üstünde mi?

Bu sorular ışığında ilerlerken zaman Türkiye Futbolu’nda, bir anda sektörleşen futbol Türkiye’ye düştü. Yayın ihaleleri, sponsorlar, büyüyen statlar, zenginleştiren UEFA. Avrupa’nın düşük kaliteli ligleri arasından, neredeyse Avrupa’nın üst düzey ligleri klasmanına girebilecek ligler klasmanına (!) yükseldik. Bu da daha kariyerli veya daha potansiyelli genç ya da tecrübeli isimleri ülkemize getirmeye başladı. Ancak büyük transfer, yıldız transfer diye tabir ettiğimiz isimlerin aslında ya kariyerlerinin sonunda ya kariyerlerinin en dip noktasında olduğunu ya da para için ülkeye teşrif ettiğini hep gözden kaçırdık. Son dönemden birkaç örnek:

Kariyerinin sonunda: Roberto Carlos, Josico, Cordoba, Kuntz, Aumann, Letchkov

Kariyerinin dibinde: Baros, Nonda, Alex, Deivid, Kezman, Sivok, Kewell, Musampa, Marcelinho, Hagi, Taffarel, Anelka

Para için gelen: Lincoln, Güiza, Anelka, Popescu, Song, Kezman, Appiah, Uche, Hogh

Bu adamlara baktığımızda para için gelenlerden karakterli olanların takımları için her şeyi yaptığını, takımını bir maden olarak değil beraberce yükseleceği bir değer olarak gördüğünü hatırlarız. Karakter bakımından zayıf olanların ise bir türlü isteneni veremediğini ve hatta garanti parasının üzerine yatıp, takımı fazla kafasına takmadığını, kavgalara karıştığını, acayip demeçler verdiğini kamplara geç kaldığını, yeri geldiğinde takımını satarcasına bıraktığını görürüz. Bu elemanlar doldurdukları kasalarıyla kontratlarını ya yer bitirirler ya da fesih tazminatı denilen ufak servetlerle ülkeden ayrılıp giderler sonunda.

Öte yandan bir de kendini kanıtlamak, Avrupa’ya tanıtmak, o da olmazsa Türkiye’nin büyük takımlarından birine kapağı atabilmek, belki de vatandaşlık hakkı kazanabilmek amacıyla gelir bazıları da. Aurelio, Isaac, Ilie, Filipescu, Petre, Pancu, Bratu, Felipe, Da Silva (Aurelio ile TS’ye gelen), Balili, Nobre, Saidou, Iglesias, De Nigris, Tabata, Petkovic, Bebe, Ahmed Hassan ve daha nicesi böyle oyunculardır.

Türkiye’ye misal olarak; Avrupa’da yıllardır üst düzey top oynamış, milli takımının gediklisi, herkes tarafından tanınan, çok önemli bir takımdayken (tabii ki daha yüksek paraya ama macera ve farklı hedef arayışı içinde) aniden ülkemizi seçen bir oyuncu gelmemiştir. Örneğin Barcelona’dan Andres Iniesta bugün Türkiye’ye gelir mi, ya da Bayern’den Philip Lahm, ya da biraz daha takım küçültelim, Fiorentina’dan Gillardino? Bu adamlardan hangisini getirebilir, hangi takım, astronomik paralar ödemedikçe oyuncuya? Van der Vaart “Sezon sonu kontratım bitiyor, satın yoksa bedavaya giderim seneye” diyip 13 milyon €’ya gitti Real’e. Bugün Güiza’ya 14 milyonu sayan, oyuncularına milyon Eurolar’ı 3er 5er saçan Fenerbahçe en azından bir 15 teklif edemez miydi Sneijder sakatlanmadan önce? Peki Fener teklif etse Van der Vaart gelir miydi?

Ligimizin yüzü ya da imajı diyelim fark etmez, yabancılar tarafından çok iyi anlaşılmış durumda. Bu da şu “Bu ülkeye ya kariyerini kurtarmak ya kariyerinin sonunda memleket görmek, gençsen basamak atlamak, ya da sana çuvalla para verecek enayi bulabildiysen gideceksin.” Bir bakın bakalım 23-28 yaş arası, Avrupa’nın peşinden koştuğu kaç değerli oyuncu oynuyor ligimizde. Çok yakın zamanda da bunlardan göremeyeceğimize emin olabilirsiniz. Türk futbolu en alt liglerden itibaren oyuncu – antrenör yetiştirmek, transfer, disiplin cezaları gibi konularda standartlaşmaya ve kim gelirse gelsin bozulmayacak bir düzene doğru gitmediği sürece, sahalarımızda daha çok Lincolnler, Kezmanlar, Maldonadolar, Schildenfeldler cirit atacaktır.

>Tertemiz Fikstür, Tam Aceto’nun Dediği Gibi!

Temmuz 23, 2008, 10:38 am | Futbol, Süper Lig, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>Ne demişti Aceto? El Değmemiş Bir Fikstür Lütfen! Şimdi önce şu aşağıdaki maçlara bakın, sonra o yazıyı okuyun. Futbol’un Nostradamus’u mu desem, en büyük futbol analizcisi mi desem ne desem az! Aceto bu işi çok iyi biliyor, hah buldum Futbol Sarrafı!

10. Hafta Fenerbahçe – Galatasaray
13. Hafta Fenerbahçe – Beşiktaş
16. Hafta Galatasaray – Beşiktaş

Yetmediiiiii

17. Hafta Fenerbahçe – Trabzonspor

Hayırlı olsun!

Tertemiz Fikstür, Tam Aceto’nun Dediği Gibi!

Temmuz 23, 2008, 10:38 am | Futbol, Süper Lig, Sıkıntı kategorisinde yayınlandı | 1 Yorum

Ne demişti Aceto? El Değmemiş Bir Fikstür Lütfen! Şimdi önce şu aşağıdaki maçlara bakın, sonra o yazıyı okuyun. Futbol’un Nostradamus’u mu desem, en büyük futbol analizcisi mi desem ne desem az! Aceto bu işi çok iyi biliyor, hah buldum Futbol Sarrafı!

10. Hafta Fenerbahçe – Galatasaray
13. Hafta Fenerbahçe – Beşiktaş
16. Hafta Galatasaray – Beşiktaş

Yetmediiiiii

17. Hafta Fenerbahçe – Trabzonspor

Hayırlı olsun!

>GS Forma Numaraları

Temmuz 12, 2008, 5:08 pm | Futbol, Galatasaray, Süper Lig kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>Galatasaray’ın mevcut kadrosunun 2008-2009 sezonunda taşıyacağı forma numaraları belli olmuş. En ilgi çeken değişiklikler Uğur Uçar’ın 3 numarayı, Aydın Yılmaz’ın Kewell’ın tercih etmediği 7 numarayı alması, ayrıca Song ve Şükür’ün boşalan formalarına da talip çıkmamış. Dikkat çeken başka bir konu da kadroda sadece 4 yabancı bulunması, 4 kişilik kontenjan açığı için transfer çalışmaları ve spekülasyonları sürecektir. Diğer takımların da, özellikle Fenerbahçe ve Trabzonspor’un yeni numara tercihlerini merakla bekliyorum.Yeni sezonda tüm oyunculara sağlık ve başarılar.

GS Forma Numaraları

Temmuz 12, 2008, 5:08 pm | Futbol, Galatasaray, Süper Lig kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

Galatasaray’ın mevcut kadrosunun 2008-2009 sezonunda taşıyacağı forma numaraları belli olmuş. En ilgi çeken değişiklikler Uğur Uçar’ın 3 numarayı, Aydın Yılmaz’ın Kewell’ın tercih etmediği 7 numarayı alması, ayrıca Song ve Şükür’ün boşalan formalarına da talip çıkmamış. Dikkat çeken başka bir konu da kadroda sadece 4 yabancı bulunması, 4 kişilik kontenjan açığı için transfer çalışmaları ve spekülasyonları sürecektir. Diğer takımların da, özellikle Fenerbahçe ve Trabzonspor’un yeni numara tercihlerini merakla bekliyorum.Yeni sezonda tüm oyunculara sağlık ve başarılar.

>Yeni Sezon’a Başlarken Avrupa Kupası İşleri

Haziran 30, 2008, 9:51 am | Futbol, Süper Lig kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın

>

# country 03/04 04/05 05/06 06/07 07/08 rank08 rank09
1 England 11.250 15.571 14.428 16.625 17.875 75.749 64.499
2 Spain 14.312 12.437 15.642 19.000 13.875 75.266 60.954
3 Italy 8.875 14.000 15.357 11.928 10.250 60.410 51.535
4 France 13.500 11.428 10.812 10.000 6.928 52.668 39.168
5 Germany 4.714 10.571 10.437 9.500 13.500 48.722 44.008
6 Russia 5.875 10.000 10.000 6.625 11.250 43.750 37.875
7 Romania 4.333 5.500 16.833 11.333 2.600 40.599 36.266
8 Portugal 10.250 8.166 5.500 8.083 7.928 39.927 29.677
9 Netherl. 5.416 12.000 7.583 8.214 5.000 38.213 32.797
10 Scotland 7.375 4.750 4.250 6.750 10.250 33.375 26.000
11 Turkey 6.500 5.375 4.000 6.100 9.750 31.725 25.225
12 Ukraine 4.875 8.100 5.750 6.500 4.875 30.100 25.225
13 Belgium 5.875 6.125 5.500 4.700 4.500 26.700 20.825
14 Greece 4.166 6.166 3.333 4.666 7.500 25.831 21.665
15 Czech Republic 7.375 2.875 4.625 5.750 5.125 25.750 18.375
16 Switzerl. 1.875 2.625 9.375 4.100 6.250 24.225 22.350
17 Bulgaria 4.166 2.375 8.750 5.125 2.750 23.166 19.000
18 Norway 6.125 3.500 5.400 2.000 5.400 22.425 16.300
19 Denmark 4.200 1.500 3.500 6.125 5.125 20.450 16.250
20 Austria 2.125 7.625 3.250 1.500 3.200 17.700 15.575

Yukarıda gördüğünüz liste 2008 senesi UEFA Ülke Sıralaması, tabii kulüp takımları açısından. 2008’i İskoçya’nın altında 11. sırada bitirdik. Hemen arkamızda ise Avrupa’nın yükselen değeri Ukrayna var. rank 09 sütununa baktığımızda bu sezona başlarken ülkelerin puan durumunu görmekteyiz. Aslında artık önemli olan bu sütun. 2007’de 14. sırada iken bu sene özellikle Fenerbahçe’nin başarılarıyla 11. sıraya tırmandık. Ancak bu seneye Ukrayna ve İskoçya ile kafa kafaya başlıyoruz. Belli ki bu sene sonunda sıralamamız 10-12 arası olacak ve açıkçası yukarılara çıkmanın en kolay yolu az takımla çok başarı yakalayabilmek.

Bu sezon kupalara (Intertoto – Sivasspor hariç) 4 takımlara katılıyoruz. bu durumda toplanılan puanlar 4’e bölünecek. Sivasspor da UEFA’ya kadar gelebilirse topladığımız puanlar bu sefer 5’e bölünecek. Bu da demek oluyor ki yukarılara çıkıp, ilk 8’e girebilmek için bir kaç sene tüm takımlarımızın en azından ikişer tur geçmesi, gruplardan çıkılması, hep birlikte başarılı olunması gerekmekte. Keza yukarılara bakarsak Portekiz, Hollanda ve Romanya takımlarının geçen sezon çok başarılı olmamaları gelecek seneler için bize ümit veriyor. Gerçi bu durum Lig kalitesi ile de yakından ilgili. Bu 3 ligde 4. takımı saymak zor, takım sayısı 6’ya çıkınca başarı otomatikman düşüyor. Daha fazla takımı Avrupa’ya çıkarmak için hep birlikte başarılı olmalı, ama oralarda kalabilmek için ligimizin kalitesini arttırmalıyız. Gündelik hevesler ve geçici başarılardan medet ummayan yöneticiler görmek dileğiyle Avrupa Kupaları’nda mücadele edecek 5 takımımıza da bol şans! (Tablo Bert Kassies’ten alınıp hafif modifiyelenmiştir)

Yeni Sezon’a Başlarken Avrupa Kupası İşleri

Haziran 30, 2008, 9:51 am | Futbol, Süper Lig kategorisinde yayınlandı | Yorum bırakın
# country 03/04 04/05 05/06 06/07 07/08 rank08 rank09
1 England 11.250 15.571 14.428 16.625 17.875 75.749 64.499
2 Spain 14.312 12.437 15.642 19.000 13.875 75.266 60.954
3 Italy 8.875 14.000 15.357 11.928 10.250 60.410 51.535
4 France 13.500 11.428 10.812 10.000 6.928 52.668 39.168
5 Germany 4.714 10.571 10.437 9.500 13.500 48.722 44.008
6 Russia 5.875 10.000 10.000 6.625 11.250 43.750 37.875
7 Romania 4.333 5.500 16.833 11.333 2.600 40.599 36.266
8 Portugal 10.250 8.166 5.500 8.083 7.928 39.927 29.677
9 Netherl. 5.416 12.000 7.583 8.214 5.000 38.213 32.797
10 Scotland 7.375 4.750 4.250 6.750 10.250 33.375 26.000
11 Turkey 6.500 5.375 4.000 6.100 9.750 31.725 25.225
12 Ukraine 4.875 8.100 5.750 6.500 4.875 30.100 25.225
13 Belgium 5.875 6.125 5.500 4.700 4.500 26.700 20.825
14 Greece 4.166 6.166 3.333 4.666 7.500 25.831 21.665
15 Czech Republic 7.375 2.875 4.625 5.750 5.125 25.750 18.375
16 Switzerl. 1.875 2.625 9.375 4.100 6.250 24.225 22.350
17 Bulgaria 4.166 2.375 8.750 5.125 2.750 23.166 19.000
18 Norway 6.125 3.500 5.400 2.000 5.400 22.425 16.300
19 Denmark 4.200 1.500 3.500 6.125 5.125 20.450 16.250
20 Austria 2.125 7.625 3.250 1.500 3.200 17.700 15.575

Yukarıda gördüğünüz liste 2008 senesi UEFA Ülke Sıralaması, tabii kulüp takımları açısından. 2008’i İskoçya’nın altında 11. sırada bitirdik. Hemen arkamızda ise Avrupa’nın yükselen değeri Ukrayna var. rank 09 sütununa baktığımızda bu sezona başlarken ülkelerin puan durumunu görmekteyiz. Aslında artık önemli olan bu sütun. 2007’de 14. sırada iken bu sene özellikle Fenerbahçe’nin başarılarıyla 11. sıraya tırmandık. Ancak bu seneye Ukrayna ve İskoçya ile kafa kafaya başlıyoruz. Belli ki bu sene sonunda sıralamamız 10-12 arası olacak ve açıkçası yukarılara çıkmanın en kolay yolu az takımla çok başarı yakalayabilmek.

Bu sezon kupalara (Intertoto – Sivasspor hariç) 4 takımlara katılıyoruz. bu durumda toplanılan puanlar 4’e bölünecek. Sivasspor da UEFA’ya kadar gelebilirse topladığımız puanlar bu sefer 5’e bölünecek. Bu da demek oluyor ki yukarılara çıkıp, ilk 8’e girebilmek için bir kaç sene tüm takımlarımızın en azından ikişer tur geçmesi, gruplardan çıkılması, hep birlikte başarılı olunması gerekmekte. Keza yukarılara bakarsak Portekiz, Hollanda ve Romanya takımlarının geçen sezon çok başarılı olmamaları gelecek seneler için bize ümit veriyor. Gerçi bu durum Lig kalitesi ile de yakından ilgili. Bu 3 ligde 4. takımı saymak zor, takım sayısı 6’ya çıkınca başarı otomatikman düşüyor. Daha fazla takımı Avrupa’ya çıkarmak için hep birlikte başarılı olmalı, ama oralarda kalabilmek için ligimizin kalitesini arttırmalıyız. Gündelik hevesler ve geçici başarılardan medet ummayan yöneticiler görmek dileğiyle Avrupa Kupaları’nda mücadele edecek 5 takımımıza da bol şans! (Tablo Bert Kassies’ten alınıp hafif modifiyelenmiştir)

WordPress.com'da Blog Oluşturun.
Entries ve yorumlar feeds.